Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24/c maddesi gereği olarak “Vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler” matraha dahil olan unsurlar olarak kabul edilmiştir.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “Matraha Dahil Unsurlar” başlığını taşıyan 5.3 “Kur Farkları” başlıklı alt bölümünde yer alan açıklamalara göre de “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekir.”
Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle Katma Değer Vergisi hesaplanır.
Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanmaz.
Uygulamada “Kur farklarının ortaya çıktığı aşamaya göre bağlantılı olduğu işleme ait oranın uygulanması ile finansman hizmeti kabul edilerek genel oranın uygulanması şeklinde uygulamadan vazgeçilmiş ve hangi safhada ortaya çıkarsa çıksın kur farkları için ilgili oldukları mal ve hizmetin tabi olduğu Katma Değer Vergisi oranının uygulanması benimsenmiştir. (Uzunoğlu, Nihat “Herkes İçin KDV Kanunu”, 2014 Ocak, 1 cilt, sh; 300)
Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğu düşüncesinden hareketle matrahın bir unsuru olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda da bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanması öngörülmüştür.
KDV Kanunu’nun 26’ncı maddesi uyarınca “Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir.”
Gerçekte hukuki açıdan ithalatta matrah olarak; “… mal bedeli üzerinden … hesaplanan kur farkı” ödemelerinin ayrıca Katma Değer Vergisi’ne tabi tutulması hususu hukuki açıdan üzerinde durulması gereken bir konu haline dönüşmüştür.
Kur farkları genellikle milli paranın belli ülke paralarına göre değer değişiminden kaynaklanmakta olup, bu durumda zaman içerisinde kur farklarından dolayı ek bir bedel alınması (ödenmesi) söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla dövizli işlemler sonrasında mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan kişi ve kurumlar tarafından her vakit ek bir bedel ödenmesi mümkün olmadığından ve döviz kurunun düşmesi halinde alıcı lehine bir durum oluştuğundan kur farkı niteliği itibarıyla “özel” nitelikte ülkelerin parasal değerlerinin ekonomik etkileşiminden kaynaklanan bir olgudur.
Dolayısıyla Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 26’ncı maddesi gereği olarak mal veya hizmetin karşılığını oluşturan bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile gerçekleşen vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilerek, bu yolla hesaplanan tutar Katma Değer Vergisi’nin matrahını oluşturmakta, söz konusu bedelin farklı zamanlarda ödenmesi nedeniyle zaman içerisinde olabilecek kur farklarının matraha ilave edilmesi mümkün görülmemektedir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21/c maddesi uyarınca gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler ithalatta Katma Değer Vergisi matrahını oluşturmaktadır.
“Katma Değer Vergisi Kanunu’nun konuya ilişkin 24’üncü maddesinde yer alan gibi ifadesinden yola çıkılarak kur farkının vade farkı mahiyetinde olduğu kabul edilmek suretiyle Katma Değer Vergisi matrahına dahil edilmesi hukuk devletinin unsurlarından biri olan hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.” Aynı kanunun 26’ncı maddesi de dikkate alındığında mal teslimi veya hizmet ifası nedeniyle dikkate alınan vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte oluşan miktarı matrah olarak kabul edip bu miktar üzerinden hesaplanan verginin, bu bedelin farklı zamanlarda ödenmesi halinde oluşabilecek kur farklarının matraha dahil edilmesi mümkün değildir. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Esas No: 2017/548, Karar No: 2017/606) Daha fazla bilgi için:
”Dr. Numan Emre Ergin”, “Kur farkı KDV’ye tabi değildir.” “Ağustos 2018 Dünya Gazetesi”
(Kaynak: İto | 28.08.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.