Maliye Bakanlığı tarafından geçen yıl eylül ayında açıklanan ve özel sektörün büyük umutlarla yasalaşmasını beklediği “Devreden KDV sisteminde 33 yıl sonra yapılacak yeni düzenleme” rafa kaldırıldı. Öyle gözüküyor ki; özel sektör yaşadığı şok ile yatırım kararlarını yeniden düşünmek zorunda kalacak.
Türkiye'de 2017 yılı sonu itibarıyla 60 milyar lirasının belediye ve kamu sektörüne, 80 milyar lirasının da özel sektöre ait olmak üzere toplam devreden Katma Değer Vergisi tutarının 140 milyar TL olduğunun açıklanıp bu tutarın nakit olarak mükelleflere iade edilebileceğinin, hatta KDV Kanunu'nda değişiklik yapılmasını ilk gündem maddeleri olduğunun ifade edilmesine rağmen, Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu tasarısındaki hüküm, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan görüşmelerde metinden çıkarıldı ve devreden KDV iadesi maalesef bir hayalden öteye gitmedi.
Gündemi epeyce meşgul eden, sonraki dönemlere devredilen KDV tutarlarının işletmelerin üzerinde büyük bir yük olduğu belirtilerek “KDV'nin iade edilemezliği kuralının kaldırılacağı” yönündeki tüm beklentiler boşa çıkmış oldu.
18 Eylül 2017 tarihli Sözcü Gazetesi'nin bu satırlarında belirttiğim üzere; Maliye Bakanlığı yetkilileri, ülkemizde 2.5 milyon Katma Değer Vergisi mükellefi olmasına rağmen toplanan Katma Değer Vergisi'nin yarısının 1.000 mükellef tarafından ödendiği gerçeği ve KDV'de tahakkuk tahsilat oranının %50'nin altına düştüğü bir dönemde bu düzenlemenin yapılamayacağını muhakkak biliyorlardı, haliyle maliyet unsurlarının tam olarak hesaplanamadığı gerekçesiyle tasarıdan çıkarılmasına hiç şaşırmadık. Vergi mükellefleri arasında tatlı bir heyecan yaratılmak istendi ve başarıldı.
ÖNERİMİZ NEYDİ?
“Devreden KDV tutarı olan 140 milyar lirayı nakit iade etmek yerine, Gelir ve Kurumlar vergisi uygulamasında gider yazma imkanı getirilirse; devletin bu işlem sonucunda (hesaplamayı Kurumlar Vergisi mükelleflerine göre yaptığımızda ) 140 milyar TL x %20 Kurumlar Vergisi oranı uygulandığında 28 milyar TL Kurumlar Vergisi daha az alınmış olur. Böylece devreden KDV uygulaması, bütçeyi çok fazla sarsmadan kaldırılmış olur” demiştim. ( Kurumlar Vergisi oranı 01.01.2018 tarihinden itibaren %22 olarak uygulanacaktır.)
Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 28.02.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulmuş olup, birbiriyle yüzde 50 ve daha fazla ortaklık ilişkisi olan şirketler ile kamu kurumlarına ait iktisadi işletmeler için ayrı ayrı değil, birleştirilmiş KDV beyannamesi verme imkanı getirilen düzenleme de Katma Değer Vergisi Kanun tasarısından çıkarıldı.
Grup KDV mükellefiyeti tesis edilmesiyle birlikte; “Birleştirilmiş KDV Beyannamesi” vermesi öngörülecek işletmelerin, birinde ödenecek vergi çıktığı diğerinde ise devreden vergi çıktığı durumlarda; grup şirketlere ciddi avantajlar sağlayabilecek bu uygulamada, toplam devreden KDV tutarını düşürmek suretiyle KDV iadesine yönelik talepler de azaltılabilecekti.
Ülkemiz, ortaklık ilişkisi olan şirketlerin grup KDV beyannamesini tek elden yürütülmesine uygun bir Katma Değer Vergisi sistemine sahip değildir. Finansal, ekonomik ve yapısı itibariyle birbiriyle ilişkili tüzel kişilerin Katma Değer Vergisi yönünden grup KDV mükellefiyeti tesis ettirmesi ve konsolide tek bir KDV beyannamesi vermesi uygulamasını ancak modern KDV uygulamalarına sahip ülkelerde görmek mümkündür.
Katma Değer Vergisi sistemin temel amacı; vergi yükünün nihai tüketici üzerinde kalmasını sağlamaktır. Ancak istisna, muafiyet ve benzeri düzenlemelerle zaman içinde karmaşık hale gelen sistemin amacından saptığı ve KDV yükünün nihai tüketiciden ziyade işletmelerin üzerinde biriktiği ve yatırımcıya ilave finansman yükü getirdiği, herkesin üzerinde hem fikir olduğu tartışmasız bir gerçektir.
Yapılacak harcama tutarına göre, bütçe gelir kalemlerinin belirlendiği ülkemizde; yüksek bütçe açığı, cari açık ve enflasyon gerçeği karşısında kulağa hoş gelecek ancak ekonominin gereklerine uygun olmayan önerilerin Meclis Genel Kurulu'nda son anda yasalaştırılmaması ve bunun nedeni olarak “maliyet unsurlarının tam olarak hesaplanamaması” gerekçesiyle vazgeçilmesi, Maliye bürokrasisi açısından 90+'da yenilen gol gibi etki yaratacaktır. Ancak en büyük hayal kırıklığını; sonraki döneme devreden KDV'yi tahsil etmeden, nereye harcayacağını düşünen iş dünyası yaşayacaktır.
Bilindiği üzere; bu işlerden çok anlamayan yazılı ve görsel basın, devreden KDV'nin iadesinin KGF kredileri kadar ekonomiye olumlu etkisi olacağını ifade ediyordu. Bu yeni durumu nasıl açıklayacaklarını ve ne bahane bulacaklarını çok merak ediyorum!
(Kaynak: Sözcü | 31.03.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.