Bu köşeyi izleyenler fark etmiştir, farklı görüşlerin olduğu, farklı yorumların yapıldığı konular ilgimi çekiyor. Vergi mevzuatı zaten bu tür konular açısından zengin. Böyle olunca yazacak konu sıkıntısı da olmuyor.
Bugün, bir yargı kararı üzerinden, yapılan bir işlemde konu nasıl farklı değerlendirilebilir, mevzuat nasıl farklı yorumlanabilir, hangi sonuçlara ulaşılabilir konularını değerlendireceğim. Karardan ve yargı sürecinden herkesin alabileceği dersler var.
Bir şirket, Almanya'da mukim bir kurumdan, yapılan iş sözleşmesine istinaden şantiyede kullanılmak üzere izolasyon malzemesi temin etmiş ve malzemenin kullanımına yönelik olarak anılan şirketten gözetim hizmeti almış.
Hizmet alınan şirket tarafından görevlendirilen personel 03.01.2012- 12.06.2012 tarihleri arasında farklı tarihlerde ve toplam 109 gün Türkiye'de bulunarak sözleşme içeriği hizmeti ifa etmiş.
Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda anılan sözleşme kapsamında Almanya'da mukim dar mükellef kuruma yapılan ödemenin serbest meslek kazancı niteliğinde olduğu değerlendirmesi yapılarak davacının Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30. maddesi uyarınca kurumlar vergisi tevkifatı yapmadığından bahisle kurumlar vergisi stopajı tarhiyatı yapılması önerilmiş.
Rapora istinaden uyuşmazlık konusu stopaj tarh edilmiş ve vergilerin bir katı tutarında vergi ziyaı cezaları kesilmiş.
Kararda yer alan bilgiden, tarhiyat öneren raporda Türkiye ile Almanya arasında akdedilen Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaçakçılığını Önleme (ÇVÖ) Anlaşmasına hiç değinilmediği, davacının Almanya'dan temin ederek dosyaya sunduğu, iki uzman Alman süpervizörün ülkede kalış sürelerine ilişkin belgelere davalı idarece herhangi bir eleştiri getirilmediği anlaşılıyor.
Tarhiyat dava konusu yapılmış. Konuyu inceleyen Vergi Mahkemesi, ÇVÖ Anlaşması'nın ilgili 14. maddesi uyarınca, Türkiye'de 12 aylık kesintisiz bir sürede 183 günden az kalınarak icra edilen hizmet nedeniyle elde edilen kazancı vergilendirme hakkı Almanya’ya ait olduğundan, dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk görmemiş. Bu çerçevede Mahkeme tarh edilen vergileri ve kesilen cezaları kaldırmış.
Davalı kararı temyiz etmiş. Temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi;
- Her ne kadar davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceme raporunda ÇVÖ Anlaşması hükümlerinin göz ardı edildiği açık olsa da, Anlaşmanın 27. maddesi uyarınca kaynakta kesilen vergiler için, gelir getirici faaliyetin gerçekleştirildiği akit devletin kendi iç mevzuatı uyarınca kaynakta vergi kesebileceği, Anlaşma uyarınca verginin indirilmesi veya hiç alınmayacak olması durumunda ise gelirinden vergi kesilen mükellefin, yani diğer akit devlet mukiminin başvurusu üzerine vergiyi iade alabileceğinin düzenlendiği,
- Olayda, anlaşmanın 14. maddesi gereği Türkiye'de 12 aylık kesintisiz bir sürede 183 günden az kalınarak icra edilen hizmet nedeniyle edinilen serbest meslek kazancını vergilendirme hakkı Almanya’ya ait olsa da Türkiye'de tevkifat yapılması gerektiği, buna karşılık Almanya mukimi şirketin kesilen bu vergiyi iade alabileceği anlaşıldığından, davacı adına yapılan vergi ziyaı cezalı stopaj tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığı,
kanaatine varmış ve Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görmeyerek kararı bozmuş, davacının karar düzeltme istemini de reddetmiş. (Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 28.03.2019 tarih ve E:2015/6821, K:2019/2379 sayılı kararı.)
Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle kararında ısrar etmiş.
Vergi Mahkemesinin ısrar kararını temyizen inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu;
- İncelenen dosyada, davacının Almanya'da mukim dar mükellef kurumdan, şantiyesinde kullanılmak üzere temin etmiş olduğu izolasyon malzemesinin kullanımına yönelik olarak anılan şirketten aldığı gözetim hizmeti karşılığında bir bedel ödendiği,
- Uyuşmazlığa konu gözetim hizmetinin dar mükellef kurum bünyesinde çalışan personel tarafından izolasyon malzemesi tedariki amacıyla imzalanan sözleşme kapsamında yerine getirildiği,
- Dolayısıyla dar mükellef kurumdan satın alınan izolasyon malzemelerinin uygulanması sırasında anılan kuruma tâbi ve bu şirket nam ve hesabına sunulan gözetim hizmetinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesinde tanımlanan serbest meslek faaliyeti kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmayıp, dar mükellef kurum açısından ticari kazanç niteliğinde olduğu ve bu nedenle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca tevkifata tabi tutulmasının mümkün olmadığı,
gerekçeleriyle, tarh edilen vergilerin ve kesilen cezaların kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görmemiş ve Vergi Mahkemesinin ısrar kararına yönelik temyiz istemini reddetmiş.
Konu birçok yönüyle, en önemlisi de süreçte yer alan İdare, yargı organları ve mükellef açısından değerlendirmeye değer. Her biri ve sürecin her bir parçası itibariyle kısa notlar halinde şunları söylemek isterim.
Öte yandan Kararda, gelirin niteliğine ilişkin bir değerlendirme yok. Aşağıda yer alan Vergi Dava Daireleri Kurulu kararına göre, kazanç serbest meslek kazancı değil, ticari kazanç niteliğinde. Bu değerlendirme de kararı en baştan değiştirecek nitelikte.
(Kaynak: Recep Bıyık / Dünya Gazetesi | 05.08.2022)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.