Ülkemizde 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, Ağustos 2016'da 6736 sayılı Kanun çıkartılarak yürürlüğe konuldu. Bu kanunda vadesi geçmiş borçlar iki ayda bir ödenmek koşuluyla 18 ay vadelendirildi, matrah artırımı, stok, kasa, ortaklar cari hesaplarının düzeltilmesine ve ihtilaflı alacakların belirli şartlar dahilinde mükellefin davadan feragat etmesi yolu ile zaman geçirmeden hazineye girişine olanak tanıyan düzenlemeler vardı. Bu kanun kapsamında 31 Mayıs 2020 tarihine kadar yapılan toplam tahsilat tutarı 42 milyar 721 milyon liradır.
Mayıs 2017'de çıkartılan 7020 sayılı Kanun'da, sadece vadesi geçmiş borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin hükümler vardı. Bu Kanun kapsamında 31 Mayıs 2020 tarihine kadar yapılan tahsilat tutarı 5 milyar 503 milyon liradır.
Mayıs 2018'de 2016 yılında çıkartılan 6736 sayılı Kanun‘un 2018 yılı koşullarına uydurulmuş hali olan 7143 sayılı Kanun çıkartıldı. Bu Kanun kapsamında 31 Mayıs 2020 tarihine kadar 25 milyar 68 milyon liralık tahsilat yapılmıştır.
Sonuç itibarıyla 2016-2017 ve 2018 yıllarında çıkartılan üç yasa kapsamında toplam 73 milyar 295 milyon liralık tahsilat yapılmıştır.
MÜKELLEFLER ZOR DURUMDA…
Vergi barışı ya da yapılandırma düzenlemelerinin yapılmadığı 2019 ve 2020 yılları, yapılandırma düzenlemeleri çıkartılan yıllardan çok daha kötü geçmiş ve geçmektedir.
2019 yılında daha da ağırlaşan yaşam koşulları ve iş yapma zorlukları, 2020 yılı mart ayında patlayan Covid-19 nedeni ile zirve yapmış durumdadır.
Maliye Bakanlığı 2019 yılında 5.5 milyon mükellefe elektronik haciz işlemi uygulamış, çok yoğun vergi incelemeleri ve fiili hacizlerle tahsilatı artırmaya çalışmıştır. Bu çabalara rağmen 2019 yılı tahsilat/tahakkuk oranı son 18 yılın en düşük oranı olarak gerçekleşmiştir. Bütçe gelirleri içinde vergi gelirleri oranı ilk kez % 80'in altına düşmüş, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi de bundan önceki yıllardaki performanslarının çok uzağında kalmışlardır. Vergi mükellefleri ve mükellef olmayanlar, velhasıl bütün vatandaşlar açısından son iki yıl yaşam koşullarının çok ağırlaştığı ve insanların gelecek ile ilgili endişelerinin tavan yaptığı bir süreç olmuştur. Bu süreç ve yaşanan belirsizlikler ağır bir ekonomik bunalıma işaret etmektedir.
Mayıs 2020 tarihi itibarıyla vergi gelirlerinin tahsilat /tahakkuk oranı %54 seviyesindedir. Gelir Vergisi'nde bu oran %49.4, Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi'nde %17.1'dir. Mayıs 2020 tarihi itibarıyla tahsil edilemeyen vergiler toplamı 238 milyar 931 milyon liradır. Maliyenin bu tarih itibarıyla tahsil edemediği Gelir Vergisi 60 milyar, Dahilde Alınan Katma Değer Vergisi tutarı ise 93 milyar liradır. Hal böyle iken, Maliye Bakanlığı, sanki vergi mükelleflerinin paraları varmış da borçlarına ödemiyorlarmış gibi üzerlerine gitmeye devam etmekte, elektronik hacizleri kaldırmamakta, üstüne üstük pandemi bile dinlemeden vergi incelemelerini tam gaz sürdürmektedir. 2019 yılında uygulanan 5.500.000 elektronik hacize rağmen, tahsilat/tahakkuk oranının artmadığı, pandemi süresince işyerlerinin kapalı olduğu, ciroların sıfıra indiği dikkate alınmadan bu tür tahsilata ilişkin işlemlerin devam etmesinin takdirini sizlere bırakıyorum.
VERGİ VE SİGORTA BORCU OLANA KREDİ DE YOK!
Covid-19 nedeniyle iktidar tarafından açıklanan kredilerden faydalanmanın ilk şartı; “vergi ve sigorta borcu olmamak”tır. Bu şartı yerine getiremeyen ve gerçekte ihtiyacı olan milyonlarca vergi mükellefi tahsis edilen bu kredilere erişememekte, bu yüzden krediler ihtiyacı olmayan şirketlere ve kişilere verilmektedir.
Vergi mükelleflerinin vergi borçlarının yeniden yapılandırılması taleplerine Maliye Bakanlığı'nın kulaklarını tıkamasını, maliyenin artık bu mükelleflerden umudu kestiğini ve batmalarında herhangi bir sakınca görmediğini mi anlamamız gerekmektedir?
Bu şartlarda çıkartılacak olan geçmiş borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin başarı şansının zayıf olduğunu ifade etmek zorundayız. Çıkartılacak olan yeniden yapılandırmanın bundan öncekilerden farklı olarak, en az bir yıl geri ödemesiz gecikme zamlarının ve faizlerin tamamen silindiği, erken ödeme durumunda ana para borcundan da indirim yapan düzenlemeler içermesi şarttır.
Maliye Bakanlığı'nın 6136 ya da 7143 sayılı yasa benzeri yeni bir yasa çıkartılması için harekete geçmesi bir zorunluluktur. Geçmiş borçların uzun vadeye yayılması nedeniyle oluşacak bütçe dengesizliğine, matrah artırımı, kasa, ortaklar cari hesabı, stok düzeltmesi ve ihtilaflı alacakların mükelleflerin feragati yoluyla ortadan kaldırılarak hazineye para girişi sağlamak yoluyla telafi edebilir.
Benden söylemesi…
(Kaynak: Nedim Türkmen / Sözcü Gazetesi | 06.07.2020)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.