Kalifiye eleman istihdam eden, teknolojiyi izlemek ve değişen teknolojiye uyum sağlamak zorunda olan, Ar-Ge faaliyeti yapan, belli bir büyüklüğün üzerinde olan bütün işletmelerde, istihdam edilen çalışanların eğitimi önemli bir konudur.
Bu eğitim bazı işletmelerde kurum içinde meslek içi eğitim şeklinde olabileceği gibi bazı işletmelerde çalışanlar yurt içinde veya yurt dışında bir eğitim kurumuna gönderilerek yapılabilir.
Personel eğitimi için iki yöntemden bahsettim ama çok daha farklı şekilde ve farklı amaçlarla çalışanların veya ileride çalıştırılacakların eğitimi söz konusu olabilir. Bu çerçevede örneğin ileride istihdam edilmesi amaçlanan öğrencilere burs verilebilir, çalışanlar yurt dışına yüksek lisansa veya doktora yapmaya gönderilip eğitim harcamaları finanse edilerek desteklenebilir.
Çalışanların eğitimleriyle ilgili yukarıda özetlediğim her bir durumda, yapılan harcamanın giderleştirilmesi farklı olabilir. Her birinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Aşağıda çeşitli durumlarda çalışanların eğitim harcamalarının giderleştirilmesi veya vergilendirilmesini özetlemeye çalıştım. En başından söyleyeyim, aşağıda özetleyeceğim konuların birçoğunda farklı görüşler olabilir. Malum vergi kanunlarının yorumunda farklı görüşlerin olması sıradan, tek görüş ortaya çıkması olağandışı.
Şirket içi eğitim faaliyetlerine ilişkin giderler
Zannediyorum geleneksel işletme yapılarında şirket içi eğitim yaygın bir uygulamadır.
Kalifiye eleman yetiştirmek, personeli yaptığı işlerle ilgili değişikler konusunda bilgilendirmek, yeni üretim teknikleri, yeni makineler, yeni teknolojiler konusunda eğitmek amacıyla şirket içinde eğitim faaliyetleri yapılabilir. Bu çerçevede eğitim binalarının/salonlarının yapımı, eğiticilerin ve eğitim ekipmanlarının sağlanması için yapılan harcamalar işletmeler için genel gider niteliğindedir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında doğrudan gider kaydedilebilir.
İşletme içinde kurulan eğitim biriminde şirket çalışanlarının dışında örneğin eğitim sonunda istihdam edilmek üzere öğrenciler eğitiyor ve bu öğrencilere belli bir ödeme yapılıyorsa, bu ödemeler ücret niteliğindedir. Bu ödemeler de Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında ücret gideri olarak dikkate alınabilir. Bu ücretler Gelir Vergisi Kanunu’nun 28. maddesi kapsamında gelir vergisinden müstesnadır.
Öğrencilere verilen burslar
Öğrencilere verilen burslar esas olarak sosyal sorumluluk gereği yapılan ödemelerdir. Bu niteliğiyle burslar, gerçek kişilere yapılan bağış niteliğindedir ve gelir veya kurumlar vergisi matrahından indirilmesi olanağı yoktur.
Ancak, bazı durumlarda burslar, gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında bugünden yapılan ödeme olması nedeniyle ücret niteliğinde olabilir ve ücret ödemesi olarak gider yazılabilir.
Gelir İdaresi, şu koşulların varlığı halinde ödenen bursların gider yazılabileceğini kabul ediyor:
- Burs verilen kişinin okulu bitirdikten sonra işletmede çalışacağını öngören bir sözleşme düzenlenmesi.
- Burs verilecek kişilerin herkese açık bir sınav sonucuna göre belirlenmiş olması (Örneğin öğrencinin üniversite giriş sınavında dereceye girmiş olması).
- Verilen burs tutarının makul olması.
Çalışanın gelişimlerinin desteklenmesine yönelik eğitim giderleri
Personelin verimliliğini artırmak, yönetici potansiyeli olan çalışanların gelişimlerini desteklemek ve daha üst düzeyde görevlere hazırlamak veya işletme için önemli olan çalışanları ödüllendirmek amacıyla, çalışanın yüksek lisans, doktora, yabancı dil eğitimleri gibi bazı eğitimler işletme tarafından finanse edilebilir. Bu kapsamda eğitime gönderilen çalışanlara okul ücretleri yanında belli bir ücret ve harcırah ödemesi yapılabilir.
Bütün bu ödemeler ücret niteliğindedir ve ücret olarak vergilendirildikten sonra Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında ücret gideri olarak gider kaydedilebilir.
Çalışanların eğitimi için yapılan harcamalar ne zaman ücret sayılır?
Gelir Vergisi Kanunu ücret tanımını oldukça geniş yapmış durumda. Kanun ücreti işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımladıktan sonra, çok sayıda ödemeyi de tek tek sayarak ücret tanımı içinde kabul etmiş.
Konumuz açısından ücret tanımının içinde geçen, çalışanlara “sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” ifadesi önemli.
Çalışanların eğitimi için yapılan harcamaların ve ödemelerin ücret olup olmadığına karar verebilmek için, personele açık ve doğrudan bir menfaat sağlanıp sağlanmadığına bakmak gerekir.
Bütün eğitim faaliyetlerinin az veya çok çalışanlara bir menfaat sağladığı iddia edilebilir. Personelin yurt dışına yüksek lisans yapmaya gönderilmesi durumunda sağlanan menfaat açıktır ve ödeme veya sağlanan menfaat ücret olarak dikkate alınır. Buna karşılık yeni bir makinenin kullanımı için yapılan şirket içi eğitimde de çalışana bir menfaat sağlandığı söylenebilir. Bu eğitimi alan çalışan eğitim sonrasında hem daha kalifiye bir çalışan haline gelecek, çalışanın bilgi ve beceri düzeyi artacak, hem de işten ayrıldığında yeni iş arayışında bu eğitim ona yardımcı olabilecektir. Ancak bu durum çalışana sağlanan her menfaati ücret haline getirmez. Eğitimin temel amacına, baskın unsurun ne olduğuna, çalışana sağlanan menfaatin açık ve esaslı unsur olup olmadığına bakmak gerekir. İşletme ihtiyacını karşılamaya dönük, çalışana doğrudan ve açık bir şekilde menfaat sağlamayan/sağlamayı amaçlamayan ödeme ve harcamaları ücret kabul etmemek ve doğrudan gider olarak dikkate almak gerekir.
Bu çerçevede örneğin, işletmenin faaliyet konusundaki yeni teknolojinin, yeni üretim şeklinin, yeni makinelerin öğrenilmesi için yapılan eğitim harcamaları, eğitim nerede yapılırsa yapılsın ücret değildir diye düşünüyorum.
Benzer şekilde iş piyasasında temini mümkün olmayan bir elemana ihtiyaç duyulması durumunda, istihdam edilen bir çalışanın istenen vasıflara sahip olması için yapılan eğitim harcamalarını da ücret olarak tanımlamamak gerekir. Burada da amaç şirketin ihtiyacının karşılanmasıdır, kişiye doğrudan sağlanan bir menfaat yoktur.
Bütün ücretler vergiye tabi mi?
Çalışanların eğitimi için yapılan ve ücret sayılan bazı ödeme ve menfaatler gelir vergisinden müstesna. İstisna düzenlemesi Gelir Vergisi Kanunu’nun 28. maddesinde. Bu maddeye göre, tahsil ve tatbikat giderleri karşılığı olarak yapılan aşağıdaki ödemeler gelir vergisinden istisna edilmiştir:
- Özel müesseseler hesabına yabancı memleketlerde tahsilde veya stajda bulunan öğrenci ve memurlara gider karşılığı olarak verilen paralar (özel müesseseler tarafından yapılan ödemeler, benzeri devlet öğrenci ve memurlarına verilen miktarla sınırlı)
- Özel müesseselere hesabına Türkiye'de tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar
- Öğrencilere tatbikat dolayısıyla öğretim müesseseleri veya tahsil masrafları deruhte edenler tarafından verilen paralar.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 28. maddesinde yer alan bu istisna düzenlemesi ayrı bir makale konusu olacak boyutta. Şimdilik bu konuya girmeyelim. Sadece, üç başlıkta sayılan istisnalardan birincisinin çalışanları da kapsadığını, diğer iki başlıkta yer alan istisnanın ise sadece öğrenciler için düzenlenmiş olduğuna dikkat çekmekle yetinelim.
(Kaynak: Recep Biyik / Dünya Gazetesi | 25.09.2020)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.