Türk Muhasebe Sisteminde Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 175 ve 257. maddelerine dayanılarak çıkartılan ve 26.12.1992 tarih 21447 (M) sayılı resmi gazetede yayınlanan “ 1 Sıra Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği” büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve Tek Düzen Hesap Planı uygulanmaya başlamıştır.
Bu büyük atılım tebliğin çıkış tarihinden günümüze kadar olan süreçte Türk Muhasebe Sistemi uygulamacıları tarafından benimsenmiş ve her geçen gün geliştirilmiştir. Bugün en küçük ticari işletmeden en büyük sermaye şirketlerine kadar her kar merkezinde başarılı bir şekilde uygulanan ilke ve prensipler vergi kanunları ile düzenlenmesinin de etkisiyle vergi matrahının tespitine yönelik ilkeleri benimsemiştir.
Vergi matrahına yönelik gelişen Türk Muhasebe Sistemi doğal olarak Finansal Raporların da bu kapsam da oluşmasına sebep olmuştur. Ancak, özellikle küreselleşme sürecine giren ekonomilerde Finansal Raporlardan yararlanan sadece mali idare olmamaktadır. Kredi Kuruluşları ve Yatırımcılar başta olmak üzere işletme ile ilişkiye giren tüm kişi ve kurumlar finansal raporlarla ilgilenmektedir. Vergi matrahı gözetilerek hazırlanan Finansal Raporlar işletmenin gerçek verimliliğini ve finansal durumunu yansıtamamaktadır. İşte bu ikilem Türkiye Muhasebe Standartlarının yenilenmesi konusunu gündemimize taşıyan sebeplerin başlıcasıdır.
Gelişmiş ülkeler benzer sorunlarla daha önceki dönemlerde karşılaşmış ve küreselleşme sürecinde ülkeler arası ticari işlemlerin artması ile de ülkelerüstü bir standart belirleme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Özellikle Coca-Cola, General Motors vb dünyanın bir çok yerinde faaliyet gösteren şirketlerin ilgili ülkelerdeki faaliyetlerini konsolide etme ihtiyacı ve her ülkede değişik muhasebe standartlarının bulunması önemli sorunlar yaratmıştır.
Gerek sermaye piyasalarının etkisi gerekse büyük şirketlerin baskısı ile 1973 yılında Uluslararası Muhasebe Standartları Komitesi (International Accounting Standarts Committee – IASC) Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, Japonya, Meksika, Hollanda, İngiltere, İrlanda ve Amerika’nın katılımı ile oluşturulmuştur. Kurulduğu günden itibaren standartların belirlenmesinde önemli çalışmalar yapan Komite 2000 yılında bağımsız bir kuruluş olarak örgütlenen Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu’na (IASB) görevini devretmiştir.
Muhasebe Standartlarının farklı kurumlar tarafından farklı şekillerde belirlenmesi özellikle de Avrupa ile Amerika kıtası arasında önemli farklılıklar yaratmıştır.(US GAAP, IAS) Oluşum süreci birbirinden önemli ölçüde farklılık gösteren bu standartlar son dönem de yaşanan gelişmeler ile birbirine yakınsaklaşması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu kapsamda çalışmalar başlasa da halen tam bütünleşme sağlanamamıştır.
Avrupa Birliği’nin oluşturulma sürecinde üye ülkelerin tam olarak entegrasyonu gerekmektedir. Bu amaçla üye ülkelerde düzenlemelerinin uyumlaştırılması çalışmaları yapılmıştır. Avrupa Parlementosunun 19 Temmuz 2002 tarih ve 1606/2002 sayılı kararı 11 Eylül 2002 tarihinde yayınlanmıştır. Bu karar uyarınca üye ülkeler de faaliyet gösteren bankalar ve sigorta kuruluşları dâhil tüm halka açık şirketler en geç 2005 yılından itibaren Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına (UFRS) uyumlu finansal raporlar hazırlayacaklardır. Bu kapsamı ülkedeki tüm şirketleri kapsayacak şekilde genişletmek üye ülkelerin insiyatifine bırakılmıştır.
2003 yılında yapılan uluslararası araştırma da Türk Muhasebe Standartları Dünya’da Kenya’dan sonra Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına en uzak ikinci ülke durumundaydı. Ancak o günden bu güne yapılan ve yapılmakta olan çalışmalar ile Türk Muhasebe Standartlarımız önemli ölçüde gelişme göstermiştir.
Bu kapsamda en önemli ilk çalışma Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından çıkartılan ve 15 Kasım 2003 tarihli resmi gazetede yayınlanan Seri XI No:25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Hakkındaki tebliğdir. Bu tebliğ ile beraber Türkiye’de faaliyet gösteren Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tabi şirketler 01.01.2005 tarihinden sonra sona eren hesap dönemi ile birlikte finansal raporlarını UFRS’ye uygun olarak hazırlar hale gelmiştir. Seri XI No:25 sayılı tebliğ yayınlandığı tarihte geçerli bulunan Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının Türkçeye çevrilmesi ile oluşturulmuştur.
Bugün itibariyle iş dünyamızda SPK’na tabi şirketlerin hem SPK hükümlerine göre hem de VUK hükümlerine göre finansal raporlama yapması gerekliliği, Seri XI No:25 sayılı tebliğin son değişikler için güncellenmemesi ve enflasyon muhasebesi uygulanmaması nedeni ile UFRS’dan farklılık göstermesi, finansal raporlama açısından çok başlılık yaratmıştır.
Bu çok başlılığın çözülmesi ve iş dünyamızdaki işletmelerce uygulanan tek bir muhasebe standartları setine ulaşılabilmesi için Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) oluşturulmuştur. TMSK, farklı bir standart daha yaratmamak için Uluslararası Muhasebe Standartlarının yayınladığı standartlara uyumlu standartlar yayınlama ilkesini benimsemiş ve resmi çeviri prosedürlerini uygulamaktadır.
Ülkemizde benzer çalışmalar önceki yıllara da da yapılmış ancak yaptırım gücü ile desteklenmediklerinden uygulamada kullanılmamıştır. Halen TBMM’de bulunan Türk Ticaret Kanunu Taslağı hükümleri gereği Türkiye’de Kurulu tüm ticari işletmeler ve sermaye şirketleri Finansal Raporlarını TMSK’nun yayınladığı standartlara göre hazırlamak zorundadır. Türk Ticaret Kanunu taslağının yasalaşması ile beraber halen yürürlükte olan Muhasebe Uygulama Genel Tebliğlerine göre değil Türkiye Muhasebe Standartlarına göre finansal raporlar hazırlanacaktır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun gerek Avrupa Birliği üyelik sürecinin bir gereksinimi gerekse de finans sektöründe köklü değişiklikler meydana getirecek olan Basel II kriterleri başta olmak üzere önümüzdeki günlerde yürürlüğe girecek birçok uygulamanın atıfda bulunduğu bir kaynak olması nedeniyle en kısa zamanda kanunlaşması, bu nedenle de seçim sonrası TBMM Genel Kurulu gündemine gelmesi beklenmektedir.
Uluslararası Muhasebe Standartlarına tam uyum halinde yayınlanan Türk Muhasebe Standartlarına geçiş “TFRS 1 Türkiye Finansal Raporlama Standartlarının İlk uygulaması” hükümlerine göre olacaktır. Bu nedenle ilgili standartın hükümleri gereği bazı standartlar ilk uygulama yılında uygulanmayacaktır.
Halen kullanmakta olduğumuz Muhasebe Uygulama Genel tebliği hükümleri her ne kadar 5228 sayılı kanun ile getirilen Enflasyon Muhasebesi uygulamaları ile ve 4842 sayılı kanun ile getirilen Finansal Kiralama İşlemlerinin Muhasebe İşlemlerine yönelik çalışmalara ile TFRS’ye belli konularda yakınlaşsa da halen oldukça farklılıklar göstermektedir. SPK hükümlerine tabi şirketlerin 2005 yılında yaşadıklarına benzer bir sıkıntı iş dünyamızda bulunan tüm şirketleri beklemektedir.
Bu sürece iyi hazırlanan şirketler ile meslek mensupları süreci başarı ile geçirecek ve işletmelerinin gerçek performansını gösteren finansal raporlara ulaşacaktır. Şirketlerimiz ve meslek mensuplarımız benzer bir süreci enflasyon muhasebesi uygulamalarında da yaşamıştır.
Yine Türk Ticaret Kanunu taslağında bulunan Bağımsız Denetim zorunluluğu ile sistemin içerisine girecek olan Bağımsız Denetim Şirketleri SPK’na tabi şirketlerde yaşadıkları tecrübelerinin de yardımıyla katkı sağlayarak bu geçiş sürecini kolaylaştıracaktır.
Türk Muhasebe Standartları her ne kadar ilk aşamada büyük yük getirecek gibi dursa da ilk geçiş yılı sonrasında zorlukları kalmayacaktır. Bunun yanında işletmelerimizin yayınladıkları finansal bilgilerin kalitelerinin artmasını sağlayacak aynı zamanda da piyasalarımızın derinleşmesi içinde önemli katkılar sağlayacaktır.
(Kaynak: MuhasebeTR.com | 25.04.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.