İşten ayrılırken işveren çalışanlardan “tüm alacaklarının ödendiğine” dair ibraname alabiliyor. İşçinin kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, bayram ve tatil ücreti gibi tüm alacaklarının ödendiiği konusunda kendini güvenceye almayı amaçlıyor. Hukuki bağlayıcılığı bulunan ibranamenin geçerli olup olmadığı konusunda zaman zaman anlaşmazlık yaşanabiliyor. İbraname konusunda işçi ve işveren açısından dikkat edilmesi gereken önemli ayrıntılar bulunuyor.
İbra sözleşmesi 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesine dair 420. maddeye göre ibra sözleşmesinde aranan kriterler şöyle:
- İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesi yazılı olmalı,
- İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık süre geçmiş olmalı.
- İbra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmeli,
- Ödeme noksansız ve banka aracılığıyla yapılmalı.
Yargıtay’a göre, bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını kapsayan diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde kabul ediliyor. Bu durumda dahi ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması şartı aranıyor.
İŞ AKDİNİN FESHİNDEN EN AZ BİR AY SONRA YAPILMALI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yakın tarihli bir kararında (Esas No: 2016/21421, Karar No: 2019/22781),iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı belirtildi. Alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin, ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı kaydedildi.
BEKLEME SÜRESİ BORCUN ÖDENMESİNE ENGEL DEĞİL
Yargıtay kararında, İş Kanunu uyarınca iş akdi feshedilen işçiler için bir aylık hak düşürücü süre öngörüldüğü, feshi izleyen bir ay içinde işe iade davası açma hakkı bulunduğu vurgulandı. Feshi izleyen bir aylık sürenin, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemli olduğuna dikkat çekilen kararda, feshi izleyen bir aylık sürede işverenin olası baskılarını azaltmanın, iş güvencesinin sağlanması için de gerekli olduğu belirtildi. İşverence yapılan geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerektiği ifade edilen kararda, bir aylık bekleme süresi işçinin bir kısım alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durum olduğu vurgulandı.
Ayrıca, bir aylık bekleme süresinin ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olduğu, borcun ödenmesine engel teşkil etmediği ifade edildi. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihinin bir ay süreyle ertelenmiş olmadığı kaydedildi.
Türk Borçlar Kanunu’nda, işverence yapılacak ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğu getirilmesinin, ibranamenin geçerliliği noktasında sonuca etkili olduğu kaydedildi.
İŞVERENİ BAĞLAR, İŞÇİYİ BAĞLAMAZ
Borçlar Kanunu’ndaki bu düzenlemenin, sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngördüğü, işverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği, ya da işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, tarafların, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilecekleri kaydedildi.
2012 YILI MİLAT
Yargıtay kararında, Türk Borçlar Kanunu’nun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdiğine dikkat çekildi. İbranamelerin iş akdinin feshinden itibaren bir ay içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşunun, söz konusu tarihten önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmayacağı kaydedildi. Kararda, 2012 öncesinde iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu belirtildi. İşçinin bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumda ve iş ilişkisinin devamını sağlamak veya alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesinin mümkün olduğu ifade edildi. Tarih içermeyen ve metinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiği açıkça anlaşılamayan ibranameye de değer verilemeyeceği belirtildi.
Kararda, işçinin ibranamede “yasal haklarını saklı tuttuğuna” dair ihtirazi kayda yer vermesinin ibra iradesinin bulunmadığını gösterdiğine de dikkat çekildi.
(Kaynak: Ahmet Kıvanç / Haber Türk | 14.10.2020)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.