Temmuz 2016’da yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin iflas erteleme talepleri olağanüstü hâl süresince dondurulmuştu. Şimdi ise 15 Mart 2018’de yayımlanan bir torba kanun ile, iflas erteleme kurumu tamamen ortadan kalktı. Bir süredir kamuoyunda tartışılan ve daha önceki yazılarımızda değindiğimiz bu gelişme ile, mali açıdan zor durumdaki tacirler tarafından sıklıkla başvurulan iflas ertelemenin yerine, Temmuz 2016’ya dek pek kullanılmayan konkordatoyu artık daha sık duyacağız.
İflas erteleme neydi ve neden kaldırıldı?
İflas erteleme, iflas eden tacirin mahkemeye geçerli bir sebep sunarak borçlarını ödeyebilmek için süre istemesine dayanan bir uygulamaydı. Bu sayede iflas erteleme talep eden borçlu, alacaklılara karşı hukuki bir korumaya sahip oluyor, hakkında başlatılan icra takiplerini durduruyor ve ticari faaliyetlerini bu şekilde yıllarca sürdürebiliyordu. Ancak erteleme süresini amacına uygun kullanarak iflastan kurtulan işletmeler olduğu kadar, iflas ertelemenin kötüye kullanıldığı haller de oluyordu. Yani, iflas erteleme talep eden işletme, elde ettiği süreyi borçluları kendisinden uzaklaştırmak için bir araç gibi kullanarak uzun süre ticari hayatına devam edebiliyordu. Bunun sonucunda alacaklılar bekledikleri alacaklara erişemeyerek belirsizliğe düşüyor, finansal güçlükler yaşıyor ve hatta iflas etme noktasına gelebiliyorlardı. Alacakların tahsilini 4 yıla kadar öteleyebilen iflas erteleme kararına karşı temyiz yoluna gidildiğinde ise 6-7 yıllık bir iflas erteleme süreci ile söz konusu oluyordu. Bu süre, ticari hayatın olağan akışı içerisinde alacaklıların mahvına sebep olabilecek uzunlukta bir süre. Dahası, iflas ertelemeyi talep eden şirketlerin birçoğu da bu süre içerisinde finansal darboğazdan kurtulamıyorlardı.
Genel olarak konkordato kurumu
Konkordato ise müflisin alacaklılara karşı bir koruma elde etmesinden ziyade onlar ile bir mutabakata varmasını amaçlıyor. Borçlarını ödeyemeyen borçlu, alacaklıları ile anlaşarak borçlarını yapılandırıyor. Böylece, alacaklılar, alacaklarının en azından bir kısmını öngörülebilir somut planlar çerçevesinde alma şansına sahip oluyor. Konkordato sürecini borçlu da alacaklı da başlatabiliyor. Konkordato talebi üzerine borçluya verilen mühlet içerisinde borçluya karşı başlatılmış olan takipler duruyor ve yeni takip başlatılamıyor.
15 Mart 2018’de konkordato yalnızca iflas ertelemenin yerini almadı, aynı zamanda konkordato düzenlemelerinde de değişiklik yapıldı. Örneğin artık borçlunun konkordato isteyebilmesi için mevcut malvarlığının, borçlarının en az yüzde ellisini karşılaması gerekliliği bulunmuyor; borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olan herhangi bir borçlu, mahkemeden konkordato talep edebiliyor. Bunlara gelecek yazımızda detaylı olarak yer vereceğiz.
Konkordato temel olarak tarafların karşılıklı bir mutabakata vararak ticari hayatlarına devam etmeleri prensibine dayanıyor. Borçlu kurtarma planını işletebilirse kendisi de alacaklı da ayakta kalmayı başarabiliyor. Geçen seneye dek ender olarak başvurulan bir seçenek olsa da konkordato, aslında ticari hayatın sağlıklı şekilde akışı ve menfaat dengesi açılarından değerlendirildiğinde iyi bir seçenek. Dolayısıyla, bundan sonra giderek daha sık şekilde kullanılacak olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 02.04.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.