Teşvik kavramı, belirli ekonomik faaliyetlerin veya işlemlerin gerçekleşmesini veya başka faaliyet ve işlemlere oranla daha fazla yapılmasını sağlamak amacıyla, çeşitli yöntemlerle verilen ayrıcalıklar ve özendirmeler olarak tanımlanabilir.
Günlük hayatımızda vergiler alanında teşvikleri genel olarak indirimler, istisnalar ve muaflıklar şeklinde görüyoruz. İstisnalar veya muaflıklar yoluyla, çeşitli faaliyetler veya ekonomik birimler için ayrıcalık sağlanıyor.
İstisna ve muaflıklar yoluyla faaliyetlere veya mükelleflere çeşitli ayrıcalıklar sağlanıyor ama bazen bu teşvikler istenerek veya istenmeyerek ceza haline dönüşebiliyor. Bazen oluşturulan sistem gereği, bazen kötüye kullanıma engel olmak amacıyla, bazı durumlarda da doğrusu bu şekilde olduğu için teşvik düzenlemeleri teşvik olmaktan çıkıp ceza niteliğine dönüşebiliyor.
Vergi sisteminde, özellikle de istisnaların çok olması nedeniyle katma değer vergisinde bu tür uygulamalar karşımıza çıkıyor. Bu vergiyle ilgili konuları ayrı bir güne bırakıp, bugün bir kurumlar vergisi istisnası, bir de damga vergisi muafiyeti ile ilgili iki teşvikten bahsetmek istiyorum.
İki yıldan fazla elde tutulan taşınmaz ve iştirak hissesi satışından doğan kazançların yüzde 75’i kurumlar vergisinden müstesna. Kalan yüzde 25 üzerinden vergi ödeniyor.
Yasal düzenleme gereği, istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan zararlar, istisna dışı kurum kazancından indirilemiyor. Kanun diyor ki, bir faaliyet yapıyorsanız ve bu faaliyetten elde edeceğiniz kazanç için kurumlar vergisi ödemeyecekseniz, zarar ederseniz de bu zararınızı diğer kazançlarınızdan indiremezsiniz.
Zarar mahsubunu sınırlayan bu düzenleme, sürekli faaliyetler için sorun olmayabilir. Bazı yıllarda zarar olur zarar tutarı diğer kazançlardan indirilemez, bazı yıllarda kazanç olur vergi ödenmez. Faaliyeti yapan kurum, yaptığı faaliyetten kazanç olursa vergi ödemeyeceğini, zarar olursa da bu zararı diğer kazançlardan indiremeyeceğini bilir.
Bir faaliyet sonucu oluşmayan, taşınmaz ve iştirak hissesi satışı gibi tek bir işlemden doğan zararların mahsubunda önemli bir sorun çıkyor ortaya, faaliyet zararlarından farklı olarak. Bu işlem sonucunda zarar doğarsa bu zararı mahsup edememenin telafisi yok. İstisna nihai olarak kurumu cezalandırıyor.
Daha da önemlisi kanunun amacı açısından zararlı satışla kârlı satış arasında bir farklılık yok. İstisnanın genel olarak kabul edilen amacı işletmeye nakit girişi sağlanması, kurumun likiditesinin güçlendirilmesi, duran varlıklarının nakde çevrilerek işletmenin daha verimli çalışmasının sağlanması olarak özetlenebilir. Bir başka ifadeyle amaç işlemden kazanç elde edilmesi değil işletmeye nakit girişi sağlanması.
Varlığın zararına satışında da amaç gerçekleştiğine göre, bu işlemi cezalandırmak yerine teşvik etmek gerekmez mi? Oysa bugünkü uygulanan haliyle teşvik edilmesi gereken bir işlem teşvik edilmediği gibi ayrıca da cezalandırılmış oluyor.
Damga Vergisi Kanunu’na göre damga vergisinin mükellefi kâğıtları imzalayanlar. Birden fazla kişi tarafından imzalanan kâğıtların damga vergisinin tamamından imza edenler müteselsilen sorumlu. Bunlar arasında vergiden müstesna olanların (Kanun muaf olanların demek istiyor zannediyorum) bulunması verginin eksik ödenmesini gerektirmiyor. Kanunda ayrıca, damga vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kâğıtlara ait verginin tamamının kişiler tarafından ödeneceği belirtilmiş.
Özet olarak düzenleme diyor ki; çeşitli amaçlarla damga vergisinden muaf tutulmuş bir kurumla yaptığınız işlem nedeniyle bir kâğıt düzenlenirse, mükellef kâğıdı imzalayanlar olsa da, muaf kurumun vergisini de siz ödersiniz. Bir kuruma sağlanan ayrıcalık, bir başka kuruma ceza oluyor. Neyseki yakın geçmişte yapılan bir düzenleme gereği, birden fazla nüsha düzenlenen kâğıtlarda vergi, bir nüsha için ödeniyor. Ancak böyle de olsa, ödenen vergi tarafların vergisi ve bir tarafın muaf olması diğer taraf için cezaya dönüşüyor.
Sonuçta, yukarıda özetlediğim iki örnek düzenlemeden hareketle şunu söyleyebilirim. Hangi faaliyetin teşvik edileceği, hangi kurumun bir vergiden muaf tutulacağı bir tercihtir. Ancak teşvik düzenlemeleri cezaya dönüşmemelidir. En kötü olasılıkla teşvik olmasaydı ne olacak idiyse, o olmalıdır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 16.08.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.