Mükelleflere adeta rahat bir nefes aldıran düzenleme, transfer fiyatlandırmasında mükelleflere ceza kesilebilmesi için, hazine zararının artık bir şart haline gelmesi. Yani ilişkili kişiyle yapılan alım veya satım işleminde hazine zararı yoksa örtülü kazanç eleştirisi yapılmayacak.
Daha önceki yazılarımızda da sıkça belirtmiştik. Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılıyor. Mesela bir şirket, ortaklarının ortak olduğu başka bir şirkete mal veya hizmet satıyor veya alıyorsa fiyatı emsaline uygun olarak belirlemek zorunda. Yani bir şirket mal veya hizmeti üçüncü şahıslara hangi fiyattan satıyorsa ilişkili olduğu kişi ve şirketlere de o fiyattan satmalı.
Aksi takdirde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunmuş kabul ediliyor. Bu uygulamada hazine zararının aranıp aranmayacağı hususu ise aslında uzun süredir tartışılan bir husus. Son değişiklik sonucu tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemlerde hazine zararı aranacak. Fakat bu uygulama 2008 yılının başından itibaren geçerli olacak.
Yani 2008 yılından itibaren yapılan işlemlerde hazine zararı aranacak. Peki hazine zararı ne demek? Kanun hazine zararını, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlıyor. Yani hazine zararı, yapılan işlem sonucunda devletin alacağı vergide bir azalma olması durumudur diyebiliriz. Eğer işlem, toplam vergiyi azaltmıyorsa hazine zararı olmayacak.
Böylece emsaline uygun fiyat tespitinde zorlanan fakat vergi kaybına sebebiyet vermek de istemeyen mükellefler, ilişkili kişi ile yapılan işlemde hazine zararı doğmuyorsa, ceza görmekten kurtulmuş olacaklar. Örneğin (A) şirketi kâr ettiği bir yılda emsal fiyatı 100 YTL olan bir malı ortağı olduğu (B) şirketine 120 YTL fiyatla satarsa, (B) şirketi malı 20 YTL yüksek bedelle almış olduğundan örtülü kazanç dağıtmış sayılacak. Fakat (B) şirketi işlemin yapıldığı yıl zarar etmişse bu işlemden hazine zararı doğmayacak ve örtülü kazanç eleştirisi yapılmayacak.
Esasen hazine zararı sadece ilişkili kişiyle yapılan işlemin gerçekleştiği vergilendirme döneminde değil sonraki dönemlerde de aranabilecektir. Yani işlemin yapıldığı yıl hazine zararı doğmamış olsa bile sonraki yıllarda doğmuş olabilir. Bu durumda da hazine zararının varlığının kabul edilmesi gerekecek diye düşünüyoruz. Son olarak bir hatırlatma yapalım.
Hazine zararı sadece tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemlerde aranacak. Dolayısıyla bir kurumun bir gerçek kişi ile yaptığı işlemlerde örtülü kazanç dağıtımı için hazine zararının varlığı aranmayacak. Yani bir şirket ilişkili kişi kapsamındaki gerçek kişiye mal-hizmet satarsa veya ondan mal-hizmet alırsa, bu işlemlerdeki fiyatın, hazine zararı şartı aranmaksızın, emsaline uygun olması gerekecek. Aksi takdirde cezalı tarhiyat yapılacak.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 23.06.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.