Ülkemizde binek otomobil sosyal itibari temsil ediyor. Tüketici kredileri bu itibara ulaşmayı kolaylaştırıyor. Yollar ve köprüler çarpan etkisi yapıyor. Trafik kazalarını dışlarsak vatandaş yönünden bu tablonun en sevimsiz yanı vergiler. Bu gerçeklik bilindiği halde Maliye Bakanı Naci Ağbal 2017 yılında ödenen motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) yüzde 40 oranında artırılmasını öngören bir tasarıyı Meclis’e sunduklarını açıkladı. Kuşkusuz her vergi artışı tepki çeker. Hele hele yüzde 40 gibi oldukça yüksek bir artışın tepki çekmesinden daha doğal bir şey olamaz. Herhalde bunun hesabının yapılmadığını düşünemeyiz. Şu halde gelecek tepkiler göze alınarak böyle bu artış öngörüldüğüne göre bunun nedenleri olmalı. Bunu binek otoyla ilgili vergi fotoğrafını ortaya koyarak anlamaya çalışacağız.
Bu alandaki en yüksek vergileme özel tüketim vergisi alanında. Oranı %160’a kadar varıyor. İlk iktisap kapsamında satın alınan binek otomobilin değeri üzerinde yüzde 60, yüzde 110, yüzde 160 kadar ÖTV ödeniyor. İkinci sırayı ÖTV gibi bir harcama vergisi olan katma değer vergisi alıyor. KDV oranı ise yzüde 18. Bu tutar hesaplanırken matraha ÖTV’de dahil ediliyor. Böyle bir durumda örneğin yüzde 160 oranıyla ÖTV’ye tabi binek otomobilin KDV oranı aracın ÖTV’siz çıplak değeri üzerinde yüzde 41’kadar çıkıyor. Söz konusu binek otomobil olunca vergi matrahına vergi dahil olmaz kuralı işlemez oluyor. Üstelik indirim yasağı getirilerek ödenen KDV nihai ve efektif bir yüke dönüştürülüyor.
Ticari amaçla alım ve satımı ile kiralamalarda binek otomobil de olsa vergi yasaları karşısındaki durumu herhangi bir ticari emtiadan farksız. Haliyle gelir ve kurumlar vergisi alanında da bir ticari emtiaya dönüşen halini değil, binek oto olarak işletmede kullanımı incelenecektir. İşletmeden kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (ATİK) farklı olarak binek otoya ilk yıl için kıst amortisman ayırma uygulaması getirilmiştir. Yani diğer ATİK’ler için aktife alındıkları yılda da tam olarak amortisman ayrılabildiği halde binek otomobil frenlenmiştir. Eskiden binek otomobil için yapılan giderlerin yalnızca yarısı gider yazılırken 1998 tarihli değişikliklerle tamamını gider yazmak olanağı getirilmiştir.
Şimdi gelelim yüzde 40 artışın yapılacağı 1963 tarihli kadim MTV’ye. Bu vergi kara, deniz ve hava taşıtlarının tamamını vergilendirdiği halde artış binek otomobille sınırlı. Hani laf aramızda yat ve kotralara dahi artış yok. Binek otomobillerde taşıtın yaşı ve motor silindir hacmi dikkate alınır. Oysa aracın sigorta kasko emsal bedelleri üzerinden yapılacak bir vergilendirme daha adaletli olacaktır. Binek otomobiller (I) Sayılı Tarifeye göre vergilendiriliyor. 2017 yılı için geçerli olan tarifede en düşük vergi 68 TL, en yükseği 23 bin 586 TL’dir. Artış için MTV’nin tercih edilmesinde bu tutarların ÖTV ve KDV’nin hayli gerisinde kalmasının belirleyici olduğu anlaşılıyor.
Bu tablo bütünlüklü incelendiğinde vergi yasalarının binek otomobile bir vergi cihazı, bir nevi ödeme kaydedici cihaz olarak baktığı görülür. Yüzde 40 artış bu bakışı pekiştiriyor. İşte bunun hikmetine baktığımızda bir defa bu araçların tamamı ithal. Yani her yeni binek otomobil dış ticaret açığının dolayısıyla cari açığın artması anlamına geliyor. İşte yüksek vergilendirmeyle bu açık yönetiliyor. Devlet vergilendirmeyle bir taraftan bu ticaretten pay almaya diğer taraftan ithalini kontrol etmeye çalışıyor. Kuşkusuz bu tabloda yerli otomobil üretimimizin olmamasının da etkisi var. Sonra bu araçların işletmenin faaliyetlerine bir katkı sağlayıp sağlamadığı meselesi var. Şahsi ve ailevi işlerde kullanılmaya uygun. Ülkemizde yatırım aracı olarak görülse de özünde bir tüketim. Sanıldığının aksine banka kredibilitesini olumsuz etkiliyor. Binek otomobille işletme varlığı bir nevi işletmenin dışına çıkıp, atıl hale geliyor. Şimdiden yazalım, ileride bu alana kar dağıtımı adı altında bir vergileme getirilirse şaşırtıcı olmaz.
Son olarak ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum. 2004 yılında ekonomik istikrarı desteklemek amacıyla bir dizi ek vergi getirilmişti. Bu vergilerin Anayasa’ya aykırılığı yönünde çeşitli davalar açıldı. İlginçtir Anayasa Mahkemesi 23.07.2003 tarihli kararıyla binek otomobilleri de kapsayan MTV mükelleflerine yönelik ek vergiyi, MTV’nin yeniden değerleme oranlarıyla güncelleştiği gerekçesiyle kaldırmıştı. Şimdi 2017 tutarları da dikkate alınsa yüzde 40 artışın önünde aşılması gereken bariyerler var gibi.
Ülkemizde binek otomobil sosyal itibari temsil ediyor. Tüketici kredileri bu itibara ulaşmayı kolaylaştırıyor. Yollar ve köprüler çarpan etkisi yapıyor. Trafik kazalarını dışlarsak vatandaş yönünden bu tablonun en sevimsiz yanı vergiler. Bu gerçeklik bilindiği halde Maliye Bakanı Naci Ağbal 2017 yılında ödenen motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) yüzde 40 oranında artırılmasını öngören bir tasarıyı Meclis’e sunduklarını açıkladı. Kuşkusuz her vergi artışı tepki çeker. Hele hele yüzde 40 gibi oldukça yüksek bir artışın tepki çekmesinden daha doğal bir şey olamaz. Herhalde bunun hesabının yapılmadığını düşünemeyiz. Şu halde gelecek tepkiler göze alınarak böyle bu artış öngörüldüğüne göre bunun nedenleri olmalı. Bunu binek otoyla ilgili vergi fotoğrafını ortaya koyarak anlamaya çalışacağız.
Bu alandaki en yüksek vergileme özel tüketim vergisi alanında. Oranı %160’a kadar varıyor. İlk iktisap kapsamında satın alınan binek otomobilin değeri üzerinde yüzde 60, yüzde 110, yüzde 160 kadar ÖTV ödeniyor. İkinci sırayı ÖTV gibi bir harcama vergisi olan katma değer vergisi alıyor. KDV oranı ise yzüde 18. Bu tutar hesaplanırken matraha ÖTV’de dahil ediliyor. Böyle bir durumda örneğin yüzde 160 oranıyla ÖTV’ye tabi binek otomobilin KDV oranı aracın ÖTV’siz çıplak değeri üzerinde yüzde 41’kadar çıkıyor. Söz konusu binek otomobil olunca vergi matrahına vergi dahil olmaz kuralı işlemez oluyor. Üstelik indirim yasağı getirilerek ödenen KDV nihai ve efektif bir yüke dönüştürülüyor.
Ticari amaçla alım ve satımı ile kiralamalarda binek otomobil de olsa vergi yasaları karşısındaki durumu herhangi bir ticari emtiadan farksız. Haliyle gelir ve kurumlar vergisi alanında da bir ticari emtiaya dönüşen halini değil, binek oto olarak işletmede kullanımı incelenecektir. İşletmeden kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerden (ATİK) farklı olarak binek otoya ilk yıl için kıst amortisman ayırma uygulaması getirilmiştir. Yani diğer ATİK’ler için aktife alındıkları yılda da tam olarak amortisman ayrılabildiği halde binek otomobil frenlenmiştir. Eskiden binek otomobil için yapılan giderlerin yalnızca yarısı gider yazılırken 1998 tarihli değişikliklerle tamamını gider yazmak olanağı getirilmiştir.
Şimdi gelelim yüzde 40 artışın yapılacağı 1963 tarihli kadim MTV’ye. Bu vergi kara, deniz ve hava taşıtlarının tamamını vergilendirdiği halde artış binek otomobille sınırlı. Hani laf aramızda yat ve kotralara dahi artış yok. Binek otomobillerde taşıtın yaşı ve motor silindir hacmi dikkate alınır. Oysa aracın sigorta kasko emsal bedelleri üzerinden yapılacak bir vergilendirme daha adaletli olacaktır. Binek otomobiller (I) Sayılı Tarifeye göre vergilendiriliyor. 2017 yılı için geçerli olan tarifede en düşük vergi 68 TL, en yükseği 23 bin 586 TL’dir. Artış için MTV’nin tercih edilmesinde bu tutarların ÖTV ve KDV’nin hayli gerisinde kalmasının belirleyici olduğu anlaşılıyor.
Bu tablo bütünlüklü incelendiğinde vergi yasalarının binek otomobile bir vergi cihazı, bir nevi ödeme kaydedici cihaz olarak baktığı görülür. Yüzde 40 artış bu bakışı pekiştiriyor. İşte bunun hikmetine baktığımızda bir defa bu araçların tamamı ithal. Yani her yeni binek otomobil dış ticaret açığının dolayısıyla cari açığın artması anlamına geliyor. İşte yüksek vergilendirmeyle bu açık yönetiliyor. Devlet vergilendirmeyle bir taraftan bu ticaretten pay almaya diğer taraftan ithalini kontrol etmeye çalışıyor. Kuşkusuz bu tabloda yerli otomobil üretimimizin olmamasının da etkisi var. Sonra bu araçların işletmenin faaliyetlerine bir katkı sağlayıp sağlamadığı meselesi var. Şahsi ve ailevi işlerde kullanılmaya uygun. Ülkemizde yatırım aracı olarak görülse de özünde bir tüketim. Sanıldığının aksine banka kredibilitesini olumsuz etkiliyor. Binek otomobille işletme varlığı bir nevi işletmenin dışına çıkıp, atıl hale geliyor. Şimdiden yazalım, ileride bu alana kar dağıtımı adı altında bir vergileme getirilirse şaşırtıcı olmaz.
Son olarak ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum. 2004 yılında ekonomik istikrarı desteklemek amacıyla bir dizi ek vergi getirilmişti. Bu vergilerin Anayasa’ya aykırılığı yönünde çeşitli davalar açıldı. İlginçtir Anayasa Mahkemesi 23.07.2003 tarihli kararıyla binek otomobilleri de kapsayan MTV mükelleflerine yönelik ek vergiyi, MTV’nin yeniden değerleme oranlarıyla güncelleştiği gerekçesiyle kaldırmıştı. Şimdi 2017 tutarları da dikkate alınsa yüzde 40 artışın önünde aşılması gereken bariyerler var gibi.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 10.10.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.