'Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun" Tasarısı, 20 Şubatta 5736 Kanun no ile ve "af" niteliğinde olup olmadığı tartışmaları arasında kabul edildi. Önümüzdeki günlerde de Cumhurbaşkanınca onaylanarak Resmi Gazete'de yayınlanacak ve yürürlüğe girecek.
Kanunun getirdiği, borçlu mükelleflere bir kez daha uzlaşma olanağı sağlamak ve taraflar arasında uzlaşma sağlanırsa mükellefe borcunu 18 ayda ve çok düşük faizle ödeme olanağı sağlamak. Borçlu mükelleflere rakamsal olarak ne oranda olanak sağlanacağını kestirmek ve söylemek ise çok zor. Çünkü sağlanacak olanaklar kapalı kapılar ardında olacak. Kısacası uygulama obkektif olmayacak, olsa da kimse inanmayacak. Bu yöntemin yanlışlığını ve vergi idaresinin yıpranmasına yol açacağını önce de yazdık, ama pek kabul görmedi. Ancak bu görüşlerimizin paralelinde düşüceler, Kanunun görüşmeleri sırasında Sayın Kamer Genç tarafından dile getirildi.
Son söyleyeceğimi, baştan söyleyeyim. Bu Kanun bence çok çeşitli sebeplerle Anayasa'ya aykırı. Ancak Anayasaya aykırılık iddia ve gerekçelerimi şimdilik bir kenara bırakarak, bu yazımda bu kanundan kimlerin yararlanıp, kimlerin yaralanamayacağını irdelemek ve aktarmak istiyorum.
Kapsamdaki kamu borçları
Bu Kanunun sağladığı olanaklardan yararlanmak için aranan ilk koşul uygulamadan yararlanacak kamu alacağının; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; Vergi Usul Kanununa göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarından olması gerekmektedir.
Ancak, fillin hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren fillerden olması sebebiyle hakkında üç kat vergi ziyaı cezası ile bu cezaya bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları kesilenler, bu uygulamadan yararlanamayacaktır. Genel Kurula bu nokta muğlak olarak gelen tasarı, Genel Kurul da bu yönde netleştirilmiştir.
Bu noktada İnceleme Elemanlarınca kullanılmış takdir hakkı devreye girmiş bulunmaktadır. Zira cezanın üç kat uygulanıp uygulanmayacağını takdir hakkı, 306 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile inceleme elemanlarına bırakılmış, onlara fiilin hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren durumlarda, suç failinin kastı olup olmadığına dair takdir haklarını kullanarak bir kat ceza kesilmesini önerme yetkisi, Genel Tebliğ ile tanımıştır.
İnceleme elemanlarına bu konuda yetki verilmesinin eleştirisini çok önceleri zaten yapmıştım. İşte şimdi burada eşitlik açısından bir başka sakınca daha ortaya çıkmıştır. Çünkü bir inceleme elemanının kast "vardır" dediği olaya, diğer bir inceleme elamanının "yoktur" diyebilmesi mümkündür. Şimdi inceleme elemanlarının bu takdirleri, objektif ölçütten yoksun olarak bir yasal hakdan yararlanma veya yararlanmama sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca gümrük vergileri ile il özel idareleri ile belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz. Örneğin emlak vergisi borcu için bu Kanun hükümlerinden yararlanmak söz konusu olmayacaktır.
Öte yandan ikmalen, re'sen ve idarece tarhiyattan kaynaklanmamış borçlar, örneğin dürüstçe verilmiş beyannamelerden kaynaklanan borçlar, bu Kanunun yayımından önce uzlaşılmış tutarlar, bu Kanunun yayımından önce kesinleşmiş yargı kararına bağlanmış borçlar, bu yasanın getirdiği düşük faizli ve teminatsız otomatik taksitlendirme olanağının kapsamı dışındadır. Geçen hafta uzlaşanlar ile gelecek hafta uzlaşanlar arasında eşitsizlik yaratılmıştır.
Yararlanabilecekler
Bu Kanunun sağladığı olanaklardan yararlanmak için aranan ikinci koşul yukarıda aktardığımız kapsam içindeki borçların ihtilaf veya uzlaşma aşamasında bulunmasıdır. Kanunun yayımı tarihi itibariyle, kapsam içindeki tarhiyatlara ilişkin olarak;
- Dava açma süresi geçmemişse,
- Açılmış dava vergi mahkemelerinde halen devam ediyorsa veya bozma kararı uyarınca dava bu mahkemelerde tekrar görülüyorsa,
- Davada karar verilmiş olmakla birlikte temyiz veya itiraz süresi dolmamışsa,
- Dava temyiz veya itiraz aşamasında ise,
- Temyiz veya itiraz aşaması sonuçlanmış olmakla birlikte karar düzeltme başvuru süresi geçmemişse,
- İhtilaf karar düzeltme aşamasında ise, bu Kanundan yararlanmak mümkün olacaktır.
Kısaca mahkeme kararı kesinleşmedikçe, bu Kanundan yararlanmak mümkündür. Kararın kesinleşmesinden ise, ilk derece mahkemesinin kararının kesinleşmesine yol açacak olan üst yargı merciinin onama kararının taraflardan birine tebliğ edilmiş olunmasının anlaşılması gerekmektedir (5736 sayılı Kanun md.1/5).
Ayrıca kanunun yayımı tarihinde,
- Tarhiyat öncesi uzlaşma için müracaat etmiş ve kendilerine uzlaşma görüşmesi için gün verilmiş olanlar,
- Tarhiyat sonrası için uzlaşma için müracaat etmiş olup henüz kendilerine gün verilmemiş olanlar,
- Tarhiyat sonrası için uzlaşma için müracaat etmiş olup kendilerine gün verilmiş olanlar,
- Tarhiyat sonrası için uzlaşma görüşmesi yapılmış, tutanağa yazılı nihai teklifi kabul için henüz süresi geçmemiş olanlar
bu Kanunun getirdiği taksitle ve taksitler süresince çok düşük faizle ödeme olanağından yararlanabileceklerdir.
Uygulamaya ilişkin başvuru usulleri gibi ayrıntılar ise, ancak Maliye Bakanlığınca yayınlanacak Genel Tebliğlerle şekillenecektir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 25.02.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.