Kiracıların evsahiplerine kira bedellerini 1 Kasım'dan itibaren mutlaka banka aracılığıyla ödemesi gerekiyor. Kirasını bankaya yatırmayan kiracıya da bankadan tahsil etmeyen ev sahibine de para cezası uygulanacak. Kesilecek para cezası en az 320 YTL olacak.
SORU: Maliye Bakanlığı kira ödemelerinin bankalardan gönderilmesini mecburi hale getirmiştir. Buna göre bizde kiracılarımıza durumu bildirerek, kiraların mutlaka banka aracılığı ile gönderilmesini istedik. Ancak söz konusu kira bedellerinin banka ile gönderilmesi kiracının insiyatifine kalmış bir durumdur. Kiracı bu konuda banka tarafından kirayı göndermesi halinde birde bankaya masraf karşılığı ödemek zorunda kalacaktır. Bu durum bir çok kiracı tarafından kabul edilmemektedir. Kiracının kirayı gönderirken bankaya ödeyeceği masraf ne olacaktır?
YANIT: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 268 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğ ile yapılan açıklamalar çerçevesinde;
* Konutlarda, her bir konut için aylık 500 YTL ve üzeri kira geliri elde edenlerin,
* İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların,
kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 01.Kasım.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Tahsilat Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi (kanıtlanması) zorunluluğu getirilmiştir.
Buna göre Banka veya Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle para yatırma veya hesaba havale, çek veya kredi kartı gibi araçlar kullanmak suretiyle yapılan tahsilat ve ödemeler karşılığında dekont veya hesap bildirim cetvelleri düzenlendiğinden bu belgeler tevsik edici belge olarak kabul edilecektir. Bu bağlamda bankaların internet şubeleri üzerinden yapılan ödemeler ve tahsilatlar aynı kapsamdadır.
Buna karşılık mükelleflerce;
* Her bir konut için aylık tutarı 500 YTL'nin altındaki konut kira geliri ile,
* Mahkeme ve icra yoluyla yapılan konut ve iş yeri kira gelirine ilişkin tahsilatlar,
bu zorunluluk kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu bağlamda ayni olarak yapılan kira ödemelerinin de belgelendirilmesi zorunluluğu yoktur.
Kiraların banka aracılığı ile gönderilmesi halinde her banka bu tür kira gönderilmesinde şubeler arasında yapılan işlemlerde belli bir masraf alabilmektedir. Kira bedeli yanında ayrıca bankaya havale masrafı ödemek zorunda kalan kiracılar konuya itiraz etmektedirler. Bu sorun halihazırda çözümlenmiş değildir.
Bazı hallerde kiracılar göndermiş bulundukları kiradan banka masrafının kesilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.
Yapılacak kira sözleşmelerinde bu konunun dikkate alınması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı tarafından konuya ilişkin olarak yayımlanan tebliğde ayrıca vurgulandığı üzere kira bedellerinin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığı ile gönderilmemesi halinde, bu zorunluluğa uymayanlara Vergi Usul Yasası'nın mükerrer 355. maddesinde yer alan ceza hükümleri uygulanacaktır.
Anılan madde uyarınca bu tebliğ ile 01. Kasım.2008 tarihinden itibaren getirilen zorunluluğa uymayanlara kesilecek ceza 2008 yılı için;
* Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.490 YTL'den,
* İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 600 YTL'den
* Bunlar dışında kalanlar hakkında 320 YTL'den
az olmamak üzere her bir işlem için bu işleme konu tutarın yüzde beşi oranında olacaktır. (V. Seviğ).
MUHTASAR BEYANNAMENİN
ÜÇ AYLIK OLARAK VERİLMESİ
SORU: İşyerimizde on işçiden az eleman çalışmaktadır. Bizde bu nedenle Gelir Vergisi Kanunu'nda yer alan hükümden yararlanarak söz konusu çalışanlarımızın ücretinden kesilen gelir vergisini üçer aylık dönemler halinde ilgili vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirdik. Ancak yapılan denetim sonucunda bizim bu konuda vergi dairesine herhangi bir şekilde durumu yazılı olarak önceden bildirmediğimiz için üçer aylık beyanname hakkından yararlanamayacağımız iddia edilerek cezalı tarhiyata muhatap olduk.
YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 98.maddesinin üçüncü fıkrası gereği olarak "Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı on ve daha az olanlar, yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmi üçüncü günü akşamına kadar verebilirler."
Dolayısıyla bu haktan yararlanabilmek için; önceden vergi dairesine yazılı olarak bildirmek koşuluyla üçer aylık dönemler halinde muhtasar beyanname verilmesi mümkün bulunmaktadır. Bu durum yasal açıdan bildirim esasına bağlanmıştır.
Önceden üçer aylık dönemler halinde çalışanlarla ilgili muhtasar beyannamenin verileceği hususunun ilgili vergi dairesine bildirilmemesi halinde söz konusu haktan yararlanmak mümkün değildir.
Konuya ilişkin olarak oluşan bir yargı kararında da "Gelir Vergisi Kanunu'nun 98.maddesinde, on ve daha az personel çalıştıranların bağlı oldukları vergi dairesine bildirmek şartıyla her ay yerine üçer aylık muhtasar beyanname verebileceklerinin düzenlendiği, bu konuda bildirimde bulunmayan mükellef için yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık görülmediği" hususu hükme bağlanmıştır. (Danıştay 4. Daire E.No:2006/ 2812, K.No:2007/ 1573 ) (V. Seviğ).
TEK DÜZEN HESAP PLANINA
UYMAMA CEZALARI
SORU: Ticari işlemlerimizin çok geniş bir mal yelpazesi içerisinde olması ve bu nedenle müşteri sayımızın da fazla bulunması nedeniyle Tek Düzen Hesap Planı'nın kullanımında bazı sıkıntılar yaşamaktayız. Bu konuda ortaya çıkan sorunlarımızı aşmak üzere yaptığımız çalışmalar sonuçlanmak üzeredir. Ancak yapılan inceleme sırasında hesap sistemimizin Tek Düzen Hesap Planı ile uyumlu olmadığı iddia edilerek bize özel usulsüzlük cezası uygulandı. Bu cezanın haksız olduğunu düşünüyoruz.
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 353.maddesinin 6.bendi hükmü gereği olarak "Bu kanuna göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 2008 yılında 3.200 YTL özel usulsüzlük cezası" kesilmektedir.
Söz konusu cezanın uygulanmasında eğer yasal düzenleme ile örtüşmeyen bir durumun varlığını düşünüyorsanız, yargı yoluna başvurarak haklılığınızı kanıtlayabilirsiniz. (V. Seviğ).
YARGI KARARLARINDA
İHTİYATİ HACİZ
Danıştay 7. Dairesi E.2002/3281 K.2005/2506 T.25.10.2005
Davacının ortağı olduğu limitet şirket hakkında, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemek suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verdiğinden bahisle ilgili dönemler için KDV salınarak ceza kesildiği, 6183 sayılı Yasanın 13/1.fıkrasınca Şirket hakkında alınan ihtiyati haciz kararının yanı sıra kamu alacağının güvenceye alınması açısından şirket ortağı olarak davacı hakkında da ihtiyati haciz kararının alındığının anlaşıldığı olayda; 6183 sayılı Yasanın 9, 13/1 ve 17.maddeleri hükümlerine göre, ihtiyati haciz kararı alınabilmesi ve alınan kararın uygulanabilmesi için, Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca ceza kesilmesini gerektiren veya 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir kamu alacağının salınması için gerekli işlemlere başlanılmış olması yeterli olduğundan ve olayda kamu alacağı salınması için gerekli anılan türde işlemlere başlanılmış olduğu anlaşıldığından, kamu alacağının güvenceye alınması amacıyla şirket ortağı olan davacı hakkında alınan ihtiyati haciz kararında hukuka aykırılık yoktur.
Danıştay 7.Dairesi E.2000/8134 K.2003/5143 T.18.12.2003
Davacı Şirket hakkında ihtiyati tahakkuk emri verilmesi ve ihtiyati haciz uygulanması yolunda tesis edilen işlemler, vergi mahkemesince iptal edilmiş ise de; 6183 sayılı Yasanın 9, 13/1. ve 17. maddeleri hükümleriyle Yasa koyucu ihtiyati haczin uygulanabilmesini teminat istenmiş olması koşuluna bağlamamıştır, yani kamu alacağının korunması amacıyla getirilen bir önlem niteliğinde olan ihtiyati haciz müessesinin işletilebilmesi için kamu alacağının tarh ve tahakkukuna ilişkin işlemlerin tamamlanmış olmasına ve öncelikle teminat istenmesine gerek bulunmamaktadır. Davacı şirketin ilgili yıl hesapları üzerinde inceleme yapılabilmesi için (…) tarihli yazı ile defter ve belgelerinin istenildiği, bundan önce de (…) tarihli yazı ile inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalara göre 6183 sayılı yasanın 17. maddesi gereğince ihtiyati tahakkuk emri verildiği, aynı yasanın 13. maddesi uyarınca da ihtiyati haciz işlemi tesis edildiğinin anlaşıldığı olayda, 6183 sayılı yasanın 9.maddesine göre teminat istenmesini gerektiren hallerin varlığı ve bunun sonucu olarak da aynı kanunun 13.maddesine göre ihtiyati haciz sebebi bulunduğunun açık olması sebepleriyle, dava konusu işlemleri iptal eden yerel mahkeme kararında isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.2002/4389 K.2003/17 T.13.1.2003
Yönetim kurulu üyesi bulunduğu şirketin vergi ve ceza borçları nedeniyle davacı hakkında ihtiyati haciz işlemi tesis edilmiş ise de; 6183 sayılı Yasa'nın olay tarihinde yürürlükte olan 9, 13/1 ve 16 maddeleri hükümleri uyarınca, olayda uygulanan ve davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin işlemlerinin vergi inceleme elemanı tarafından incelenmesi sonucu ortaya çıkan tarhı gereken vergi ve ceza nedeniyle kamu alacağının güvence altına alınmasına yönelik olan ihtiyati haciz isteminde kanuna aykırılık bulunmasa da; şirketin vergi borcuna karşılık diğer yönetim kurulu üyesi olan A tarafından borcu karşılayacak kadar teminat gösterildiğinin anlaşılmış olması ve dolayısıyla diğer yönetim kurulu üyesi olan davacıdan aynı yönde teminat istenemeyecek olması sebepleriyle, dayanağı kalmayan ihtiyati haciz işleminin kaldırılması gerekmektedir.
ÖZELGELERDE
DERNEKLER
1. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.3.2008 Tarih Ve 657 Sayılı Özelgesi;
"Dernek üyelerine İş Kurumu İl Müdürlüğü ile ortaklaşa verilecek olan masaj kursunun, bedelsiz olarak verilmesi ve yapılacak olan masrafların dernek veya ilgili kurum tarafından karşılanması halinde iktisadi işletme oluşmayacağından kurumlar vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır. Ancak, yapılacak olan masrafların üyelerden tahsil edilmesi veya bu kişilerden bağış ve benzeri adlar altında bir bedel alınması durumunda, derneğinize bağlı oluşan iktisadi işletmenin kurumlar vergisi mükellefi olması gerekir."
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 30.7.2008 Tarih Ve 16611 Sayılı Özelgesi;
"Derneğinizin SMS yoluyla bağış toplama kampanyası kapsamında GSM operatörleri üzerinden elde edeceği gelirler, herhangi bir hizmet karşılığı olmadığından ve sadece bağış niteliği taşıdığından iktisadi işletme oluşturmayacaktır. Dolayısıyla, iktisadi işletme oluşturmayan bahse konu bağışların kurumlar vergisine tâbiliği de söz konusu değildir."
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı2nın 30.5.2008 Tarih Ve 11894 Sayılı Özelgesi;
"Derneğiniz tüzel kişiliği itibariyle vergi uygulamalarında kurumlar vergisi mükellefi değildir. Ancak derneğe ait veya bağlı olan ve faaliyetleri devamlı bulunan iktisadi işletmenin bulunması veya derneğinizin (tüzüğünde yer alan) amaçları doğrultusunda verilen hizmetlerin yerine getirilmesi için yapılan masrafların karşılanması amacıyla kâr amacı gütmese dahi cüzi bir miktar bedel alınması (bağış dâhil) ve bedelli olarak gerçekleştirilen diğer faaliyetlerinizin bulunması halinde ise, anılan faaliyetlerinizden dolayı derneğinize ait iktisadi işletme oluşacağından, bağış ve yardımların kurum kazancı olarak beyan edilmesi gerekeceği tabiidir."
4. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 14.12.2006 Tarih Ve 10573 Sayılı Özelgesi;
"Derneğinizin yıl içinde birden fazla konser tertip etmesi derneğe bağlı iktisadi işletme oluşturacağından derneğinizin kurumlar vergisine tabi olması gerekmekte olup, mükellefiyet tesisi gerekir."
5. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.6.2008 Tarih Ve 1313 Sayılı Özelgesi;
"Derneğinize ait gayrimenkullerin mesken olarak kiraya verilmesi işleminin, iktisadi işletme oluşturacak ticari bir organizasyonu gerektirecek düzeyde ve kapsamda olması durumunda, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olacağından, elde edilen kira gelirlerinin kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir."
6. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 29.8.2007 Tarih Ve 5129 Sayılı Özelgesi;
"Derneğin kiralamış olduğu gayrimenkul kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait ise gelir vergisi kesintisi yapılacak, söz konusu gayrimenkul dernek veya vakfa ait ise gelir vergisi kesintisine tabi olacaktır."
7. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 14.12.2006 Tarih Ve 10572 Sayılı Özelgesi;
"5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununda yer alan muafiyet hükmü sadece meslek odasını kapsamakta olup, odanın düzenlediği mesleki yeterlilik kurslarına katılan üye ve üye harici kişilerden bağış veya diğer adlar altında gelir elde edilmesi ile bu faaliyetlerin devamlılık arz etmesi, odaya ait veya bağlı iktisadi işletme oluşturacağından bu faaliyetlerinden dolayı odanın kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekmektedir."
Sözün Özü
Her zaman güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlıştır.
Goethe
(Kaynak: Referans Gazetesi | 10.09.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.