Borç yapılandırması, matrah artırımı, stok ve kasa affı, ihtilaflı dosyaların feragat yoluyla çözümü ve bu gibi birçok müesseseyi düzenleyen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırması İle Bazı Kanunlarda Değişik Yapılmasına ilişkin 7326 sayılı Kanun 09.06.2021 tarih ve 31506 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Bugün sizlere, ücretli olarak çalışanlardan vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar için 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin bu tevkifat tutarlarını artırmaları halinde bu kanundan faydalanmanın sağladığı avantajları anlatacağım.
Ücretli olarak çalışanlardan vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların beyan ettikleri ücret ödemelerine ilişkin, gayrisafi tutarların yıllık toplamı üzerinden aşağıda belirtilen oranlarda gelir (stopaj) vergisini artırmaları halinde, ilgili dönemlere ilişkin gelir (stopaj) vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacaktır.
Türkiye 2020 yılı sonuçlarına göre, istihdam üzerindeki vergi ve sigorta yükü olarak tanımlanan vergi takozunda, iki çocuklu tek maaşlı hanelerde %38.2 vergi takozu oranı ile 37 OECD ülkesi arasında 1'inci oldu. OECD ülkelerinde vergi takozu ortalaması ise %24.4 ‘dür.
Türkiye'de bekar bir işçinin 2021 yılı itibarıyla işverene maliyeti 4.203,56 TL. Net ücret ise 2.825,90 TL. Aradaki fark 1.377,60 TL. Asgari ücretteki vergi takozu, %32.8 seviyesinde.
Asgari ücrette toplam yük içindeki verginin payı %5.11 ve sosyal güvenlik payları ise %27.66‘dır.
Ülkemizde, Sosyal Güvenlik Kurumu'na bağlı çalışanların (4/a) sayısı Mart 2021 tarihi itibari ile 15 milyon 300 bin kişidir. Çalışanların %43.8'i asgari ücret üzerinden ücret alıyor, şeklinde hem vergi dairelerine hem de sosyal güvenlik kurumlarına bildirilmektedir. Bu oranın mümkün olamayacağını hepimiz biliyoruz. Öyle ki; kişi işe asgari ücretle işe başlıyor ve 30 yıl boyunca asgari ücrette yapılan artışlar dışında hiç ücreti artmıyor. Bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu tartışmaya gerek yok sanırım.
Ücret stopajlarında vergi artırımına ilişkin düzenlemeler, bundan önceki uygulamalarda da başarılı olamadı. Bunun önemli nedenlerinden biri, ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık toplamı üzerinden vergi artırımı yapma zorunluluğudur. Çok sayıda işçi çalıştıran işyerleri için ortaya çıkan mali yük, riski alıp yola devam etmek şeklinde sonuçlanıyor.
Başarısızlığın bana göre en önemli nedeni ise çalışanları düşük ücretli gösterip, düşük vergi ve sigorta pirimi ödeyen işverenlerin toplam riskleri içinde vergiye ilişkin riskleri %25'ler seviyesinde olmasıdır. Riskin %75'lik bölümü ise sigorta yükümlülüğüne aittir. Bu riski bertaraf edecek bir düzenleme olmadığı için, tek başına vergi riskini çözmek cazip gelmemektedir.
Çalışan, ücretinden az vergi kesilmesini çok dert etmemek ile beraber, kıdem ve ihbar tazminatı ve emekli maaşını düşük almamak için haklı olarak sigortasının gerçek ücreti üstünden yatırılıp yatırılmadığı konusunda aşırı duyarlı.
Çalışanlar, alınan gerçek ücret ile resmi kurumlara düşük bildirilen ücret ile ilgili konularda ilk şikayetlerini Maliye'ye değil, SGK'ya yapıyorlar zaten.
Çözüm, ücret ödemeleri üzerindeki vergi ve sigorta yükünü azaltmaktan geçmektedir. Bütçe gerçekleri izin vermiyor savunması ile indirim yapılamıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 2020 yılı faaliyet raporu ekinde yer alan 2020 yılı muhtasar beyanname özetlerinde; 2020 yılında asgari ücretten 20 milyar 223 milyon, diğer ücretlerden 90 milyar 667 milyon ve ücret sayılan diğer ödemeler üzerinden 4 milyar 20 milyon vergi kesintisi yapıldığı gerçeği karşımızda duruyor.
Sonuç değişmiyor: Ülkemizde vergiyi çalışan ve çalıştıran ödüyor.
(Kaynak: Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi | 28.06.2021)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.