Hem bu köşede, hemde değişik ortamlarda vergilerin toplanamadığını, tahsilatın tahakkuka oranının düşük olduğunu, yapılandırmaların çok sık olarak çıkarılmış olmasına rağmen amacına ulaşmasının zor olacağını müteakip defalar yazmış ve söylemiştik. Mükellefler iyi niyetli olarak vergisini ödemek istemekte, vergi beyannamelerini yasal süresi içinde vermektedirler.Yine aynı şekilde mükellef vadesi geçen borçları için yapılandırma çalışmalarına destek verip yapılandırma müracatını yapmakta ama elinde olmayan nedenlerle vadesi gelen vergi borçlarını ödeyememektedir.
Yaşanılan ekonomik sıkıntının, reel sektörün nakit ihtiyacının olmasının ve bankaların kredi vermek konusunda fren yapıyor olmasının, vergilerin vadesinde ödenmemesi konusunda önemli etkenler olduğu tarafımızdan düşünülmektedir. Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre geçen yıl merkezi bütçe gelirlerinin %14 vergi gelirlerinin ise %17 kadar artmış olduğu görülmektedir. Yani aslında artış oranının düşük olduğu söylenemez. Buna karşın vergi gelirlerindeki tahsilat oranı ise oldukça azalmıştır. Yani aslında bütçedeki artış fiktif bir artış olmaktan öteye gidememiştir. Örneğin 2017 yılında Katma Değer Vergisi^'nde (KDV) tahsilatın tahakkuka oranı %49.5 oranında gerçekleşmiştir. Bize göre bu oran oldukça düşük bir oranda kalmıştır. Aslında tahakkuk eden KDV nin %50'si ödenmemekte olup, bir şekilde mükellefin cebinde kalmaktadır.
2000'li yılların başından 2017 dönemin sonuna kadar olan tahsilat tahakkuk oranları dikkate alındığında, gerçekleşmenin yıllar itibariyle azaldığı 2017 yılındaki rakamların ise iyice dibe vurduğu ve bize göre düşündürücü bir sınıra geldiği görülmektedir. Yine bir örnek verecek olursak 2017 yılında cezalardaki tahsilat oranı %17.1 olarak gerçekleşmiştir. Yani kesilen cezaların ancak %17'si tahsil edilebilmiştir. 2018 yılının ise 2017'den farklı bir çizgide olmayacağı tarafımızdan düşünülmektedir.
Bütçe gelirlerinin yaklaşık %85'inin vergi gelirlerinden oluştuğunu düşünülecek olursak, tahsilatın düşük kalması halinde bütçe gelirlerindeki aksamaların ulaşacağı boyutta daha iyi anlaşılabilmektedir.
Mükellefin iyi niyetli olarak vergisini ödemek istemesi , ekonomik sıkıntının etkileri ile piyasanın sıkıntılı olması ve nakit para dönmemesi sonucu vergisini ödeyememektedir. Bir de buna, yıllar boyu kendi öz sermayesi olarak gördüğü, kabul ettiği krediyi bankalardan kullanamaması eklenildiğinde; çözümü (yanlış da olsa) vergi borcunu ödemeyerek Maliye Bakanlığı'ndan bir nevi kredi kullanarak üretmeye çalışmaktadır.Bu piyasa şartlarında bankalar kredi kullandırmaya çok fazla nazlanırken, Maliye Bakanlığı ise çaresiz kalmaktadır! Hemde aylık %1.40 faiz oranından (yıllık %16.80 ) Mükellef banka önlerinde kredi için beklemek yerine vergisini ödemeyerek, dolaylı olarak kredi kullanmaktadır. Bu nedenle, yukarıda açıkladığımız üzere KDV nin ancak yarısı tahsil edilebiliyor. Buradan; "en kolay kredi ödenmeyen vergi olarak“ karşımıza çıkmaktadır.
Bu durum hem mükellefler açısından hemde devlet bütçesi açısından sürdürülebilir olmaktan bize göre çıkmış görülmektedir.
Mevcut durumun kısa zamanda değişmesi de mümkün değil gibi gözükmektedir.Yani vergi gelirlerin de artış olsa bile tahsilat gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla bütçede öngörülen gelir de sağlanamayacaktır. Bu durumda geriye tek çare kalıyor dolaylı vergileri ve özellikle de Özel Tüketim Vergisi'ni (ÖTV) arttırmak. Niye mi? hem oranı yüksek, hemde tahsilatı tahakkuka bağlı olduğu için kolay tahsil edilebiliyor. Yani tahsil edilmeme riski yok denecek kadar az bir vergi, geriye bize göre tek bir sorun kalıyor o da sorun sayılırsa!
Vergi adaleti daha çok bozulacak ama yapacak bir şey yok!
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 10.02.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.