Vergi veya diğer kamu borçlarından dolayı yurtdışına çıkış yasağı konulması, kişilerin seyahat özgürlüğü açısından önemli bir sınırlandırmadır.
Vergi idaresinin vergi borcu olanlara yurtdışına çıkma yasağı uygulayabilmesinin yasal dayanağını oluşturan Pasaport Kanunu'nun 22/1 maddesinin ilgili bölümü, bir süre önce Anayasa Mahkemesi'nin 2007/81 sayılı kararı ile iptal edilmişti. Ancak Yüksek Mahkeme, kararının Resmi Gazete'de yayımından altı ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştırmıştı. Bu nedenle anılan karar, 8.6.2008 tarihinden itibaren hüküm doğurabilecektir.
Bu arada yürütme organı bir boşluk doğmaması için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a 36/A maddesi eklenerek konunun düzenlenebilmesi amacıyla bir tasarı hazırlamış ve Meclis'e sevk etmiştir. Tasarıda konuyu düzenleyen bu madde şöyledir:
Yeni düzenleme
"MADDE 36/A- Devlete ait olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezalarını ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün içerisinde ödemeyen ya da bu kanun hükümleri uyarınca hakkında bu alacaklar nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun yurtdışına çıkışı, amme alacağının devamı müddetince alacaklı tahsil dairesinin talebi üzerine ilgili makamlarca engellenir.
Yurtdışı çıkış tahdidi, yirmi beş bin Yeni Türk Lirası ve üzerinde olan teminat altına alınmamış amme alacağı için uygulanır. Bakanlar kurulu, bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye ve yeniden kanuni tutarına getirmeye yetkilidir.
Amme alacağına karşılık teminat alınması, alacağın tecil edilmesi, yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerde yurtdışı çıkış tahdidi, alacaklı tahsil dairesinin talebi üzerine ilgili makamlarca kaldırılır.
Amme borçlusu hakkında uygulanan yurtdışı çıkış tahdidi, hastalık, iş bağlantısı gibi zaruri hallerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve bildirimi üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu fıkraya göre yurtdışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine mani değildir.
Amme borçlusuyla birlikte amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu kanuna göre amme borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan esaslara göre yurtdışı çıkış tahdidi uygulanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
Anayasal düzenleme
Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen hükmün uygulama esaslarına ilişkin genel tebliğ düzenlemesini yasaya aktarmaya çalışan bu düzenleme tasarısı, bence eskisinden daha fazla anayasaya aykırıdır.
Düzenleme her şeyden önce takdir hakkını kaldırmakta ve 25.000 YTL'den fazla teminatsız vergi borcu bulunan herkese, idari mercilere özgürlükten mahrumiyet cezası öngörmektedir. Eski düzenlemeye göre vergi idaresi gerekirse yurtdışı çıkış yasağı koyuyordu, şimdi zorunlu olarak bu yasağı uygulayacaktır. Burada hiç olmazsa, yurtdışına kaçma, mal kaçırma endişesi bulunan borçlular ile ödeme gücü veya potansiyeli olduğu halde ödemeyenler için bu tedbirin uygulanması öngörülebilirdi. Yani bu tedbir, bazı ölçüt ve koşullara bağlanabilirdi. "Vergiden borç eşittir özgürlükten mahrumiyet" anlayışının, ödeme veya teminata kadar otomatik yasak düzenlemesinin hukuk devleti ile bağdaşması mümkün değildir.
Üstelik madde, yurtdışına çıkışın engellenmesini borç ödenene kadar öngörmekle de seyahat özgürlüğünün bir tedbir olarak uygulanmasını değil, adeta bir ceza olarak öngörmektedir. Diyelim ki borçlu, iflas etti veya borcu ödeme gücünü kaybetti. Eğer borcunu ödeyemezse, ölene kadar bu özgürlükten mahrum olarak yaşayacaktır. Oysa "İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz".(Anayasa md. 38/11)
Bu tedbirin fayda etmediği, bu tedbire rağmen tahsilatın yapılamadığı, bir başka deyişle amaca hizmet etmediği hallerde yasağın kaldırılması gerekir. Zira böyle bir durumda amaçla araç arasındaki ölçü kaybolmaktadır. Uygulamanın kişinin ödeme gücü olmadığı için uygulanan bir yaptırıma dönüşmemesi, bu nedenle bu tedbirin amaca hizmet edip edip etmediği yönünden periyodik değerlendirmelere de tabi tutulması gerekir.
Bundan önceki uygulamanın en çok eleştirildiği nokta, hakkında yasak uygulanana bir tebligatın dahi yapılmaması, kişilerin havaalanlarında, sınır kapılarında sürprizlerle uygulamayı öğrenmesiydi. Maliye Bakanlığı bu şakaları çok sevmiş olmalı ki, yeni düzenlemede ilgiliye tebligat zorunluluğu dahi öngörülmemiştir. Mükellef haklarına saygılı olacağını her zaman beyan ederek ve web sayfasında bildirgelerle duyuran bakanlığın tasarısında bu konuda bir düzenlemeye yer verilmemiş olunması, olacak şey değildir.
Öte yandan son fıkrada, bir temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılmasına ilişkin esasları belirleme yetkisinin bir bakanlığa bırakılmasını anayasal esaslarla bağdaştırmak mümkün değildir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin Reiner davasında Bulgaristan'ı mahkûm eden kararında ne kadar eleştiri konusu yapılan husus varsa, bu maddeye aktarılmıştır. Meraklılar bu konuda Billur YALTI'nın bu kararı irdeleyen ve Türkiye Barolar Birliği Dergisi'nin 66. sayısında yayımlanmış makalesine bakabilirler.
Umarım madde, yasama süreci içerisinde gözden geçirilir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 07.02.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.