Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu geçtiğimiz hafta bitiminde gündemimize bomba gibi düşen bir karar yayımladı. Ticari kredi kullanımına yönelik yeni düzenleme hakkında tüm paydaşlar olarak hafta sonunu bu kararın kritiğini yaparak geçirdik. Alınan bu kararın elbette olumlu ya da olumsuz sonuçları olacaktır. Birçok kişiye göre sermaye hareketlerinin sınırlandırılması olarak değerlendirilen bu kararı farklı bir açıdan ele almaya çalışacağım.
BDDK’nın Bağımsız Denetime Katkısı Yadsınamaz
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre halka açık şirketler dışındaki şirketler de 2013 yılından itibaren belirlenen kriterleri aşmaları durumunda bağımsız denetime tabi. Bu tarihten itibaren denetimin kapsamı yıllar itibarıyla genişlemeye devam etse de bağımsız denetim müessesesi şirketlerimiz açısından yasal bir zorunluluktan öteye geçemedi.
Bağımsız denetimin bir maliyet olmaktan ziyade gerçek bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan ilk düzenleme BDDK tarafından “Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik”te yapılan değişiklikle sağlanmıştı. Bu düzenlemeyle birlikte net finansal yükümlülükleri 100 Milyon TL ve üzeri olan şirketler bağımsız denetim şirketlerinin kapısını çalar oldu.
BDDK tarafından alınan bu Karar doğrultusunda yabancı para cinsinden nakdi varlıkları olan şirketlerimizin Türk Lirası cinsinden borçlanmak için denetimden geçmiş güncel finansal tablolarına ihtiyaç duyacak olması ülke sınırları içerisinde yeniden bağımsız denetimin önemini anlamamıza katkı sağlayacaktır diye umut ediyorum.
Konuya kısa bir giriş yaptıktan sonra isterseniz birlikte BDDK’nın kararını ele almaya çalışalım.
Kararın Kapsamı Nedir?
Karar sadece Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda bağımsız denetime tabi tutulan şirketler nezdinde geçerli olarak uygulanacak. Peki kimler denetime tabi hemen hatırlayalım isterseniz. En son Bakanlar Kurulu Kararında sayılan üç ölçütten (Aktif toplamı 35 Milyon TL, Net Satış Hasılatı 70 Milyon TL Çalışan Sayısı ise 175) herhangi ikisini arka arkaya 2 yıl aşan şirketler takip eden yıl bağımsız denetime tabi olarak değerlendirilmektedir.
Bu kriterleri sağlamıyorsanız merak etmeyin ilgili kararın sizin için hiçbir hükmü yok.
Değerlendirme En Güncel Finansal Tablolara Göre Yapılacak
Türk Lirası cinsinden borçlanmak isteyen şirketlerimiz 15 Milyon TL ve üzeri yabancı para nakdi varlığa sahip olmadığını, başvuru tarihini göz önünde bulundurarak, en güncel finansal tabloları üzerinden ispat etmek durumunda kalacak. Merak etmeyin güncel dediysek her başvuruda yeniden finansal tablo hazırlamanız gibi bir durumdan söz etmiyoruz, mevcut en güncel denetimden geçmiş finansal tablonuz bu ihtiyacı karşılayacaktır.
Bu noktada temel husus sunulacak finansal tabloların Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yayımlanan ve ülkemizde uygulanan iki gerçeğe uygun sunum çerçevesini temsil eden TMS/TFRS veya Büyük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı’na (BOBİ FRS) uygun olarak hazırlanacak olmasıdır.
Hatta ve hatta grup şirketi olarak faaliyette bulunan ve TMS’ye ya da BOBİ FRS’ye göre konsolide raporlama yapma zorunluluğu olan şirketlerin değerlendirmeleri ise konsolide olarak hazırlanmış finansal tablolar üzerinden gerçekleştirilecek.
Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu’na göre denetime tabi bir şirket olarak kredi başvurusu yapacaksınız ve elinizde denetimden geçmiş güncel bir finansal tablonuz yoksa mutlak suretle bir bağımsız denetim raporu temin etmeniz gerekecek.
15 Milyon TL Üzeri Yabancı Para Nakdi Varlığınız Olsa da Borçlanabilirsiniz
15 Milyon TL ve üzeri yabancı para nakdi varlığınız olduğu durumlarda ise yine denetimden geçmiş en güncel finansal tablolara göre aktif toplam ve net satış hasılatı üzerinden bir değerlendirme yaparak Türk Lirası cinsinden borçlanıp borçlanamayacağınızın değerlendirmesini yapabileceksiniz.
Bu durumda şirketlerimiz aktif toplam ve yıllık net satış hasılatından büyük olanının %10’unu kıyaslama noktası olarak belirleyecek ve yabancı para cinsinden nakdi varlıklarının bu tutarı aşıp aşmadığını değerlendirecekler. Eğer yabancı para nakdi varlıklarınız 15 Milyon TL’yi aşmasına rağmen net satış hasılatınızın veya aktif toplamızın %10’unu aşmıyorsa yine Türk Lirası cinsinden borçlanmanızda bir engel yok demektir.
Bankalar Kontrolü Nasıl Sağlayacak?
Karara göre şirketlerimiz başvuru tarihinde Türk Lirası cinsinden borçlanma koşullarını sağlıyor olsa dahi yükümlülüklerimiz tamamlanmış olmuyor. Kullandığımız kredinin vadesi boyunca yabancı para nakdi varlıklarımızın 15 Milyon TL’yi aşmayacağını da taahhüt etmemiz isteniyor.
Taahhüt verdik, bitti mi? Elbette bitmedi. Taahhüdün bankalar tarafından takibinin sağlanabilmesi için şirketlerin her ay bir önceki ay yabancı para nakdi varlıklarının tutarıyla aktif toplam ve net satış hasılatlarının güncel rakamlarını ilgili bankaya bildirmeleri gerekiyor.
Döviz Kredisi Kullanması Yasaklanan Şirketler Ne Yapsın?
Döviz yükümlülüğü bulunan ve mevcut durumda yabancı para cinsinden borç alamayan şirketlerin ise kredi başvurusu yaptıkları tarihten sonraki 3 aylık dönem için yabancı para net döviz pozisyonu açığı olduğunu ispat etmesi gerekiyor. Durumu yine denetimden geçmiş güncel finansal tablolarınıza göre ispatlamaya çalışacağız.
Eğer yabancı para net pozisyon açığınız yoksa ya da ispat edemiyorsanız Türk Lirası olarak da borçlanamıyorsunuz.
Geriye kalan tüm detaylar ise uygulamanın başlamasıyla şekillenecek gibi görünüyor. Kısacası şirketler ve denetçiler olarak bizi zorlu bir süreç bekliyor.
(Kaynak: Nusret Ayyıldız / Dünya Gazetesi | 28.06.2022)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.