Referandumdan sonra Hükümetin bir vaadi de Kıdem Fonunun kurulması ile ilgili idi ve bu konu basına defaatle yansıdı.
Geçtiğimiz günlerde Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kıdem tazminatında güçlü bir fonun kurulacağını değişiklik için yüzde 70'i yakaladıklarında bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı düzenlemesini Meclis'e göndereceklerini vurgulamıştı. Sistem için hükümet de işverenin yükünü hafifletmek için sisteme katkı verecek, bir yılın karşılığında kazanılan 30 günlük kıdem süresi ise kesinlikle korunacağı vurgulanmıştı.
Tazminat Hakkında Ne Değişecek?
Kıdem fonu kurulursa kıdem tazminatı alma bakımından 15 yıl ve 3600 gün şartlarını sağlayarak tazminatla işten ayrılma, askere giderken tazminat alma veya evlenen kadın çalışanların evlilik nedeniyle tazminat alarak işten ayrılmaları halinde tazminat hakları olmayacak.
10 Yıl Koşulu
Buna karşın Fonda 10 yıl kıdem birikimi olan 10 yıl dolunca kıdem tazminatını alabilecek. İşçi Dilediği Zaman İşten Ayrılabilecek. Tazminatını Emekli Olurken Veya 10 Yıl Dolunca Alabilecek. Ama zannedildiği gibi kıdem fonu kurulduktan sonra emeklilik, malûllük ve ölüm hariç en az 10 yıl kimse Fondan bir hak alamayacak.
Dananın Kuyruğu Kesinti Oranında
İşverenler her ay yüzde 3-4 dolaylarında bir kesintiyi Kıdem Fonuna yapacaklar. Eğer bir yılın karşılığında 30 günlük kıdem tazminatı oranı korunacak olursa kesintinin aylık yüzde 8,33 olması gerekiyor. Bu oranın korunması ise çok zor görünüyor, zira ihtilafın işveren tarafı olası kıdem fonu değişikliğinde kesinlikle bir yıl hizmet için 30 günlük tazminatın fazla olduğu görüşünde ve işçinin ayrılış şekline göre belki de ödemeyeceği, ödese bile ticari amacı için kullanabileceği bir meblağı her ay ayırıp Fon yatırmayı düşünmüyor. Bu bakımdan işverenin Fona sıcak bakması en azından bir yıl hizmete karşılık tazminat tutarının aylık 8-10 günlük bir ücret tutarında olmasına bağlı bulunuyor.
İşçi Transferi Hız Kazanacak
İşçi nasıl ayrılırsa ayrılsın ayrılırken tazminat ödenmeyecek. Zaten tazminata esas Fon payı her ay düzenli olarak Fona yapılmış olacak. Bu uygulama küçük işverenler ve KOBİ’ler için yetişmiş kalifiye elemanlarını kolayca daha büyük firmalara kaptırmaları riskini taşıyarak, üretim sektöründe bir eleman krizine neden olacak potansiyel taşıyor.
Asıl Amaç?
Her ne kadar tüm çalışanlar kıdem tazminatından faydalansınlar deniyorsa da gerçek amaç bizce Hükümetler için yeni bir Fonun oluşması ki bu konuda İşsizlik Fonu çok büyük bir model teşkil ediyor. Günden güne büyüyerek devasa hale gelen Fon önemli bir ekonomik kaynağı oluşturuyor.
Aslında BES’in de en önemli kuruluş amaçlarından biri bu.
İş Kanunumuzu yenilendiği 2003 yılından bu yana kıdem tazminatı konusunun hala 1475 sayılı eski İş Kanunundaki hükümlerle yürütülmesinin nedeni işçi-işveren taraflarıyla Hükümetin bir ortak düşünce paydasında buluşamaması idi. Ki Kıdem tazminatı ile ilgili onca tasarı geldi, gitti, yasalaşamadı.
Referandum Bekleniyor
Bir çok konuda konsensüs oluşmasa bile yasa çalışmalarından taviz vermeyen Hükümetler konu kıdem tazminatına gelince geniş kesimlerin etkilenip sandığa olumsuz yansıyabileceği düşüncesiyle bir oldu-bittiye başvurmadı. Referandumdan sonra Türkiye’nin politik arenasında yaşanacak iki partili uygulamada iktidar partisinin kayıp riski taşımayacağı düşüncesiyle Hükümet üyeleri artık bu konudaki düşüncelerini daha açık bir şekilde ortaya koymaktan çekinmiyor.
Kısaca, Hükümet yetkililerinin açıklamalarından anlaşılan şu: Referandumdan kuvvetli bir “Evet” çıkması halinde “Kıdem Fonu” geliyor, acıtsa da acıtmasa da.
Bir Soru Bir Cevap
Okurum Özcan Bey, “01.01.1978 doğumlu eşimin 01.10.2004 Tarım Bağ-Kur girişi 2008 yılında 4/A’ya (SSK) girişi ve 746 günü var fakat şu an aktif sigortalı değil. Aynı zamanda iki çocuk için doğum borçlanması yapabiliyoruz. 4/A sigortalısı olarak isteğe bağlı sigortalılık var mıdır? Var ise ne kadar prim ödememiz gereklidir?” diyor.
Öncelikle belirtiyorum ki doğum borçlanması iki çocuğa dört yıl erken emeklilik gibi bir doğrudan etki içermiyor. Şartları varsa ancak katkı sağlıyor. Örneğin eğer okurumun eşi 01.10.2004’ten sonra doğum yapmışsa ve doğumdan sonraki iki yılda prim ödenmemiş süresi varsa o günlerle sınırlı olarak borçlanma yapabilir. Okurumun eşinin SSK’dan (4/a sigortalılığından) emekliliği 58 yaş ve 4 bin 500 güne bağlı olup 2036 yılına kadar oldukça uzun sürresi bulunuyor. Bu bakımdan yapılacak en rasyonel şey 4 bin 500 gün doluncaya kadar ya da en azından son bin 260 gün günü SSK statüsünden ödenmiş olmak koşuluyla prim ödemektir.
İsteğe bağlı SSK sigortalılığı 2008 yılı Ekim ayından itibaren kaldırılmıştı. Bu bakımdan isteğe bağlı olarak sadece Bağ-Kur primi ödeyebilir. Ya da eğer tarım işlerinde başkalarının tarlalarında gündelikçi amele olarak çalışıyorsa Ek-5 tarım sigortası ödeyebilir ki bu da SSK statüsünde sayılır.
Okurumun yapacağı en doğru işlem ise bir sosyal güvenlik müşavirinden destek alarak ödeyeceği primlerin aylığı nasıl etkileyeceğini görüp ödeyeceği primlere ona göre karar vermesidir. Sonuçta emeklilik de bir yatırımdır ve hesaplı vatandaş körü körüne değil ne alacağını bilerek ona göre yatırım yapar.
(Kaynak: Ali Tezel | 03.04.2017)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.