Prim yapılandırmaları bu ülkede hep konuşula gelmiş hep eleştirile gelmiştir. Eleştirilerin büyük kısmı neyin ne olduğunu bilmeden yapılan eleştirilerdir, ama neyin ne olduğunu bilenlerin yaptığı eleştirilerin dikkate alınması gereken eleştiriler olarak altını çizelim.
Halen TBMM’ye Başbakan Binali Yıldırım imzasıyla yeni bir yapılandırma kanunu sevk edilmiş bulunuyor. Artık iki yılı geçtim her yıl çıkmaya başlayan yapılandırma kanunları aslında bir arızayı işaret ediyor.
Halen TBMM’de görüşülmekte olan son “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun” bunlardan sonuncusu. Bir önceki yapılandırma kanunu olan 03.08.2016 tarihli ve 6736 sayılı Kanun gereği ödenecek borç taksitleri genel olarak aksamış ve 6770 sayılı Kanun ile de Ocak 2017 ayından itibaren ödenmesi gereken taksitler dörder ay uzatılmıştı. Yeni bir kanun çıkarıldığına göre anlaşılan bu uzatma da beklenen işlevi görmemiş olduğu anlaşılıyor.
Bağ-Kur’lunun Yapılandırma Sorunu
Yapılandırma kanunları bir kere borcu silen kanunlar değildir, borcun hesaplanma şeklini değiştiren kanunlardır. İşin püf noktası da burada çıkıyor. Çok yüksek olan bir borç birden çok düşük bir borca nasıl dönüşüyor? Bunun iki önemli nedeni bulunuyor. İlki normal zamanlarda hesaplanan prim borçlarının Devlet İç Borçlanma Senetlerindeki artış rakamlarına göre tespit edilmesi ki bu formül borç tutarında anormal bir artışa neden oluyor, ödeme güçlüğündeki mükellefi sistemden daha da uzaklaştırıyor.
İkinci ve en önemli neden ise yapılandırma dönemlerinde uygulanan enflasyon rakamlarının gerçekten uzaklığı oluyor. Zira on yıllardır Hükümetler beceri noksanlıklarını örtmek amacıyla rakamlara takla attırıp inandırıcılığı olmayan gerçek dışı düşük enflasyon rakamlarını ilan ediyorlar. Normal zamanlarda vatandaşın uyutulmasına yarayan bu rakamlar yapılandırma dönemlerinde vatandaşın işine yarıyordu. Zira gecikme zam ve cezasını kaldırıp borç aslına enflasyon farkına göre hesaplama yapılınca özellikle eski yıllara gidildikçe abartısız yüzde 90’lara varan bir indirime neden oluyordu.
Bu durum da vatandaşın ödememe alışkanlığını tetiklemekte, Devlet açısından ise evvelce başka amaçla ilan ettiği düşük enflasyon rakamlarının kendi ayağına kurşun sıkmak gibi sonuçlara yol açmış olunuyordu.
İşte bu noktada sistemin açık zararını önlemek adına 2015 yılında yürürlüğe sokulan 6645 sayılı Kanunla önemli bir değişikliğe gidildi. Bu değişiklik yapılandırma dönemlerinde normal gecikme zam ve cezalarını kaldırıp enflasyon rakamlarıyla borç güncellemesini değil, ödeme başvuru tarihinde geçerli olan en düşük Bağ-Kur primleriyle ödemeyi gündeme getiriyordu.
Bu noktadan sonra bahse konu değişiklik 2016 yılında çıkartılan 6736 sayılı Yapılandırma Kanununu Bağ-Kur prim borçluları için “Dağ fare doğurdu” sonucuna mahkûm etmişti. Zira 2014 yılında enflasyona göre hesaplanmış, örneğin 30 bin TL’lik borcu ödemeyen mükellef 2016 yılında aynı süreye karşılık 100 bin TL’lik borç rakamını görünce bir yanlışlık olduğunu düşünmüş ve elbette ki ödememişti.
Bağ-Kurlu ve Son Yapılandırma
İşte halen TBMM’de bulunan yeni Yapılandırma Kanununa bu gözle bakmakta yarar bulunuyor. Nitekim yapılandırma kanunu da çok kısa bir süre için anlam ifade edecek, eski borçlar için güncel rakamdan hesaplama yaptıracaktır. Zira bu yapılandırma kanunu 2015 Mayıs - 2017 Mart ayları arası Bağ-Kur prim borçlarının enflasyon rakamlarıyla ödenmesini öngörürken 30.04.2015 tarihi itibariyle silinmiş olan 12 ay ve üzeri Bağ-Kur prim borçlarının ödenmek istenmesi halinde enflasyon rakamlarıyla değil, güncel olarak Bağ-Kur primi neyse o rakam üzerinden ödenmesini öngörüyor.
Bahse konu borçlar Nisan 2015 ayı itibariyle silinmiş olduğu için silinen sürelerin ihyası kapsamında ödenebiliyor.
2015 Mayıs ve 2017 Mart ayı arası prim borçlarında da gecikme zam ve cezası ile hesaplanmış borç ile enflasyon farkıyla hesaplanmış borç arasında önemli bir fark oluşmadığından bariz bir avantaj sağlayamıyor.
Son yapılandırma kanunları göstermektedir ki borcunu ödememe alışkanlığındaki mükelleflerden ziyade zamanında ödeyenlerin desteklenmesi gibi bir misyon su yüzüne çıkıyor.
Zira zorunlu Bağ-Kur prim borcunu zamanında ödeyen sigortalı zaten 2016 Ekim ayından beri 5 puan indirimli olarak primini ödeyebilmektedir. Borcunu zamanında ödemeyen Bağ-Kur sigortalı ise hiç de cazip olmayan güncel prim rakamlarıyla ödeme ile karşı karşıya kalmakta ya emeklilikten vazgeçmek ya da emekliliğini bir süre daha ertelemeyi düşünmek durumunda kalıyor.
Kimlere Yarayacak?
Tıpkı 6736 sayılı Yapılandırma Kanunu gibi bu yapılandırma kanunu da çalıştırdığı sigortalılarla ilgili primlere zamanında ödemeyen prim borçlusu işverenlere yarayacak. Zira onlar prim borç asıllarını enflasyon farkıyla ödeyerek yüksek gecikme zam ve cezalarından kurtulmuş olacaklar. Keza Şubat 2016 ayından itibaren kaldırılan emekli iken bağımsız çalışmaya devam edenlerin Şubat 2016 ayı öncesi dönemler için çıkan sosyal güvenlik destek prim borçlarını enflasyon farkıyla (Yİ-ÜFE) ödemelerini sağlayacağından bu kesime de yarayacak.
Elbette avantaj büyük de olsa işin gerçeği işveren eğer parası varsa ödeyecektir.
(Kaynak: Ali Tezel | 08.05.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.