Zaman zaman işçi ve işverenin çeşitli nedenlerle anlaşmazlık yaşaması ve buna bağlı olarak işçinin kamu kurumları veya mahkemelerden hak arayışına girmesi söz konusu olabilmektedir.
İşte yasal olarak hakkını arayan bir işçinin bu nedenle iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda ciddi yaptırımlarla karşılaşılması söz konusu olabilmektedir.
Öncelikle geçerli bir neden olmadan yapılacak fesihte iş güvencesi hükümleri nedeniyle boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı ödeneceği gibi kötü niyet tazminatı da ödenebilecektir.
Kötü niyet tazminatı, iş güvencesi uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, işçinin yasal hakkını araması veya şikâyet yoluna başvurması gibi nedenlerle işverence feshedilmesi halinde işveren tarafından fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında ödenmesi gereken tazminat olarak değerlendirilebilecektir.
Yargıtay’a göre işçinin şikâyet hakkını kullanması, hafta tatili günlerinde gelip çalışmaması, sendika temsilcisinin işçilerin örgütlenmesi için faaliyette bulunması, işçinin sendikaya üye olması gibi durumlarda iş sözleşmesinin işverence feshinde kötü niyetli fesih söz konusudur ve işçi kötü niyet tazminatı talep edebilir.
İş güvencesinden yararlanan işçiler için kötü niyet tazminatı söz konusu olmayacaktır.
Kötü niyetli tazminattan yararlanmada işçinin iş güvencesi kapsamında olmaması gereklidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.07.2007 Tarihli, Esas No:2007/9-549 ve Karar No:2007/543 Sayılı kararında,
“İş sözleşmesinin fesih tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatının hüküm altına alınabilmesi için, davacının aynı yasanın 18-21 maddelerinde düzenlenen iş güvencesi hükümlerinden yaralanacak durumda olmaması gerekir. Akdin feshi tarihinde işyerinde 30 işçi çalışıp çalışmadığı, dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu husus belirlenmeden kötü niyet tazminatının yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” demektedir.
Fesih hakkının kötüye kullanılması işveren için olduğu kadar, işçi içinde mümkün olabileceği düşünülebilir. Ancak, İş Kanunu fesih hakkının kötüye kullanılmasını sadece işveren için öngörmüştür. İşçi haklı nedenle dahi olsa kendisi iş sözleşmesini feshederse kötü niyet tazminatı isteğinde bulunamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18.12.2006 Tarihli, Esas No:2006/14716 ve Karar No:2006/33208 Sayılı Kararı kararında;
“İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca, otuz ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan, altı ay ve üzeri kıdemi bulunan işçiler iş güvencesi kapsamında olup 17/5. maddesine göre, ancak, iş güvencesi kapsamı dışındaki işçiler kötü niyet tazminatı isteyebilir. İhbar ve kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, fazla çalışma ücreti ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini talep ettiği davada, feshin geçersizliğini ve işe iadesini istemeyen davacının, geçerli hale gelen fesih nedeniyle kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekir.” demek suretiyle iş güvencesinden yararlanan işçilerin kötü niyet tazminatından yararlanmayacağını vurgulamıştır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 15.10.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.