Bazı vergi daireleri, tecil isteminde bulunan ve bu istemi vergi idaresince kabul edilen borçluların banka hesaplarına tedbir koydurma yoluna gidiyor. Ancak, yasada yeri olmayan bu uygulama, ticari faaliyet sahiplerinin itibarını zedeliyor.
SORU: Vergi Dairesine olan vergi borcumu 25.6.2008 tarihinde teminatlı olarak 5 taksitle ertelettim. Onlarda ertelemeyi kabul etti. Ancak 30 Haziran 2008'de Banka hesaplarıma bloke koydular. Tam bir hafta uğraş sonucunda bu blokeyi kaldırttım. Ancak bu kez müşterilerime maliyeye borcum olduğunu ve alacaklarımın vergi dairesine ödenmesiyle ilgili haciz yazıları göndermişler. Bütün müşterilerime rezil oldum. Hatta müşterilerim bana kardeşim benim vergi borcumdan kapıma yazı gelmiyor siz nasıl kapıma yazı göndertirsiniz diye çıkışmaktalar. Hatta işin boyutunu ticaretini kesmeye götürenler bile oldu. Ben bu maliyeye olan borcumu ödeyeceğim ancak bu benim maliyeye son ödemem olacak. Çünkü benim ticaretimi maliye bitirmiş durumda. Şu an bu gün yanımda çalışan 15 sigortalımı işten çıkarttım ve bu işletmenin kapısına kilidimi asıyorum. Maliye benden yılda katma değer vergisi, stopaj ve kurumlar vergisi olarak 100.000 YTL'den fazla vergi alıyordu gecikmeli de olsa. Bundan böyle işyerimi kapatacağım için kuruş alamayacak. Maliye bu kadar dar görüşlü olabilir mi? Konuyu köşenize taşımanızı dilerim. Ben bu uygulamaya maruz kalan tek mükellef değilim. Bizi sanırım piyasadan silmek istiyorlar. Vergi gelirleri bu yıl bu şekilde arttı. Ancak önümüzdeki yıl bunun yarısı toplanamaz. İşçilerim de işten ayrılınca altı ay boyunca devletten para alacaklar. İşsizlik fonundan. Şimdi kim kârlı acaba? (Y. Ağca)
YANIT: Son zamanlarda "Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında kanun ve Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında"ki Yasa'nın Resmi Gazete'de yayımından sonra uygulanmaya başlayan yakınmalar giderek artmaya başlamıştır. Bu yakınmaların içerisinde bazıları dikkat çekicidir. Şöyle ki;
* Bazı vergi daireleri esas borçlu yerine borçlunun iş ilişkisi olduğu yerlere yazı yazarak borçluya ödeme yapmamaları talimatı vermektedir.
* Veya borçlunun iş ilişkisinde bulunduğu kişi ve kurumlara yazı yazarak borçluyu görüşmeye davet etmektedir.
* Veyahut da okurumuzun da yukarıda ifade ettiği gibi önce borçlunun tecil istemini kabul ederek, bilahare borçlunun banka hesaplarına tedbir koymayı tercih etmektedirler.
Oysa 5766 sayılı yasa ile vergi borçlularının borçlarını ödeyebilmeleri için bazı kolaylıklar getirilmiş olup, bu kolaylıklardan birisi de vergi borçlusunun borcu bulunduğu vergi dairesine başvurması halinde 50 bin YTL'ye kadar borcu için teminat aranmaksızın gerekli tecil işleminin yapılması, 50 bin Lirayı aşan borçlar için ise borç toplamının 50 bin YTL'yi aşan kısmı için teminat aranmasıdır.
Diğer yandan tecil istemi kabul edilen bir vergi borçlusu için onun müşterilerine yazı yazarak ödemenin vergi dairesine yapılması isteminin mevcut Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Yasada yeri bulunmamaktadır.
Usulüne uygun olarak tecil isteminde bulunmuş ve bu istemi vergi idaresince kabul edilmiş olan borçlular hakkında Okurumuzun belirttiği şekilde işlem yapılması hukuken kabul edilebilir bir idari tasarruf değildir. Kaldı ki bu gibi idari işlemler vergi mükellefi konumunda ve piyasada iş yapmak durumunda olan ticari faaliyet sahiplerinin itibarını zedelemektedir. (V. Seviğ)
BANKADAN ÖDENECEK VERGİLER
SORU: Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir talimatla bundan böyle bazı vergiler Vergi Dairesine yatırılmayacaktır. Bu vergiler yine Maliye Bakanlığının talimatı ile Bankalara ödenecektir. Biz yaklaşık 60 yıldır ticari faaliyetle uğraşan köklü bir kuruluşuz. Bu konuda şimdiye vergilerimizi vergi dairesine bizzat yatırmayı tercih etmiştik. Şimdi hangi tür vergilerimizi banka aracılığı ile ödemek zorundayız. (Y. Güldür)
CEVAP: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Seri:A, Sıra No:2 Tahsilat Genel Tebliği'nin (V) inci paragrafında yapılan açıklamalar çerçevesinde Maliye Bakanlığı bankalar veya postahaneler aracılığı ile de tahsilat yapılmasına olanak sağlayabilir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini kullanarak borçlusu, türü ve uygulamanın başlangıç tarihi aşağıdaki tabloda yer alan amme alacaklarının yine aynı tabloda yer alan tarihlerden itibaren vergi dairesi veznelerine nakden veya çekle ödenmesi yerine tahsilata yetkili kılınan bankalara ödenmesi mecburiyetini getirmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, bankalara ödenmesi mecburiyeti getirilen amme alacakları, bu mecburiyetin getirildiği tarihten sonra vergi dairesi veznelerince nakden veya çekle tahsil edilemeyecektir. (V. Seviğ)
Banka Aracılığı İle Tahsil Edilecek Olan Vergiler |
||
Borçlu |
Amme alacağı türü |
Uygulamanın |
1 Kurumlar vergisi |
Kanuni süresinde beyan |
01.Oca.08 |
2 Kurumlar vergisi |
Kanuni süresinde beyan edilen |
01.Oca.08 |
3 Kurumlar vergisi |
Kanuni süresinde beyan edilen |
01.Oca.09 |
4 Kurumlar vergisi |
Kanuni süresinde beyan |
01.Oca.09 |
5 Kurumlar vergisi |
Kanuni süresinde beyan |
01.Oca.09 |
SİGORTA ARACILARINDA KDV
SORU : Sigorta şirketi aracısıyız. Bizim Banka Ve Sigorta Muameleleri Vergisi mükellefiyetimiz kaldırıldı. Ancak yine bizim sigorta şirketlerinden almış olduğumuz komisyonlar var. Bu komisyonlar katma değer vergisine tabi olacak mı? (A. Temizer)
CEVAP: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 110 Seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin 2. bölümünde yapılan açıklamalar uyarınca "Sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisi bulunan veya bulunmayan sigorta acenteleri ile sigorta brokerlerinin sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri karşılığı aldığı komisyon bedelleri üzerinden katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.
Dolayısıyla faaliyetleri tamamen bu istisna kapsamındaki işlemlerden oluşan, hiçbir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan sigorta arcıları istisna kapsamındaki işlemleri nedeniyle katma değer vergisi beyannamesi vermeyecektir.
Faaliyetleri Katma Değer Vergisi Yasası'nın 17/4-e maddesi uyarınca katma değer vergisinden müstesna olan sigorta aracıları tarafından işletmelerine ait taşınır ve taşınmazların teslimi ve sigorta muamelelerine ilişkin olanlar dışındaki hizmetleri katma değer vergisine tabi tutulacaktır.
Bu nedenle, sözü edilen sigorta aracılarının istisna kapsamına girmeyen katma değer vergisine tabi arizi işlemlerinin bulunması halinde, bu işlemler sadece işlemin gerçekleştiği dönem için bir defaya mahsus olarak verilecek (1) numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA ÖDEME EMRİ
Danıştay 4. Dairesi E.2003/1599 K.2003/3199 T.11.12.2003
Davacının başkanı olduğu Spor Kulübü adına yapılan tarhiyatların aleyhine dava açılmayarak kesinleşmesi ve tebliğ edilen ödeme emirlerine rağmen vadesinde ödenmemesi nedeniyle, Davacının şahsi mal ve haklarına haciz işlemi yapılmışsa da; 6183 sayılı Kanun uyarınca amme alacağının haciz uygulanarak cebren tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle borçlunun borcunu rızaen ödemesini sağlamak, borcu ve borçluyu tespit etmek ve borca karşı itiraz hakkı tanımak bakımından ilgilisi adına ödeme emri düzenlenip, tebliği zorunlu olduğu gibi, haczin haciz uygulanacak kişi adına düzenlenen bir haciz varakasına dayanılarak yapılması gerekirken, olayda dava konusu haciz işlemi davacının başkanı olduğu spor kulübünün ödenmeyen ve tahsil olanağı bulunmayan vergi borçlarının davacıdan tahsiline yönelik tesis edilmiş ise de, davacı adına ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmediği gibi, adına düzenlenmiş bir haciz varakası da bulunmadığından, yasada belirtilen usul ve şartlara uygun olmayan haciz işleminin iptali gerekmektedir.
Danıştay 9. Dairesi E.2002/5547 K.2003/3267 T.10.6.2003
X Anonim Şirketinin 1999 yılına ait olan ve vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili için genel müdür olan davacı adına VUK'nun 10.md. uyarınca ödeme emri düzenlenmişse de; TTK'nun 317. maddesinde anonim şirketlerin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağını, 319. maddesinde ise esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilemeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağının tespit olunacağı, esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebileceği, bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmünün tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır. Davacının, borçlu A.Ş.'nin genel müdürlüğü görevini yürüttüğü olayda, borçlu şirkette pay sahibi veya YK üyesi olmaması ve esas sözleşme ile de şirket müdürünün şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmaması sebepleriyle şirket borçlarından sorumlu tutulması mümkün olmayıp, adına düzenlenen ödeme emrinde isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.2001/3313 K.2002/3372 T.31.10.2002
Yeminli Mali Müşavir olan davacı adına, hakkında kurumlar vergisi tasdik raporu düzenlediği X Limited Şirketince beyan dışı bırakıldığı tespit edilen kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergi ve cezanın tahsili amacıyla, müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenmişse de; Vergi Usul Kanununa 3239 sayılı kanunla eklenen Ek Madde ile Yeminli Mali Müşavirlik mesleğinin konusu tanımlanarak, meslek, bu konularda müşavirlik yapmak, mükelleflerin mali tablolarını ve beyannamelerini ilgili mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ve denetim standartları açısından tasdik etmek olarak açıklanmış, tasdiki yapılan belgelerin tasdik işleminin kapsamı ölçüsünde incelenmiş belgeler olarak kabul edileceği ve YMM'lerin yaptıkları tasdikle ilgili işlemlerden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Ancak, 3568 sayılı kanunun 1, 2/B ve 12. maddeleri ile Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 18 sıra no'lu Genel Tebliğ hükümlerine göre, bu sorumluluk çerçevesinde müşterek ve müteselsil sorumlu olarak YMM hakkında takibata geçilebilmesinin ziyaa uğratılan vergi ve kesilen cezaların asıl mükellef açısından miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesi gerektiği, olayda ise takibe konu vergi alacağının mükellef yönünden kesinleşmemiş olması sebebiyle, henüz tahakkuku kesinleşmemiş olan vergi ve cezanın tahsili için YMM adına düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
KDV, İADE, MAHSUP, İNDİRİM
1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.3.2008 tarih ve 2104 sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 32. maddesinde, istisna kapsamında olan işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin iade edileceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, ihracat istisnası kapsamındaki işlemle ilgili olarak beyandan yani ihracat işleminin gerçekleşmesinden sonra mümessillere yapılan komisyon ödemelerine ilişkin yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen verginin iadesi mümkündür."
2. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 14.6.2007 tarih ve 53650 sayılı özelgesi;
"İnşa edilen net alanı 150 m²'ye kadar olan konutların satışında %1 oranında KDV hesaplanması dolayısıyla bu satışlar nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin KDVK'nın 29/2. maddesi uyarınca iadesi mümkündür.
3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 7.5.2008 tarih ve 13460 sayılı Özelgesi;
"İndirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan katma değer vergisi iadesinde, indirimli orana tabi teslimlerin gerçekleşmesi ve ayrıca iade edilecek verginin de satış iadeleri sonrası teslimler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinden oluşması gerekir. bu nedenle indirimli orana tabi satışlar nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinden indirimli orana tabi net satışlar üzerinden hesaplanan katma değer vergisi düşülerek iadeye konu katma değer vergisi, konuya ilişkin tebliğ hükümlerine çerçvesinde hesaplanır.
4. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 18.6.2007 tarih ve 54853 sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 30/c maddesinde, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Hasarlı olmaları sebebiyle takdir komisyonunca hurda bedeli belirlenen ve bu değer üzerinden satışa konu edilen mallar 30/c maddesi kapsamında zayi olan mal niteliğinde olmadığından, söz konusu mallar için yüklenilen katma değer vergisinin KDVK'nın 29 ve 34. maddelerinde belirtilen şartlara riayetle indirim konusu yapılması mümkündür."
5. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 14.3.2007 tarih ve 22479 sayılı özelgesi;
"Adalet Bakanlığı'na bağlı olarak görev yapan icra dairelerinin VUK'ta belirtilen fatura ve bezeri vesikaları düzenleme zorunluluğu yoktur. bu sebeple, bu dairelerin kendi mevzuatları gereğince tanzim etmiş oldukları tahsilat makbuzlarında gösterilen katma değer vergisinin, KDVK'nın 29/1-a ve 34. maddesi kapsamında indirim konusu yapılması mümkündür."
6. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 2.6.2008 tarih ve 4920 sayılı özelgesi;
"İthal edilen ve genel oranda vergi uygulanarak yurtiçinde satışı gerçekleştirilen ürünler için gümrükte ödenen katma değer vergisinin genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yağılması, indirimle giderilemeyen kısmının ise daha sonraki dönemlerde indirim konusu yapılmak üzere sonraki döneme devredilmesi gerekir. Bu verginin red veya iadesi mümkün değildir. Ancak, ithalatı gerçekleştirilen ürünlerin aynen veya işlendikten sonra ihraç edilmiş olması halinde, ithalde ödenen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin iadesi mümkündür."
SÖZÜN ÖZÜ
Fırsatın sizinle dans edebilmesi için pistte olmanız gerekir.
H. JACKSON BROWN
(Kaynak: Referans Gazetesi | 16.07.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.