Prim Affında da sesimizi duyurduk
Sesimizin işitildiğini gösteren diğer konu da Prim Affı Yasasından yararlanma süresini uzatılması oldu.
Kurumsal zafiyetlerden dolayı aftan yararlanamayan kesimin sesi soluğu olarak uyarımızı 28.07.2008 tarihli köşe yazımızda yapmış, Yasayla belirlenen süre bakımından sona gelinmesine karşın, ihtiyacın sona ermediğini gördüğümüzü, tescil işlemlerinin kimi birimlerinde 6-7 ay geriden yürüdüğü Bağ-Kur’da Prim Affının iki ay sürmesinin çelişki oluşturduğunu, Prim Affında organizasyon veya kimi eksikliklerden kaynaklanan kapasite yetersizliğinin erteleme ile giderilmesini umduğumuzu, aksi halde “Prim Affı Gelmiş Neyime” demekten kurtulamayacak önemli bir kesim bulunduğunu belirtmiştik.
Bu sesimiz de yankı buldu ve Prim Affı süresinin 20 gün daha uzatılmasını öngören kanun çalışmaları tamamlandı. Uzatmaya ilişkin yeni Kanuna göre “Sosyal güvenlik alacakları kapsamına giren borçları ödemek için bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 20 gün içinde yazılı olarak başvuran işveren veya sigortalıların, başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren, 20 gün içinde, borç aslının tamamını ve başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 20'sini ödemeleri halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 80'i terkin edilecek”
Gereksiz dava ücreti ödenmesin
Şimdi diyoruz ki tescil işlemi bekleyen Tarım Bağ-Kur sigortalısı ve adaylarının tescil başvurusuyla birlikte “Prim Affı” başvurularının kabul edilmesini, bu sayede ağır işleyen sistem nedeniyle aftan yararlanmak istemesine rağmen yararlanamayan kesimlerin mağdur edilmemesini sağlayacak önlemlerin alınmasını beklediğimizi ifade ediyoruz.
Aksi halde yargı yoluyla bu mağduriyetin giderilmesini beklediğimizi belirtmekle birlikte, kamu kurumlarının gereksiz yere dava ücreti ödemelerine yol açacak uygulamalardan kaçınmalarının yine kamunun ortak menfaati olacağına dikkat çekmek istiyoruz.
Yurtdışı Çalışanları İçin KEY Var mı?
Yurt dışında Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak sözleşmeli statüsünde 30 yıl çalıştım. Mayıs 2008'de ayrıldım. Sanıyorum bizlerin maaşından da konut fonu adı ile bir takım miktarlar kesilmişti. 2-3 kez bir miktar geri ödeme de yapılmıştı. Bahsi geçen tarihlerde de çalışıyordum. Bu durumda benim de KEY ödemelerine hakkım var mı? C. TANGÜN
Sayın Okurum,
Sanırım üzerinden yıllar geçen uygulamalarla olması nedeniyle Tasarrufu Teşvik Kesintileri ve geri ödemeleriyle KEY ödentilerini karıştırıyorsunuz.
Zira;
Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu,
2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu,
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa göre almakta bulunan Devlet memurları ile diğer kamu görevlilerine, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluşlarda çalışanlara ve T.C.Emekli Sandığından emekli, adi malullük ve vazife malullüğü aylığı almakta olanların kendilerine,
(10) ve (10) 'dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilere,
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile aynı Kanunun Geçici 20 nci maddesine tabi ve 991 sayılı Kanun ile Sosyal Sigortalar Kurumuna devredilen sandıklar mevzuatına göre yaşlılık veya malullük aylığı bağlanmış bulunanlara "Konut Edindirme Yardımı" yapılırken,
Konut edindirme yardımından, hizmet tahsisli konutlar dışında her ne şekilde olursa olsun konut tahsis edilmiş bulunanlar, kurumların yurt dışı kadrolarına sürekli görevle atananlar, kanunları gereği sözleşmeli statüde çalışanlar, memur ve işçi emeklilerinden bağımsız konut sahibi bulunanlar, yararlanamadılar.
Bu nedenle 01.01.1987 - 31.12.1995 tarihleri arasındaki devrede hem yurtdışı görevde sürekli çalışmış olduğunuz, hem de sözleşmeli statüde çalışmış olduğunuz için KEY hakkınız bulunması gerekmiyor.
1987-1988 yıllarında yedek subay olarak askerlik yaptığını, KEY hakkının olup olmayacağını soran bir başka okurum Kazım DEMİR’e de sadece rütbe taktığı tarihten sonraki bir yıl için KEY hakkının olması gerektiğini söyleyelim.
KEY ödentilerinin söz konusu olduğu yıllarda özel bir bankada çalıştığını, ve 90’lı yıllarda lojmanda kaldığını belirten okurum Abdülvahap ULUDÜZ’e lojmanda kaldığı yıllar da dahil olmak üzere KEY ödentisi yapılması gerektiğini, zira lojman ve sözleşmeli personel olmak gibi sınırlamaların kamu çalışanları için söz konusu olduğunu belirtelim.
1987-1995 yıllarında aralıksız olarak üç ayrı özel firmada çalışmasına karşın listede adına 428 YTL KEY çıkan ve belge için nereye başvuracağını okurum Zülal ŞEN’e SGK’ya itiraz dilekçesi ile başvurmasını söylüyor ve şu aşamada bu firmaların adı geçene belge ibraz etmek zorunda olmamasına rağmen belgeler için her üç firmadan temin edebilirse etmesini, zira bu firmaların KEY ödeme belgelerini SSK birimlerine ibraz ve ispat etmek zorunluluğunda bulunduklarını belirtiyorum.
İŞVERENLER İÇİN ÇALIŞMA HAYATI
Fazla Çalışma Alacağı Anlaşmazlıklarının Çözüm Yöntemi
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar fazla çalışma ücretinin kanıtlanmasında da geçerlidir. Sahteliği kanıtlanıncaya kadar işçinin imzasını taşıyan bordro kesin delil niteliğini taşımaya devam eder.
Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Buna karşın bordroda fazla çalışma bölümünün boş olması yahut bordronun işçinin imzasını taşımaması halinde işçi fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda delil niteliğinde olan unsurlar, özellikle işyerine giriş-çıkışı gösteren kayıt belgeleri, işyeri iç yazışmalarıdır.
Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda anlaşmazlık davaya dönüştüğünde tanık beyanları da kanıtlamada etkili olabilir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi kabul edilir bir sav olarak değerlendirilmez.
Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın kanıtlanması her türlü delille söz konusu olabilir.
Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille kanıtlanması gerektiği sonucunu doğurur.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla kanıtlanması mümkündür. Ancak beyanlarına değer verilmesi için bu tanıkların söz konusu işyerinde çalışma düzenini bilmesi gerekir.
(Kaynak: Sözcü Gazetesi | 07.08.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.