adnan.nas@tr.pwc.com
Sonbahardaki bir yazımızda "Türkiye'nin mevcut ekonomik yapısı içinde başta enflasyon olmak üzere makro göstergelerde daha fazla iyileşme sağlanmasının kolay olmadığını" vurgulamış ve "birkaç yıl öncesinin tersine şimdi de işletme odaklı politikalarda gecikmelerin, eskiye oranla düzelen genel göstergelerin daha da iyileşmesini önleyen katılaşmalar yarattığını" belirtmiştik. (Bkz 23/10/2007 DÜNYA) Aradan geçen zamanda dünya konjonktüründe ortaya çıkan gelişmelerin ve gelişmiş batı ülkelerinde baş gösteren finans bunalımının da etkisiyle bu durumun iyice netleşmeye başladığını görüyoruz.
Hedefler gerçekçi olmalı
Öncelikle enflasyon konusundaki beklentilerin daha gerçekçi bir düzeyde belirlenmesi, mevcut tek haneli rakamın korunmasına odaklanılması ve %4 hedefte ısrar edilmemesi gerektiği anlaşılıyor. Buna karşılık büyüme performansının yüzde 5'ten aşağı düşmesine Türkiye'nin tahammülü yok.
Bu iki öncelik, üçüncü bir hedefi, mali disiplini (ki son yıllardaki başarısının en önemli sebebidir) her zamankinden önemli hale getiriyor. Ancak geçtiğimiz yıllarda yüzde 6.5 faiz dışı fazla, harcamalarda kısıntıdan çok dolaylı ve bir defalık vergiler ile gerçekleştirilmiştir. Yeni dönemde farklı yöntemler bulunmak zorundadır: Bir yandan dolaysız ve sürekli vergi tabanının genişletilmesi, diğer yandan harcama musluklarının gevşetilmesi gibi zorluk derecesi yüksek hedefler artık hep gündemde olacaktır.
Kuşkusuz gündemimizin sürekli içeriğinde bulunan yapısal karakterdeki ve işletme odaklı reformların önemi ve ivediliği giderek artıyor. Türkiye'nin şu andaki temel iki riski olan yüksek borçluluk ve cari açığın düşürülmesi, yani reel faizin azaltılıp içeride üretilen katma değerin artırılması da buna bağlı. Üstelik işsizlik gibi çok önemli bir sorunun müzminleşmesinin önüne geçilmesi de, sanıldığı gibi soyut ve genel üretim teşviklerinden ziyade işgücü piyasası, istihdam maliyeti, kayıtdışının azaltılması, ölçek optimizasyonu ve finans erişimi gibi yapısal nitelikteki reformlar ile mümkün olabilecek.
Fırsatlar artacak
Son zamanlarda yeri geldikçe dikkat çekmeye çalıştığım gibi, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülke ekonomileri ve firmaları için ortaya çıkacak fırsatların, dünya ekonomisinin bu yeni yavaşlama döneminde daha da hızla gündeme gelebileceğini düşünüyorum. Küreselleşmenin niteliğinde ve küresel şirketlerin üretim ve örgütlenme modellerindeki değişim, geçmişte tekstil son zamanlarda otomotiv sektörlerinde rastladığımız fonksiyon kaymasının hem daha fazla sektörde, hem de bu defa AR-GE, pazarlama gibi daha stratejik fonksiyonları da içerecek şekilde maliyet, lojistik gibi çeşitli yönlerden avantajlı bulunan "yükselen" ülkelere yönelmesine yol açacaktır.
Bu yöneliş yükselen pazar ülkelerindeki firmalar için hem bu uluslararası üretim ağları içinde yer alarak büyümek ve bilgi transferini gerçekleştirmek, hem de küresel şirketler ile bölgesel işbirliği ve ortaklık kurmak fırsatları yaratacaktır.
Daha önceki bazı yazılarımızda irdelediğimiz gibi çok pusulalı hale gelen dünya ekonomisinde bizim durumumuzdaki ülkeler için ekonomik politika ve strateji alternatifleri çoğalıyor. Ancak bunun ön şartı, mutfağımızı düzenlememiz, vizyonumuzu ve eylem planını netleştirmemizdir. Mutfağın ise siyasi-makroekonomik istikrar, mali disiplin, AB süreci ve yapısal reformlar gibi konuyu ilgilendiren genel boyutları olduğu gibi işletmelerimizin yani reel sektörün dönüşümü ve yeniden yapılanması gibi firma bazında boyutları da var.
Reel kesimde dönüşüm hızlanmalı
Bankacılık sisteminde ciddi bir sağlamlaşmanın olduğu ve kredi arzının arttığı, üstelik reel kesimin borçluluk düzeyinin ve vadesinin de çok riskli olmadığı bir dönemde işletmelerimizin ölçek optimizasyonu, finansmana erişim kapasitelerinin ve kurumsal yönetim altyapılarının geliştirilmesi, işgücü eğitimi ve araştırma geliştirme faaliyetlerine ağırlık vermeleri için önümüzdeki iki üç yılın çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Bu durumda sürdürülebilir büyüme için zorunlu görünen "üretim potansiyelinin dönüştürülmesi" hedefi de kolaylaşacaktır. Aksi takdirde bugünleri ileride hayıflanarak kaçırılmış bir başka fırsat treni diye hatırlayabiliriz.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 04.03.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.