Türk vergi sistemi içerisinde herhalde en çok eleştirilen ve anlaşılamayan vergi damga vergisidir. Çok genel tanımı ile damga vergisi; gerçek kişiler ile gerçek kişiler, gerçek kişiler ile tüzel kişiler veya tüzel kişiler ile tüzel kişiler arasında hukuki ve resmi işlemleri belgeleyen kâğıtlardan alınan vergidir.
Buradaki kâğıt terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder. Damga vergisinin alınabilmesi için kâğıdın ibraz edilebiliyor olması, imzalanabilir veya imza yerine geçen ibareler olması ve hüküm içermesi gerekmektedir. Söz konusu kâğıtların neler olduğu Damga Vergisi Kanunu’na Ekli 1 sayılı Tablo’da sayılmıştır.
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere yazılı olarak yapılan her sözleşme damga vergisinin konusuna girmektedir. Hatta sözleşme yapmak damga vergisine tabi olduğu gibi ardından sözleşmeyi feshetmek de ayrıca damga vergisine tabidir.
Ancak uygulamada en çok tartışılan konulardan bir tanesi de önceden yazılı yapılan ve damga vergisi ödenilen bir sözleşmeye ilişkin iş artışının ve/veya keşif artışının olması halinde damga vergisi doğup doğmayacağı ya da ana sözleşmenin damga vergisinin üst sınırdan ödenmesi halinde durumun nasıl olacağıdır.
Dilerseniz birlikte inceleyelim; Damga Vergisi Kanunu’nun Eki 1 sayılı Tablo’da, belli parayı ihtiva eden sözleşmelerin, taahhütnamelerin ve temliknamelerin nisbi damga vergisine tabi tutulacağı açık bir şekilde hüküm altına alınmıştır. 35 seri no.lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nde ise, Damga Vergisi Kanunu’nda var olan üst sınırın “her bir kâğıt için hesaplanacak ve ödenecek en yüksek vergi tutarına ilişkin olduğu, dolayısıyla azami sınırın tespitinde her bir kâğıdın ayrı ayrı ele alınacağı, bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kâğıtların her bir nüshasının ayrı ayrı aynı miktarda veya nispette damga vergisine tabi olduğu, her bir nüsha İçin damga vergisinin ayrı ayrı aranılacağı” belirtilmiştir.
Yukarıda ilgili mevzuat hükümlerinde açıklanıldığı üzere; önceden imzalanan sözleşmede fiyat farkı oluşturacak şekilde sözleşmeye yeni kalem eklenmesi, maliyet miktarları ve birim fiyat değişikleri ile sözleşmedeki belli parayı artırmaya yönelik olarak imzalanan ek sözleşme veya sözleşme yerine geçen protokol veya bu mahiyetteki kâğıtların, artan tutar üzerinden nisbi damga vergisine tabi tutulması ve Damga Vergisi Kanunu’nda belirtilen azami tutarın düzenlenen her bir kâğıt (sözleşme, ek sözleşme, protokol, fiyat farkı tespit tutanağı vb.) için ayrı ayrı dikkate alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Nitekim konuya ilişkin olarak verilen özelgeler de aynı görüş doğrultusunda olmaktadır.
Yani ilgili mevzuat hükümlerine göre iş veya keşif artışı konusu yazılı olması halinde ister sözleşme olsun ister protokol ister tutanak isterse de benzer bir belge damga vergisine tabidir. Hem de üst limit dikkate alınmaksızın, her bir kâğıt kendi içinde değerlendirilerek ayrı ayrı üst sınıra tabi tutularak damga vergisine tabidir.
Şimdi daha iyi anladınız mı en çok eleştirilen ve anlaşılamayan verginin niçin Damga Vergisi olduğunu?
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 18.01.2018)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.