Geçen yüzyılın son elli yılında dünya üzerinde en güçlü para birimi olan dolar, Avrupa Birliği'nin euroya geçişinden bu yana kullanım alanının daralması nedeniyle değer yitirmeye başlamıştır. Gerçekte ABD'nin iç ekonomik gereksinimini aşan ve uzun bir süre içerisinde emisyon hacmi giderek büyüyen dolar, dünya devletlerinin ortak değişim aracı olma özelliğini yitirmeye başlamasından sonra ortaya çıkan sorunların bu bağlamda teknik olarak irdelenmesi de artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Aşırı emisyon hacminin oluşturduğu para bulutlarının yaratacağı enflasyon baskısından korunabilmek için üretilen finansal araçlar esas alınarak öncelikle kendisine özgü bir güvene dayalı sentetik ürünler borsası oluşturulmuştur. Türevsel ürünler borsaları ve işlemleri, değişik isimlerle anılan fonlar, vasıfsız kredi borsaları ve bu borsaları güvence altına alabilmek için oluşturulan borsalar bir süre özellikle aşırı emisyonu kontrol altında tutma başarısını göstermiştir.
Avrupa Birliği ülkeleri tarafından dolar talebinin azaltılması, rezerv para olarak doların terk edilmesi, bir süre sonra Amerikan ekonomisi için sorun yaratmaya başlamıştır.
Ancak zaman içersinde dünya ülkelerinden ABD'ye geri dönen dolar kümeleri bir süre ABD Merkez Bankası'nın (FED) uyguladığı para politikası nedeniyle piyasayı olumsuz etkilememiş, ancak bu uygulama ABD'yi bir yandan işsizliğe sürüklemiş, diğer yandan da ekonomide belli bir durgunluğun yaşanmasına neden olmuştur. Diğer yandan ABD başta olmak üzere dünya üzerinde ve özellikle de gelişmiş ekonomilerde oluşmaya başlayan parasal riskler ile kredi borsalarında yaşanan sorunlar 21. yüzyılın başlarından itibaren dünya piyasalarında olumsuz gelişmelere neden olmuş, ancak bu olumsuzluklar genellikle tam anlamıyla parasal açıdan değişik araçların kullanılması ile geçiştirilmiştir. Bu gelişmeler gelişmiş ülkelerin kendi iç gelir bölüşümü dengelerini bozmuş, öngörülen büyüme hızlarının da düşmesine neden olmuştur.
Son aylarda dünya üzerinde gelişmiş ülkeler tarafından tartışılmaya başlayan para politikaları yanında mali politikalar de önem kazanmaya başlamıştır. Piyasaların yoğun nakit para baskısı altında kalması durumunda ortaya çıkması muhtemel fiyat değişimlerini denetim altında tutmak için yapılan öneriler değişik kesimlerce farklı farklı değerlendirmek suretiyle uzun süredir özellikle gelişmiş ülkelerin gündeminde yer almaya başlamıştır.
Gerek Uzakdoğu para piyasalarında ve gerekse ABD'de mali piyasalarda yaşanan günlük değişimler ister istemez Türkiye ekonomisini de etkilemektedir. Ülkemizde de bir süredir mali piyasalarda yaşanan gelişmeler dikkate alındığında dolardan belli bir kaçışın varlığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye'nin ihracatında daha çok euro bazlı işlemlerin arttığı gözlenmektedir.
Türkiye'nin son beş yıllık ekonomik yapısına bakıldığında son yıllarda ithalat artışının ihracattan daha fazla olduğu, bu nedenle de cari işlemler açığının giderek büyüdüğü, ihracatın ithalata bağımlı hale geldiği anlaşılmaktadır.
Bu durum ülkemiz açısından dış işlemler açığından doğan finansman ihtiyacının borçlanma yoluyla karşılanmasını bir anlamda zorunlu hale getirmiştir. Ülkemizin geçmişten gelen en önemli sorunu bütçe dengesinin vergi gelirleriyle sağlanamamasından kaynaklanmaktadır. Bu olgu yanında ortaya çıkan dış ticari işlemlerden kaynaklanan açık finansmanı gereksinimi giderek artmakta olması gelecek için önemli bir risk oluşturmaktadır.
Bir süredir uygulanmakta olan faiz politikaları ile ülkemize akışı sağlanan sıcak paranın maliyeti bu bağlamda giderek artmaya başlamıştır. Bu durum aynı zamanda yabancı para kurlarının belli aralıklar içerisinde iniş çıkış göstermesi, bu tür finansmanın maliyetini artırmaktadır.
Örneğin; dolar kurunun 1.21 olduğu gün ülkemize giren 100 bin dolar, kurun 1.19'a inmesi halinde 101 bin 680 dolar olarak yurtdışına çıkarılabilmektedir. Bu dalgalanmanın son altı aydır, ülkemizde haftada iki-üç defa yaşandığı dikkate alındığında sadece bu nedenle dolar olarak yıllık getirinin aylık bazda dünya üzerinde rekor sayılabilecek bir kaynak aktarımına neden olduğu söylenebilir. Dünya üzerinde para bloklarına sahip olanların özellikle gelişmekte olan ülkelere gösterdikleri ilginin başında yukarıya sunmuş olduğumuz milli para ile sıcak para arasındaki piyasa koşulları içersinde belli aralıklar içersinde hareketli hale gelen kur değişimleri gelmektedir.
Kurlarda sınırlı bir alan içersinde ortaya çıkan bu iniş-çıkışlar kısa süreli olarak yaşandığında görünürde, bu durumun önemsiz olduğu sanılabilmektedir. Ancak gerçekte bu durum tam anlamı ile yüksek gelir sağlayıcı önemli bir fırsat alanı yaratmaktadır.
Dünya üzerinde gelişmiş ekonomilerde yaşanan sorunlar karşısında gelişmekte olan ülkelere kayan para kümeleri bir yandan kendilerine gelir sağlarken diğer yandan ekonomisine girdikleri ülkelerde özellikle üretim faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 02.02.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.