İş yeri kiralarından kiracı yaptığı kesintiyle bir bakıma devlet adına veznedarlık yapar. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94’üncü maddesi uyarınca kiranın tamamını mülk sahibine vermeyecek, devlet payını hesaplayacak, kasasında da tutmayacak vergi dairesine ödeyecektir. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 19.01.2017 tarihli E:2016/394, K:2017/63 sayılı kararına konu olan uyuşmazlıkta; bir mülk sahibi, net olarak belirlenen kiralar üzerinden gelir vergisi kesintisi hesaplayarak beyan etmediği için kiracısı aleyhine alacak davası açmış ve bu talep mahkemece haklı görülmüştür. Üstelik kanunen stopaj yapmakla yükümlü olmayan bir kiracı hakkında böyle bir karar verilmiştir.
Bu mahkeme kararını ele alan DÜNYA gazetesindeki yazıma, vergi hukukunun yetkin kalemi Sayın Bumin Doğrusöz, 17.08.2017 günlü yazısıyla önemli katkılar yaptı. Kira tutarının net olarak belirlendiği durumlarda, kira ödemesinin stopaja tabi olup olmamasının veya stopaj oranındaki değişimlerin, kiraya verenin alacağı kira bedellerine bir etkisi olmadığını özellikle vurguladı.
Stopaj, devletin vergi alacağıdır. Stopaj yapmak zorunda olan bir kiracının, bu beyanı yapmaması halinde, bundan devlet mutlak olarak zarar görürken; mülk sahibi bazı durumlarda kayba uğrar. Devlet zararının tazmini için vergi dairesi harekete geçer, beyannameler verilmemişse vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapar. Beyannameler verilmiş ödemeler yapılmamışsa, 6183 sayılı AATUHK kapsamında icrai işlemlere geçer. Peki, bu beyanın veya ödemenin yapılmamasından mülk sahibi sorumlu tutulacak mıdır? Hayır. Zira VUK’un 11’inci maddesine göre kiracı kesmeye mecbur olduğu vergiden kendisi sorumludur. GİB özelgelerinde de, kira stopajının yapılmamasından geliri elde edenin herhangi bir sorumluluğu olmadığı açıklanmıştır.
Bir de mülk sahibinin zararına ve nasıl tazmin edeceğine bakalım. Bunun için kesintinin niteliğini açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Hemen belirtelim ki, kesinti, işyeri sahibinin gelir vergisine mahsuben yapılır. Zaten ismi de gelir vergisi stopajıdır. Devlet mülk sahibini ön vergilemeye tabi tutmuştur.
Nitekim kira gelirlerinin beyanın zorunlu olmadığı durumlarda bu kesintiler mülk sahibi adına nihai vergilemeye dönüşür. Ne vakit ki mülk sahibi bu gelirleri beyan eder, işte ancak o zaman bu vergiyi GVK’nın 94 ve 121’inci maddelerine göre beyannamede tahakkuk eden vergilerde mahsup eder, mahsup fazlasını ise diğer vergi borçlarına takas yapar veya iadesini ister. Şu halde mülk sahibinin beyanname vermesinin zorunlu olmadığı durumlarda bir zararından söz edilemez. Buna karşın kira gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermesi halinde, kesintinin beyan edilmemesi kendisini kayba uğratır. Maliye Bakanlığı'nın yayımladığı 252 Seri No.lu GVK Tebliğ’inde bu bilinçle mahsup, takas ve iade için vergi tutarının tahakkuku yeterli görülmüştür. Hülasa bu vergilerin kiracı adına tahakkuk ettirilmesiyle mülk sahibinin olası zararları tamamen ortadan kalkar. Ödenme koşulunun aranmaması, bakanlığın kiracı ve mülk sahibinin karşı karşıya gelmemesindeki hassasiyetini göstermesi açısından kayda değerdir.
Şimdi yazı başlığını açalım. Kesintinin beyan edilmemesi halinde mülk sahibi şahsi bir alacak davası açabilir mi? Elbette açamaz, kesinlikle açılamaz Yapılması gereken kira sözleşmeleriyle birlikte kiracının mükellefi olduğu vergi dairesine müracaattır. Varsa bir vergi kaybı, vergi dairesi bağlı yetkiyle bunun tahakkukunu yapacağından şüphe yoktur. Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi böyle bir alacak davasının açılamayacağını yirmi yıl önce karara bağlamıştır. 17.11.1997 tarih ve E. 1997/12145 K. 1997/12798 sayılı bu kararda, “Bunun vergi dairesine ödenmesinden mal sahibi maliyece sorumlu tutulamaz ve kiracı tarafından stopajın eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi alacaklıya bu parayı kiracıdan talep hakkı vermez” denmiştir. Kararda ayrıca “Öncelikle talep edilen farkın tamamının stopajdan ibaret olup olmadığının alacaklıdan sorularak sadece stopaj talep ediliyorsa yukarıdaki gerekçe nedeniyle alacaklının istemi reddedilmelidir” vurgusu da yapılmıştır.
Hay bin yaşa Yargıtay! Aksi durumda kiracı biri vergi dairesine, diğeri mülk sahibine iki kez vergi ödemek zorunda kalır. Hatta muvazaalı alacak davalarının önü açılır. Mülk sahibi kiracısı ile anlaşır; gelir vergisi kesintisi beyan edilmez, davalar uzayıp giderken hem yargı tıkanır, hem de devletin vergi gelirleri akamete uğrardı.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 08.09.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.