İşini kuralına göre yapmayan, dönemin koşullarını ve şartlarını kendi çıkarları için kullanan ‘kötü yönetici’ler pandemide de kendini gösterdi. İşlerini evden yürüten beyaz yakalı çalışanın da sahadaki mavi yakalı çalışanın da ortak sorunu ‘bitmeyen mesai.’ Kısa çalışma modeline rağmen bildirdiği çalışma süresini aşan, bu dönemde mevcut çalışanına daha fazla iş yükleyip fazla mesai yaptıran, buna karşılık hak ettiği ücreti vermeyen bazı işverenler, ‘beğenmeyen gider’ mantığıyla işçi üzerinde baskı kuruyor. Öte yandan evden çalıştığı için internet, elektrik, yemek ve doğalgaz gibi masrafları da cebinden ödeyen çalışanlar ise kendilerine hissettirilen “evdeysen çalışmıyorsundur” mobingi yanında günün her saatinde talep edilen ve mesai kavramını ortadan kaldıran işlerden şikayetçi. Yani hem sahada hem de evden çalışmada iş yükü artıyor ama bu fazla iş yükleri mesai olarak sayılmıyor.
Öncelikle evden çalışmaya yönelik durumu özetleyelim. Yapılan birçok araştırmada ve çalışanlar tarafından sosyal medyada gündeme getirilen konuların başında ‘evde uzayan mesai’ sorunu ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz ay Politeknik’in yaptığı “Mühendis, Mimar, Şehir Plancılarının Çalışma Hayatında COVID-19 Araştırması’ evden çalışmayla birlikte ev masraflarının arttığı, iş ve iş dışı sınırların ortadan kalktığını ortaya koyuyor. Evden çalışmayla ilgili negatif durumlarda başı çeken yüzde 52’lik oranla ev masraflarının artması oldu. İş ve iş dışı sınırlarının kalmaması yüzde 51 ile ikinci sırada yer alıyor. Katılımcıların yüzde 11’i hastayken çalışmak zorunda kaldığını, yüzde 29’u çalışma saatleri dışında iş için arandığını, yüzde 36’sı çalışma saatlerinin arttığını, yüzde 38’i de iş saati dışında daha sık iş yapmaya başladığını söylemiş. Mühendis ve mimarların yüzde 94’ü evden çalışmayla birlikte artan masraflar için işveren desteği olması gerektiğini düşünüyor. Goodjob Human Insight & Brand Strategy’nin klinik psikologlarla gerçekleştirdiği COVİD- 19 salgın sürecinin çalışan kesim üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla yola çıkılan araştırmasına göre de, pek çok çalışan iş hayatı ile özel hayat dengesini kurmakta zorlanıyor.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde evden çalışma standartlarına ilişkin kurallar, giderek daha belirgin hale geliyor. Son olarak Ocak ayı sonunda Brüksel’de gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurul oturumunda, çalışanlara iş saatleri dışında ulaşılamamasına yönelik “irtibatı kesme hakkı” ile ilgili hazırlanan rapor kabul edildi. Raporda evden çalışanların mesai bitişinin ardından iletişim kanallarını kapatamadıkları, uzun çalışma saatlerinin ve çalışan üzerindeki artan taleplerin kaygı, depresyon, tükenmişlik gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığı belirtiliyor. Çalışanların hafta sonu, yıllık izin ve mesai saatleri sonrası işleriyle ilgili e-posta, mesaj ve aramalara yanıt vermeme hakları olduğuna işaret edilen raporda, bu konuda hızla Avrupa Birliği (AB) çapında bir mevzuat hazırlanması gerektiği kaydedildi.
Pandemi süreci ekonomiden sosyal hayata, eğitimden sağlığa bildiğimiz tüm sistemleri değiştirip dönüştürürken, ticarette bazı işverenler için ‘iş yapış şekillerini’ de farklılaştırdı. Tüketiciden bu dönemde yoğun talep alan bazı sektörlerde iş hacmi artarken, çalışanların yükü de buna paralel olarak arttı. Sahadan “çok çalışıyoruz ama hakkımızı alamıyoruz” sesleri yükselmeye başladı.
Özellikle kısa çalışmanın ve ücretsiz izinlerin yaygınlaştığı pandemide, var olan istihdamı daha fazla çalıştırma yönüne gittiği iddia edilen bazı şirketlere karşı, çalışma koşullarına yapılan itirazlar artıyor. Perakende, hizmet, sevkiyat gibi sektörlerin fazla mesai konusunda başı çektiği alanlarda, işçiler 12 saate varan çalışma süresinden, görev tanımı dışında iş yapmaktan, yasal mola haklarını tam kullanamamaktan ve en önemlisi fazla mesai ücreti alamamaktan şikayet ediyor. Son dönemde sosyal medya üzerinden çığ gibi büyüyen bu şikayetlerin çoğu, bazı gıda zincir marketlerine yönelik. Ancak konuyla ilgili görüşünü aldığımız birçok isim, bunun sadece bazı marketlerle sınırlı olmadığını, yeme-içme, hizmet sektörlerinde de fazla mesainin her zaman var olduğunu vurguluyor.
Peki, kanunla kuralları belirlenmiş mesai saatlerine uymayan firmalarla ilgili hukuk tarafı ne diyor? Sorularımızı Kahveci Avukatlık Bürosu’nda iş hukuku alanında çalışan Avukat Murat Tayyar’a yönelttik. Tayyar, sözlerine “Bizim de güncel konularımızdan biri bu” diyerek başlıyor. Kısa çalışma modeline rağmen çalışma saatlerinin birçok şirkette aşıldığını söyleyen Tayyar, gelişmeleri şöyle anlatıyor: “İşverenler, bu dönemde kısa çalışmaya başvurdu. Ve İŞKUR’a bir bildirim yaptılar. Dediler ki, ‘Biz mağazalarımızı, işyerlerimizi ya tam kapattık ya da çalışma saatlerimizi şu kadar düşürdük.’ Örneğin ‘Haftalık çalışma saatimizi 10 saate düşürdük ona göre çalışıyoruz diyenler’ var. Ama uygulamada, İŞKUR’a bildirilen çalışma saatlerinin aşıldığını çok rahat biliyoruz.”
Peki, en fazla hangi sektörlerde mesai süreleri aşılıyor? Tayyar, şöyle devam ediyor: “En çok perakende sektöründe ve hafta sonu da açık olan işyerlerinde gerçekleşiyor. Ama perakende sektörü başı çekiyor, o sektörde sıkıntı var.”
Öncelikle Türkiye’de yasayla belirlenmiş çalışma saatlerine bakalım. 2003 tarihli, hala yürürlükte olan İş Yasası’na göre Türkiye’de haftalık çalışma süresi 45 saat olarak belirlenmiş. Bu yasaya göre bir yılda bir işçiye en fazla 270 saat fazla çalışma yaptırılabilir. 45 saatlik haftalık çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Bu şekilde genel uygulamaya göre, günlük 7.5 saat çalışmayla 45 saatlik haftalık çalışma süresi tamamlanır. 45 saati aşan çalışmalar ise fazla çalışmaya (fazla mesaiye) girer ve her bir saatlik fazla çalışma için işçiye, saat başına düşen normal ücretinin yüzde 50 fazlasının yani 1.5 katının ödenmesi gerekir. Çalışma süresi 1 günde 11 saati aşmamak kaydıyla haftanın değişik günlerine dağıtılabilir. Ancak 1 günde 11 saatten fazla çalışma yapılamaz. Eğer işveren fazla çalışmaları ödemez ise işçi için haklı fesih şartları oluşur. Yani işçiler isterlerse bunu sebep göstererek iş sözleşmelerini sona erdirip tazminatlarını talep edebilir.
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kılıç da, yasal mesai saatlerine bazı şirketlerin bilhassa pandemi döneminde riayet etmediğini söylüyor. Fazla çalışmanın günlük 11 saati aşan çalışmalar olarak kabul edildiğine dikkat çeken Kılıç, “Haftada 45 saatin üzerine çıkılmışsa bu, fazla çalışma kabul ediliyor. Burada fazla çalışmaya ilişkin hükümlerde dikkat edilmesi gerekenler konu bunlar. 45 saatlik çalışma hafta içi bölünmüşse, sadece hafta içi çalışılıyorsa günde 9 saat olur. Onun üzerine 2 saat daha çalışabilir kişi. Yani her halükarda günde 11 saati aşmayacak şekilde olmalıdır. Bunu aşarsa hem fazla mesaisini alacak, hem de o fazla mesainin de üzerindeki sürelerin ücretini Yargıtay kararına göre en az 50 ücret fazlasıyla alacak. Yılda en fazla 270 saat çalıştırma hakkı var işverenin. Diyelim ki çalışan 270 saati geçmiş, 70 saat daha çalışmış, dolayısıyla toplamının, kanuni sınırların üzerinde olanların da fazla mesai ücretlerini zamlı olarak alması gerekir” diyor. Fazla mesai sorununun perakendede, hizmet sektöründe yaygın olduğunu belirten Kılıç, “Bazı şirketler kısa çalışmanın, ücretsiz izinin yaygınlaştığı bu dönemde var olan istihdamı daha da fazla çalıştırma yönüne gidiyorlar. Bu da fazla çalışmaya sebep oluyor” diyor.
(Kaynak: Özge Yavuz / Dünya Gazetesi | 22.03.2021)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.