Hükümet geçtiğimiz aylarda Maliye ile ihtilafa düşen mükelleflerin borçlarını davadan vazgeçmek şartıyla yeniden yapılandırmaya açtı. | |
Çıkarılan uzlaşma kanunu ile alacakların takside bölünerek tahsili mümkün kılınmaya çalışıldı. Kanunun kapsamının dar olduğunu ve faydalanacak mükellef sayısının sınırlı kalacağını ifade etmiştim. Henüz düzenlemenin başarısına dair bir istatistik açıklanmadı. Bu yüzden mahkemelere intikal etmiş davaların kaçının bu kanun sayesinde çözümlendiğini şimdilik bilemiyoruz. Ancak bu vergi affından sonra kamuoyunda Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primlerine ait af beklentisi oluştu. Özellikle beyan usulüne dayalı vergi ve sigorta sistemlerinde af beklentisine girildiğinde mükelleflerin uygulamalara ve ödemelere ilişkin uyumu ciddi manada aşağılara iniyor. Artık vergisini veya primini ödeyecek kişiler bile af söylentisinin neticelenmesini beklemeye başlıyor. Hükümetler de oluşan beklenti havası karşısında tepkisiz kalmıyor ve kendilerini, sınırlı da olsa bir düzenleme yapmak zorunda hissediyor. Nitekim geçtiğimiz haftalarda ayrıntılarını sizlere aktardığım istihdam paketine son anda konulan hükümlerle prim alacaklarının yeniden yapılanması sağlandı. Bu sayede 43 milyar YTL tutarındaki sosyal güvenlik alacağının tahsil edilmesi amaçlanıyor. Hemen şunu ifade edeyim ki; bu af kanunu oldukça basit ve anlaşılabilir şekilde hazırlanmış. Getirdiği büyük kolaylıklar sayesinde başarı oranı da yüksek görünüyor. SGK primlerinin yeniden yapılandırılmasından faydalanabilecek kişi veya durumları kısaca şöyle özetleyebiliriz: a) İşverenlerin, çalıştırdıkları işçilerle ilgili olarak Mart 2008 ve önceki dönemlere ilişkin sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, sosyal yardım zammı borçları, b) Haziran ayının sonuna kadar müracaat edilmiş olması kaydıyla Mart 2008 sonuna kadar bitirilmiş olan özel bina inşaatı ile ihale konusu işlerde tespit edilen fark işçiliğe ilişkin borçlar, c) İsteğe bağlı sigortalıların Mayıs 2003 ile Mart 2008 arasında isteğe bağlı sigortalılıklarının devam ettiği süre içindeki prim borçları, d) Topluluk sigortasına tabi olanların Mart 2008 ve önceki dönemlere ilişkin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ait prim borçları, e) Bağ-Kur'luların Mart 2008 sonuna kadar olan prim ve sosyal güvenlik destek prim borçları. Bu tip borçları bulunanlar temmuz sonuna kadar SGK'ya yeniden yapılanma için müracaat edebilir. Prim alacaklarının yeniden yapılandırılarak tahsil edilmesinde iki alternatif sunuluyor. Birincisi peşin ödeme. Peşin ödeme yolunu tercih edenlerin borç aslının tamamını ve gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 15'ini başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödemeleri gerekiyor. Bunun karşılığında, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 85'i silinecek. İkinci alternatif ise taksit. Taksitle ödemenin tercih edilmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının; on iki aya kadar taksitlendirmelerde yüzde 55'i, on iki ayı aşan taksitlendirmelerde yüzde 30'u silinecek. Kalan kısım borç asıllarına ilave edilerek taksitlendirmeye esas borç bulunacak. Bulunan bu tutar, borçlu tarafından talep edilen taksit süresine bölünmek suretiyle ödenecek aylık taksit miktarı bulunacak. Aksayan taksite yeni fırsat Bu borçlar sebebiyle daha önce taşınır ve taşınmaz mallara konulan hacizler ile alınan teminatlar yapılan ödemeler nispetinde, üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve alacaklarla ilgili hacizler ise ilk taksitin ödenmesinden sonra tümüyle kaldırılacak. Kanun, işveren ve Bağ-Kur borçlularına, 2006 yılında çıkan af kanunu ile taksitlendirip aksattıkları taksitleri yeniden başlatma imkânı da veriyor. Ancak önceki taksitlerden çoğunu ödemiş bulunan borçluların borçlarını eski hükümlere göre tamamlamaları daha avantajlı. Bu yüzden eski aftan da faydalanmış olanlar iyi düşünmeli. 'Eski mi, yeni af mı' kararı verirken, her iki alternatifte ödeyecekleri miktarı hesaplayıp karşılaştırmalarını tavsiye ediyorum. SGK primleri, vergi kanunları açısından ancak ödenmeleri şartıyla gider kabul ediliyor. Önceki yıllarda ödenmediği için gider yazılamayan bu primlerin af kanunu kapsamında ödenmesi halinde gider yazılmaları da mümkün olacak. Ama ödenecek borçlarda primlere ait ceza ve faizlerin gider yazılması ise mümkün değil. Teşvik düzenlemesi çarpıtılıyor Ayrıntılarını geçtiğimiz haftalarda bu sütunlardan aktardığım istihdam düzenlemesi Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Getirdiği birçok teşvik unsuru ile istihdamı artıracağını ümit ettiğim kanun ile ilgili haksız suçlamalar yapılıyor. Meclis'e de taşınan iddiaya göre; her yaştan kadın ile 18-29 yaş arası genç erkeklere ait SSK işveren priminin işsizlik fonundan, hem de 5 yıl boyunca azalan oranlarda karşılanacak olması yaşı 30'u aşan çalışanların işsiz kalmasına sebep oluyormuş. Halbuki düzenleme bu tür olumsuzlukların yaşanmaması için açıkça tedbirler almış. Bir kere bu prim desteğinden faydalanmak için ilâve istihdam ve kapasite artırıcı şekilde işçi alınması gerekiyor. Bu kapsamda işe alınacakların kanunun yürürlüğe giriş tarihinden önceki altı aylık dönemde kayıtlı sigortalılar arasında olmaması yani işsiz olması gerekiyor. Ayrıca kanundan önceki son bir yıllık dönemde işyerine ait prim ve hizmet belgelerinde bildirilen ortalama sigortalı sayısına ilave olarak işe alınan ve fiilen çalıştırılanlar için bu teşvikler uygulanacak. Yani son bir yılda ortalama 10 işçi ile çalışan bir işyerinde, bu teşvikten kadın veya 18-29 yaş arasında genç birisi olmak şartıyla 11. işçi olarak işe giren (ve sonraki işçiler) faydalanabilecek. Yine mevcut bir işyerini devretmek, birleştirmek, istihdamı yönetim ve kontrolü elinde bulunduracak şekilde ortaklık ilişkisi içerisindeki kişilere kaydırmak, işyerini kapatıp yeniden açmak, çalışan sigortalıları bir bütün olarak kaydırmak ve şahıs işletmelerinde işletme sahipliğini değiştirmek gibi işlemler istihdamı artıcı nitelikte değiller. Ek bir kapasite ve istihdam artışını sağlamayan, sadece SSK primi avantajından faydalanmak amacıyla yapılan bu işlemler muvazaalı işlem olarak kabul ediliyor ve söz konusu teşvikten yararlanma imkanını ortadan kaldırıyor. Bu yüzden bu teşvik kanunu sebebiyle işsiz kalacağım korkusuna kapılmak yersiz. Kaldı ki, haksız yere işçinin işine son vermek, ödenecek tazminatlar sebebiyle oldukça masraflı. Kimsenin 120 YTL'lik prim desteği için böyle bir masrafın altına gireceğini zannetmiyorum. Üstelik bu destek her yıl yüzde 20 oranında azalacak ve 5. yılın sonunda sona erecek. Böyle bir harekete tevessül edecek işverenlerin olmadığını, münferit olarak yaşanan bir iki olay varsa bile bu fiillerin başka sebebe veya eksik bilgiye dayandığını tahmin ediyorum.
|
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 02.06.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.