Yazıma önce Maliye Bakanlığı’na, Gelir İdaresi Başkanlığı'na ve yakınlarına, GİB Başkanı Adnan ERTÜRK’ün vefatı dolayısıyla başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Yakinen tanıdığım Adnan Başkan, ömrünü genelde devlete ve özelde Hazine’ye adamış, son yıllarına başarılı yöneticilik sıfatını da eklemiş, iyi bir maliyeci idi. Daha uzun yıllar hizmetlerinin süreceği beklenirken, genç ve ani vefatı sadece yakınları için değil, Devlet mali yönetimi için de büyük bir kayıp olmuştur. Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın.
Şimdi izninizle konuma geçeyim.
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda davadan feragat müessesesi düzenlenmemiş, bu konuda kanunun 31. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (HMK) gönderme (atıf) yapılmıştır.
HMK’nın konumuza ilişkin 307. maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Bu müessesenin İdari Yargılama Usulü Kanununda düzenlenmek yerine HMK’a gönderme yapılması yerinde değildir.
Aslında davacının davasından feragat etme hakkı onun dava açma hakkının doğal bir uzantısıdır. Ancak idarenin yargısal denetiminin gerçekleştirildiği idari yargıda, özellikle dava konusu işlem hakkında bir karara varıldıktan sonra istinaf veya temyiz aşamasında veyahut işlem açıkça hukuka aykırı görülüp hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildikten sonra davacıya davasından vazgeçme hakkının tanınması, yapılmış olan yargısal denetimin geçersiz sayılması sonucunu doğurur.
Bu nedenle idari yargıda davadan feragat, ancak idari yargılama hukukuyla bağdaştığı ölçüde ve özellikle de idari yargı da iptal davalarının objektifliği ve kamuya yönelik sonuçları dikkate alınarak uygulanabilir. İdari Yargıda iptal davası, kural olarak ilgililerin haklarını ve çıkarlarını korumanın yanı sıra hiç şüphesiz ki, yürütme ve idarenin hukuka uygun davranmasını gerçekleştirmeye yönelik kamusal düzeni korumayı da amaçlamaktadır. Bu nedenle, feragat müessesesinin özellikle kamu yararını ilgilendiren konularda yargıcın takdir ve değerlendirmesi çerçevesinde ele alınması ve kamu yararı ile bireysel yararlar bağdaştığı ölçüde feragat müessesesi kabul edilmelidir.
Bütün bu nedenlerle yargı anlayışında, idare ve vergi mahkemelerinin ve özellikle işlemde hukuka aykırılıklar saptayan yerel mahkeme kararının temyizi aşamasında Danıştay’ın feragati nazara almayarak davaya devam etmesi ve karara bağlaması gerektiği kabul edilmektedir.
Son dönemlerin modası ise, çıkarılan mali af kanunlarının, aftan yararlanmayı “davadan feragat” koşuluna bağlamasıdır. Bu gibi feragat hallerinde yargının eli-kolu bağlanmakta, feragat müessesesine idari yargılama ilkeleri ile yaklaşamamaktadır.
Öte yandan feragatin bir önemli sonucu da, feragat eden tarafın yargılama giderlerine katlanması ve bu kapsamda duruşmalı davalarda karşı taraf için “vekâlet ücreti” ödemeye mahkûm edilmesidir. Ancak af kanunu dolayısıyla feragat, kişinin haksızlığını kabul eden özgür iradesiyle değil, sağlanan mali olanaklardan yararlanma amacıyla zorunlu olarak yapılmaktadır. Bu nedenle konuya genel tebliğler bazında çözüm getirilmeye çalışıldığı da görülmektedir.
Aslında mali af kanunlarına “feragat” koşulunun konulması bence yanlıştır. Bu gibi hallerde af ve feragat, idari işlemin hukuksal denetimden kaçırılması sonucunu doğurmaktadır, içtihat oluşumuna da engel olmaktadır.
Bu nedenle mali af kanunlarında aftan yararlanmanın “davadan feragat” koşuluna bağlanması yerine, isteyenlere davalarına devam etme yolu açık tutulmalıdır. Ancak hem af, hem de dava yolunun kullanılması, davadan haksız çıkma halinde, aftan yararlanılarak ödenen tutarın %10’u kadar haksız çıkma zammı ödenmesi koşuluna bağlanabilir. Nitekim 60’lı yılların mali af kanunlarında bu yönde düzenlemeler mevcuttur.
Bu yazdıklarımızı daha önce de biraz daha geniş olarak yazmıştım. Ancak son yılların mali af kanunları artık ağırlıklı olarak kes-yapıştır yöntemi ile hazırlanmakta olduğundan, ben de konuya ilişkin yazımı kes-yapıştır yöntemi ile hazırladım.
Halen geçerliliğini sürdüren ve başvuru süresi işlemekte olan 7143 sayılı Kanun'la da, aftan veya güncel terimi ile yapılandırmadan yararlanma “feragat” koşuluna bağlanmıştır.
Yapılandırma başvurusu sırasında, ilgili formun doldurulması sırasında “feragat” konusunda da beyanda bulunulmaktadır.
Ancak yanlış başvuru veya yanlış formun doldurulması yahut daha sonra ödemelerin aksatılması dolayısıyla yapılandırmanın düşmesi gibi hallerde, daha önce faragat edilen dava yeniden canlanmamaktadır. Daha önceki af kanunu uygulamalarında, yapılandırmanın iptali veya düşmesi sebebiyle yargıya yapılan davayı canlandırmaya yönelik başvurular, feragatin kesin sonuç doğurması dolayısıyla yargı mercileri tarafından doğal olarak reddedilmiştir.
Bu nedenle yapılandırma başvurularında çok dikkatli davranmak gerekmektedir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 26.06.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.