Değerli DÜNYA okurları, Türkiye’nin kendi iç dinamikleri, bölgesel ve global denge, çekişme ve sorunlar nedeniyle büyük tedirginliklerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin bugüne kadar olduğu gibi tüm bu sorunların üstesinden gelecek çözümler üretme becerisini göstereceğine inancım tam. O nedenle güncel sıkıntılardan hareketle pozisyon almak yerine meselelere daha uzun soluklu ve stratejik bakıyor olmakta fayda var.
Yaptığımız sohbetler ve gelen sorulardan iş aleminin bir güven sıkıntısı içinde olduğunu görüyorum. İş âlemini de iş adamları ve tüm beyaz yakalıları içerecek bir kavram olarak kullanıyorum.
Varlık ve vergi barışı konusunda bugüne kadar yaşadığımız tecrübeye baktığımızda rahatlıkla, bugüne kadar aksi bir tecrübe yaşanmadığını paylaşmak isterim. Diğer bir deyişle, Varlık barışı ile Türkiye’de kayda alınacak varlıklarla ilgili mali bir yükle karşılaşılmayacağı düşüncesindeyim.
Elimde istatistiki sonuçlar olmadığı için rakamsal verilere dayandıramam. Ancak, Türkiye’nin yetişmiş insan gücü, sermayesi, yatırım ve girişim gücünün geleceğini dışarıda kurma, dışarıda da bir alternatif düzen oluşturma, bundan sonraki girişimleri için Türkiye dışını merkeze alma, çocukları dışarıda okutma, başka ülkelerde oturma, çalışma izni, gayrimenkul alma planında veya çabasında olduğunu gözlemliyoruz.
Diğer bir ifade ile Türkiye’nin yurt dışındaki varlıklarını kayda alma çabası yanında, yurt dışına çıkış düşüncesi, psikolojisi veya pratiğini geri çevirmeye de çaba sarf etmeliyiz.
Varlık barışı konusunda, Maliye Bakanımız yaptığı toplantılarla sorunları dinledi ve bu soru ve sorunları çözmek için önceki yazımda belirttiğim tebliğ ile rahatlatıcı açıklamalar yaptı.
Teknik açıdan baktığımızda geride tereddüt yaratan çok az konu kaldı. Zikretmek gerekirse, odağını yurt dışındaki menkul varlıklarda (satın alım tarihindeki kur ile satış günü arasındaki) “kur farkının” vergilenip vergilenmeyeceği ve “nakit dışı varlıkların” ileride elden çıkarılması halinde maliyet bedeli olarak hangi değerinin (TL mi, yabancı para cinsinden mi, ilk günkü değeri mi yoksa Türkiye’de beyan edildikten sonra oluşacak değer artışının mı) dikkate alınacağı konusu iki ana konu olarak kaldı.
Genelde yurt dışında bulunan nakit dışı (menkul kıymetler) varlıkların nakde çevrilerek Türkiye’ye getirildiğini, böylelikle ileride satış halinde ortaya çıkacak (kur farkı-maliyet bedeli/değerleme) tartışmaların bertaraf edildiğine şahit oluyoruz.
Nakde dönemeyenler ve yurt dışında bulunan menkul kıymetleri Türkiye’de finans kurumlarına ibraz zorunda kalan ya da kalacak olanlar için bahse konu vb. sorunları gidermekte fayda mülahaza ediyoruz.
Bir çizgi çekip ileriye doğru elde edilecek gelirlerin vergilenmesi mutlaka sağlanmalı ve kabullenilmeli. Buradaki temel teknik kaygı (güven konusunu fark ediyorum) servetin yabancı para cinsinden aşınması. Diğer bir deyişle, nasıl, yabancı para cinsinden mevduatlarda sadece elde edilen faiz vergileniyor, ana para vergilenmiyorsa yabancı yatırımlarda da sadece reel getiri kısmı vergilenmeli görüşü dile getiriliyor.
Gerek bu husus, gerekse çeşitli teknik ve iktisadi nedenlerle kolayca nakde çevrilemeyecek bir kısım yapıların (varlıkların) sorunlarını da çözebilecek bir alt yapı oluşturabilmek için sürenin uzatılması ve uzatılırken bahse konu sorunları çözebilecek hususların da göz önüne alınması yararlı olacaktır.
Türkiye bilgi değişimi, paylaşımı ve karşılıklı raporlama sürecinde üzerine düşen düzenlemeleri yapıyor ve takvim işliyor.
Sonrasında servet unsurlarınızı bulundurduğunuz ülkelerde sıkıntı yaşamamak için halihazırda 30. 06. 2017 itibariyle sona erecek olan fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ederim.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 21.06.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.