Sosyal Güvenlik Reformu'nda sonuç almada en önemli süreç, prim tahsilatının yasal düzenekleri içerisinde aksamadan sürdürülmesini sağlayacak yapının kurulması ve etkin bir şekilde işletilebilmesidir. Sık sık yapılan prim ödeme afları göstermektedir ki, hakedilen prim alacakları, yüksek oranlarda tahsil edilememiş ve bu yüzden de kurumların aktüeryal yapıları, bozulmuş ve yasal görevler bihakkın yapılamamıştır. Bu nedenle, prim tahsilâtı, yasal süresinde adil ve tam olarak başarılmalıdır ki sosyal güvenlik sisteminin finansman açığı vermemesi temin edilebilsin.
Takriben 10 yılı aşkın bir süredir kamu bütçesinden üç ana sosyal güvenlik kurumunun açıklarını kapatmak için yapılan transfer harcamalarının milli gelir içindeki payının % 5'e ulaştığını biliyoruz. Bu kurumların bütçelerinin açık vermesinin, yani gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının birçok nedeni var, elbette. Nedenlerin başında ise şüphesiz erken emeklilik geliyor. Günümüzde işçi emeklilerinin % 62'sinin yaşı, asgari emeklilik yaşı olan 58-60 yaşın altındadır. Erken emeklilik olgusu, hem getirdiği mali yükler ve hem de aktif/pasif dengesini bozması açılarından sosyal güvenlik sistemine zarar vermektedir. Erken emekli olanların büyük çoğunluğu gelir yetersizliği sebebiyle çalışma hayatında faaldir. Ayrıca halen yaşanan büyük boyutlu kayıtdışı istihdam sorunu nedeniyle, işgücü yapısı, bir türlü sağlamlaşamamaktadır.
Genel bütçeden ayrılan pay miktarının artması ölçüt alındığında, ekonominin yaşadığı finansman krizi niteliğindeki Sosyal Güvenlik Kurumu finansal açıkları, 1990'lı yıllardan itibaren ülkemizin ön sırada çözüm bulunması gereken sorunları arasında yer almıştır. Buna çözüm bulunabilmesi için, reform hükümleri arasında emeklilik yaşını, prim ödeme gün sayısını, sigortalılık süresini yükselten düzenlemeler gerekmiştir. Aslında sosyal güvenlik açıklarını kapatmak için genel bütçeden yapılan transferlerin normal görülmemesi gerekiyor. Devletin sosyal güvenliğin finansmanına doğrudan katkısı, açığın kapatılması için olmamalı; her sigortalı için ödenen prime katkı payı olarak yapılmalı ve açığın doğuşu böylece önlenmelidir. Mevcut yapı içerisinde, sosyal güvenlik sisteminde, işçiler ve bilhassa Bağ-Kurlu bağımsız çalışanlar açısından bakıldığında, temel sorunlardan birisi de prim tahsilâtında etkinliğin sağlanamamasıdır. Bugüne kadar alınan tedbirlere ve uygulanan yöntemlere rağmen, Nisan - Haziran 2006 tarihlerinde uygulanan yeniden yapılandırma uygulamasıyla prim tahsilâtında karşılaşılan sorunlar bütünüyle aşılamamıştır. Sosyal güvenlik prim oranlarının yüksekliği de prim tahsilâtını olumsuz etkilemiştir.
Prim tahsilâtında oluşan zorlukları aşmaya yönelik mevzuat ve uygulama noksanlıkları giderilmeye çalışılmaktadır. Reformla oluşan norm ve standartlara sürdürülebilir bir şekilde ulaşılabilmesi için, 5763 sayılı Yasa ile 5510 sayılı SSGSSK'na eklenen iki geçici maddeyle, 2008 yılı prim ödeme affı uygulaması yasallaşmıştır. Aşağıda değineceğim bazı ilkeleriyle yeni prim affı, düşüncemize göre, zamanlaması ve ilkeleri itibariyle isabetli bir dönüşüm döneminde ortaya konulmuştur. Kısacası, yeni uygulamalar bütünüyle başlamadan geçmişten devralınan “prim tahsilâtı” pürüzlerinin çözümü için, daha işin başında doğru adım atılmıştır. Bu reform uygulamasına geçiş aşamasında yapılan son prim affının uygulama ilkelerini, elbette SGK, yayınlayacağı tebliğ ve genelgelerle kamuoyuna duyuracaktır.
26.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un geçici 23. ve 24. maddeleri prim affını düzenlemiştir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden iki ay içinde yazılı olarak başvurulması kaydıyla, bu maddede belirtilen şartlarla peşin veya 24 aya kadar eşit taksitler halinde ödenecektir.
Peşin ödeme yolunun tercih edilerek borç aslının tamamının ve başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının %15'inin başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan %85'i terkin edilecektir.
Taksitle ödeme yolunun tercih edilmesi halinde, kapsama giren borç asıllarına başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının; 12 aya kadar taksitlendirmelerde %55'i, 12 ayı aşan taksitlendirmelerde %30'u terkin edilecek ve kalan kısmı borç asıllarına ilave edilerek taksitlendirmeye esas borç hesaplanacaktır. Bulunan bu tutar, taksit süresine bölünmek suretiyle ödenecek aylık taksit miktarı bulunur. İlk taksitin ödeme yükümlülüğü, bu maddeye göre başvurunun yapıldığı ayı takip eden ayda başlar. Başlangıçta taksitle ödeme yolu seçilip daha sonra taksitlendirilen borcun kalan kısmının peşin ödenmek istenilmesi halinde, başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine bağlı terkin oranı değiştirilmeyecektir.
Prim borcu olan işverenler, bağımsız çalışanlar, isteğe bağlı vb sigortalılarımız, bu affı iyi değerlendirmelidirler.
(Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi | 02.06.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.