Ülkemizde ağaç kıyımına, kültür kıyımına, tarihi eser kıyımına parmak basıldı.
Bence ülkemizdeki en önemli katliamlardan en önemlilerinden bir başkasına da ben parmak basayım: Bellek kıyımı ya da bellek savrukluğu
Çok şeyimizi bundan kaybediyoruz maalesef. Bundan yitiriyoruz saygımızı değerlerimize karşı. Arşiv içeriklerimizi hurda kağıt olarak satarız, tarihimize gösterdiğimiz değere hurda kağıt değeri atfederek.
Kurumlarımızı gezin, en kötü, en bakımsız yerleri arşivler. Arşivleme eğitimi almış arşiv görevlisini mumla ararsınız.
Elbette bunun sonucunu zaman zaman görüyoruz. En çok da mahkemeler görüyor. Kurumlar bunun bedelini çokça dava finansörü olarak ödüyor.
İşte güncel bir konu, KEY’ler. 1987-1995 yılları arasında işçi veya memur olarak çalışmış halkımız o dönemlerde rızasına aykırı olarak kesilen bu paraların şimdi alınacağı haberinin heyecanıyla çalıştıkları kurumlarına veya Ziraat Bankası şubelerine koşuyorlar, ne zaman alacağız, ne kadar alacağız diye.
Oysa konu temelden sorunlu başlamış. 3320 sayılı Yasa gereği işçi ve memurlardan kesilen paralar hesaplara muntazam olarak yatsa bile kimden ne kadar para kesildiğini gösteren Şahıs İcmal Bordroları işlenmemiş. İşçilerden kesilecek KEY’leri izlemesi gereken SSK sağlıklı izlememiş, bir kısım işverenin KEY’leri yatırmasını sağlayamamış.
Para gelsin, isim önemli değil denmiş adeta. KEY hesaplarına yatırılan paralara gösterilen önemin yüzde biri KEY Şahıs İcmal Bordrolarından esirgenmiş. Esirgenmiş ki o dönemden bilgi-belge altyapısı oluşturulmamış. O zaman bilgisayar yok muydu? Elbette vardı, ne münasebet. Personel mi yoktu yeterli sayıda? Asla kamuda görülmüş mü böyle bir şey? Hele ki kamu bankasında!
Bu eksiklik nedeniyle SSK ve diğer kamu kurumlarına 2000 yılında bir görev daha yüklenerek 1987-1995 yılları arasında kimden ne kadar KEY kesintisi yapılmışsa saptanarak gönderilmesi istenmiş, kimi yapmış, kimi savsaklamış.
5664 sayılı Yasayla KEY’lerin ödeme takvimi hazırlanmış buna binaen de 2007 yılında bir kez daha listelerin güncellenerek gönderilmesi istenmiş. Kasım 2007 ayına kadar tanınan süre Şubat 2008 sonuna kadar uzatılarak hazırlıklar konusunda bugüne gelinmiş.
Şimdi haksahipleri listesi Resmi Gazetede ve/veya web ortamında yayımlanacak, ama yaklaşık 1,5 milyon kişi adını listelerde göremeyecek. Adlarını listelerde göremeyenin, var olsa bile hakkını kanıtlaması çok zor. Ama eline birkaç kere fırsat geçmişken kesintileri muntazaman kaydedip günü gelince kullanmak üzere korumayan sisteme ne olacağı belli: Hiç bir şey!
Biz bu filmi daha önce de görmüş, Tasarrufu Teşvik kesintilerinin ödemesinde de aynı bellek savrukluğuna tanık olmuştuk. Kimi almış, kimi alamamıştı. Aynı savrukluğu, aynı sorumsuzluğu Bağ-Kur tarım tevkifatlarında da görmek mümkün. 1994 yılında başlayan tevkifat miktarlarının kimden ne kadar yapıldığı ilgili özel ve kamu kurumlarınca isim isim yazılı olarak üstelik Bağ-Kur’un kendi matbu evrakları ile bildirilmişken, Bağ-Kur bugün bu kesintiler dolayısıyla hak iddia eden çiftçileri belgelemesi için tekrar kurumlara yönlendiriyor.
Yani parayı kullanmış, isimleri çöpe atmış. Adama sormazlar mı zamanında sana bu evraklar teslim edilmedi mi, bunları ne yaptın diye? Sorun da tam burada işte, sormuyorlar! Çiftçi de tıpış tıpış bir daha özel veya kamu kurumlarına yollanıyor, bu uygulamayı hak etmese de. AB kapısını çalarken bireye işte bu kadar önem veriyoruz.
Kurumsal hafızanın önemini anladığımız gün, arşivin önemini anladığımız gün, adliyelerdeki dosya yığınlarını konuşulmadığı bir zaman diliminin müjdecisi olacak. En çok da emeklilik müessesesi bundan olumlu etkilenecek. KEY ödemelerinin bana hatırlattığı bu. Sanırım KEY ödemelerinden de önemli olan işin bu yönü. KEY peşindeki hak sahiplerine söylüyorum, ama anlaması gerekenler, dönüp de arşivler konusunda, kurumsal hafıza konusunda bir şeyler yapmak durumunda olanlar.
Ha, KEY ödemelerinde Hazineden kaynak aktarılacağı söyleniyor, biz de olumlu buluyoruz. Zaten başka türlü dişe dokunur bir rakam oluşacağını da sanmıyoruz. Bu paralar zamanın hükümetlerince nasıl ucuz kredi imkânı olarak kullanılmışsa, başka bir hükümetin de bunun bedelini ödemek zorunda olduğunun idrakinde olarak fazla söze gerek yok, neticeyi görelim diyoruz.
İŞVERENLER İÇİN ÇALIŞMA HAYATI
Bağ-Kur Kısmi Emekliliği İçin 15 Yıl Prim Kadar Yaş da Önemlidir
01.01.1953 doğumluyum. 1978-1979 yıllarında 15 ay kadar Akbank çalışanı olarak banka sandığı sigortalısı, 20.04.1982 – 31.03.1997 tarihleri arasında (14 yıl 11 ay 11 gün) Bağ-Kur’lu, 08.06.1999 – 30.09.1999 tarihleri arasında (113 gün) SSK sigortalısı olarak çalışmıştım. Bu bilgilere göre daha önce bana 55 yaşımı doldurduğumda emekli olacağım söylenmişti. Ben de Bağ-Kur’a 01.01.2008 tarihinde başvurduğumda 2010 yılında emekli olabileceğim söylendi. Bu bilgi değişikliği nereden kaynaklandı? Son günlerde bu konuda bir değişiklik mi oldu? Fikret SARI/ANTALYA
Sayın Okurum,
Vermiş olduğunuz bilgilere göre Bağ-Kur yaştan emekliliği için 01.10.1999 tarihinde 15 yılı doldurmanıza rağmen 55 yaşı doldurmanıza 8-10 yıl arası süre kaldığı için 57 yaşında, yani 01.01.2010 tarihini beklemelisiniz. Ama bu konuyu bana daha önce sormuş olsaydınız 30.09.1999 tarihinde SSK sigortalılığınızı kapatmamanızı, SSK sigortalılığına devam edip 113 gün üzerine bin 147 gün daha prim ödeyerek 2002 yılında SSK’dan emekli olabileceğinizi söylerdim.
Emekliliğinize 752 Gün Kalmış
01.07.1980 sigorta başlangıç tarihimden sonra 2 bin 518 gün SSK’ya prim ödedim. Daha sonra 01.07.1991 tarihinde Bağ-Kur sigortalısı olarak 14 yıl 3 ay, yani 5 bin 130 gün Bağ-Kur primi ödedim. Doğum tarihim 26.01.1960’dır. 20 aylık askerlik borçlanması yaparak emekli olabilir miyim? Halil İMZA
Sayın Okurum,
Vermiş olduğunuz bilgilere göre Bağ-Kur’dan normal emeklilik için 01.06.2002 tarihinde 25 yıllık priminizi tamamlamanıza kalan süre itibariyle 48 yaşa tabisiniz. 48 yaşı 26.01.2008 tarihinde doldurduğunuzdan tek eksiğiniz 25 yıllık prim sürenizi tamamlamaktır. Bunun için yapmanız gereken askerliğinizi borçlanmanızla 600 gün daha ekleyip kalan 752 gün için prim ödemeye devam etmektir. Aslında 2 yıl 1 ay 2 günlük bu süreyi daha önce tamamlamış olsaydınız 2008 başında emekli olabilirdiniz, ya da 2005 yılında SSK sigortalısı olup bin 260 gün ödeseydiniz de 3,5 yıllık bu sürenin sonunda bu kere SSK’dan emekli olabilirdiniz. Bundan sonra hiç prim ödemezseniz de 58 yaşınızı dolduracağınız 26.01.2018 tarihinde 4/b sigortalısı olarak emekli olabilirsiniz.
(Kaynak: Sözcü Gazetesi | 15.05.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.