Kurumların gayrimenkul satışından doğan kazancının vergi istisnasından yararlanan kısmının pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yıl sonuna kadar bu fonda tutulması gerekmektedir.
SORU: Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1 maddesinin (e) bendi uyarınca "Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların yüzde 75'lik kısmı" vergiden istisna edilmiştir.
Bu istisnanın geçerli olması için "satışın yapıldığı dönemde uygulanması ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması" gerekmektedir.
Bu durumda istisnadan yararlanan kısmın özel fon hesabına alınışı hangi tarih itibariyle olacaktır? Özellikle bu durum vadeli satışlarda önem kazanmaktadır.
YANIT: Kurumlar Vergisi uygulaması ile ilgili olarak yayımlanmış bulunan (1) Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin 5.6.2.3.2 bölümünün başlığı "Satış kazancının fon hesabında tutulması"dır. Bu bölümde yer alan açıklamalar uyarınca "Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu hisse senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin olsun isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacaktır."
Bu değerlerin satışından doğan kazancın istisnadan yararlanan kısmının pasifte özel bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yıl sonuna kadar özel fon hesabında tutulması gerekmektedir. Bu bağlamda fon hesabına alınan kazanç tutarının mükellef tarafından sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde söz konusu istisnanın uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Söz konusu tebliğde yer alan (2) numaralı örnekte fon hesabına alınma işlemi satışın yapıldığı dönem olarak gösterilmiştir. Oysa yasa maddesinde bu durum satışın yapıldığı yıl olarak ifade edilmiştir.
Bu konuda oluşan ağırlıklı görüşe göre "Fon hesabına alınma zamanı, kanunun gerekçesinde de çok açık belirtildiği gibi istisna kazanç (fon) tutarının izleyen yılda Kurumlar Vergisi beyannamesi verilinceye kadar "Geçmiş Yıl Kârları"ndan, bilanço kalemi olan "549-Özel Fonlar Hesabı'nın altına açılacak bir alt hesaba (Taşınmaz Satış Kazancı Fonu) virman kaydıyla yapılması" daha uygun görülmektedir. (Şeker, Sakıp "Taşınmazlar, İştirak Hisseleri ve Rüçhan Haklarının Satışından Doğan Kazançların Kurumlar Vergisi'nden İstisna Edilmesinde Özellik Taşıyan Durumlar" Vergi Sorunları dergisi, Sayı: 232, sf: 34-49).
Çünkü Gelir Tablosu ve bilanço ilkelerine göre dönem kazancının bir kısmının hesap dönemi kapanmadan bilanço hesabına aktarılması (hesap dönemi ilkesinin de bir gereği olarak) doğru değildir. (V. Seviğ)
ANONİM ŞİRKETLERDE ASGARİ ORTAK SAYISI
SORU: Anonim şirketlerde ortak sayısının beşten aşağı düşmesi halinde şirket faaliyetine devam edebilir mi? Örneğin üç ortaklı anonim şirket olabilir mi? Veyahut anonim şirkette ortak sayısı üçe düşerse bu durumun hukuki sonuçları nelerdir?
YANIT: Yürürlükte bulunan Türk Ticaret Yasası'nın 434. maddesi uyarınca "Pay sahiplerinin beş kişiden aşağı düşmesi hali" fesih nedenidir. Aynı yasanın 435'inci maddesi gereği olarak da "Şirketin tescilinden sonra hakiki pay sahiplerinin beşten aşağı düşmesi veya şirketin kanunen lüzumlu organlarından birinin olmaması, yahut genel kurul toplanamaz ise pay sahiplerinden veya şirket alacaklılarından birinin yahut da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın istemi üzerine, mahkeme şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için münasip bir müddet tayin etmek suretiyle şirketin ortak sayısını artırmasına olanak sağlar. Ancak buna rağmen ortak sayısı artırılamaz ise şirketin feshine karar verilir.
Türk Ticaret Yasası'nın 435. maddesi şirketin feshini isteyecek olanları belirlemek suretiyle ortak sayısının beşten aşağı düşmesi halinde gerekli istemde bulunmak üzere görevlileri belirlemiş bulunmaktadır.
Anonim şirketlerde ortak sayısının beşten aşağı düşmesine neden olan olay, şirketin devamı konusuna da etkili olduğundan öncelikle bu konunun dikkate alınması ve işlemlerin de bu doğrultuda sürdürülmesi gerekmektedir.
Ortak sayısının azalması halinde, geriye kalan ortaklardan birisinin başvurusu halinde dahi mahkeme anonim şirketin feshine (tasfiyesine) karar verebilmektedir. (V. Seviğ)
ÜCRETLİYE EV TAHSİSİ
SORU: Şirket çalışanlarına ücrete ek olarak oturmaları için ev tahsisi ile söz konusu evlerin yakıt ve elektrik giderlerinin karşılanması halinde yapılan bu giderlerin vergiye tabi olup olmayacağı konusunda tereddüde düştük. Söz konusu elemanların büroda çalışması nedeniyle yapılan bu tür harcamaların ücret matrahına ilave edilip edilemeyeceği konusu nasıl belirlenecektir?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 23/9. maddesi uyarınca "Genel olarak maden işletmelerinde ve fabrikalarda çalışan işçilere ve özel kanunlara göre barındırılması gereken memurlarla müstahdemlere konut tedariki ve bunların aydınlatılması, ısıtılması ve suyunun temini suretiyle sağlanan menfaatler ile mülkiyeti işverene ait brüt alanı 100 metrekareyi aşmayan konutların hizmet erbabına mesken olarak tahsisi suretiyle sağlanan menfaatler Gelir Vergisi'nden istisna edilmiş olup, çalışana tahsis edilen konutların 100 metrekareyi aşması halinde, aşan kısma isabet eden menfaat için bu istisna hükmü uygulanmamaktadır.
Diğer yandan Gelir Vergisi Yasası'nın 61. maddesi uyarınca "ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Söz konusu yasanın 63. maddesi uyarınca da hizmet erbabına verilen ayınlar, verildiği gün ve yerdeki ortalama perakende fiyatlarına göre konut tedariki ve sair suretle sağlanan menfaatler ise konutun emsal kirasına veya menfaatin emsal bedeline göre değerlenecektir.
Dolayısıyla mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde çalışanlara sağlanan; sorunuza konu menfaatlerin ücrete eklenen ve vergi matrahına dahil edilerek vergilendirilmesi gereken aynı nitelikte ödeme olarak kabulü gerekmektedir. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA
KATMA DEĞER VERGİSİ'NDE KONU
Danıştay 7. Dairesi E.2001/2623 K.2004/594 T.4.3.2004
Davacının muhtelif yıllarda satın aldığı gayrimenkulleri aynı günde satmak suretiyle ticari faaliyete başlayıp, bu faaliyetini vergi dairesine bildirmediğinden ve KDV beyannamelerini vermediğinden bahisle hakkında cezalı tarhiyat yapılmıştır. 193 sayılı GVK'nın 37/4. maddesinde gayrimenkul alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden doğan kazançlarının ticari kazanç olduğu ve 3065 sayılı KDV Kanunu'nun 1/1. maddesinde ise ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Gayrimenkul alım satımında alım ve satım işleminin gerçekleşmesi yani mülkiyetin devri her gayrimenkulün ayrıca tapu siciline kaydıyla mümkün olduğundan, kanun maddesi uyarınca ticari kazanın belirlenmesinde devamlılık unsuru, alıcı ve satıcının birden fazla olmasını değil, alım satımın birden fazla olmasını ifade ettiğinden, dokuz adet gayrimenkulün her birinin satın alınmasının ayrı birer alım, aynı şahsa yapılan satışların her birinin de ayrı birer satış işlemi olduğundan ve dolayısıyla buradaki işlemler kanunda tanımlanan gayrimenkul alım satımıyla devamlı uğraşmayı ifade ettiğinden ve buradan elde edilen kazanç da ticari kazanç olduğundan yapılan tarhiyat isabetlidir.
Danıştay 9. Dairesi E.2002/230 K.2003/750 T.5.3.2003
Davacı belediye başkanlığı hakkında, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca gerçekleştirdiği müzayedeli gayrimenkul satışlarının Katma Değer Vergisi'ne tabi olduğu, vergiyi doğuran olayın ise satışının (ihalenin) yapıldığı tarihte meydana geldiği kabul edilerek ve ihale onay tarihleri esas alınarak cezalı tarhiyat yapılmışsa da 3065 sayılı kanunun 1/1. maddesine göre KDV'yi doğuran olayın gayrimenkulün mülkiyetinin alıcıya geçmesiyle gerçekleşecek olması, yani gayrimenkulün alıcı adına tapu siciline kaydedildiği tarihte KDV'nin doğduğunun kabul edilmesi gerekmesi ve uyuşmazlıkta bu konuda net bir tespitin bulunmaması sebepleriyle ihale tarihi esas alınarak KDV'nin geç ödenmesi nedeniyle yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 11. Dairesi E.1995/4236 K.1996/4073 T.12.11.1996
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde ücretin tanımının yapıldığı ve yükümlü tarafından emanet deposunda malların muhafazası karşılığında alınan bedelin ücret niteliği taşımadığı ileri sürülerek, Katma Değer Vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle yükümlü adına takdir komisyonu kararına istinaden cezalı KDV tarhiyatı yapılmışsa da emanet deposu işleten yükümlünün yediemin olarak aldığı paranın ücret niteliğinde olması ve Katma Değer Vergisi'ne tabi olmaması ve ayrıca yükümlünün vergiye tabi başkaca bir faaliyeti olduğu yolunda bir tespit de bulunması sebebiyle yapılan tarhiyatta isabet yoktur.
Danıştay 11. Dairesi E.1995/4135 K.1996/4069 T.12.11.1996
İşlemleri incelenen yükümlü şirketin iştiraki bulunduğu şirketlere düşük faizle borç para vermek suretiyle örtülü kazanç dağıttığı ileri sürülerek hakkında cezalı KDV tarhiyatı yapılmışsa da yükümlü şirketin bünyesinde mevcut ve atıl olan parasını iştiraki durumunda bulunan X Holding AŞ'ye faize vermek suretiyle yapmış olduğu hizmet, finansman temini hizmeti niteliği taşımadığından, Katma Değer Vergisi'ne tabi olmayan bir faaliyetten dolayı yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
FATURA
1. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 16.11.2007 tarih ve 23132 sayılı özelgesi:
"VUK'nın 240 seri no'lu Tebliği'nin A/2 bölümünde yer açıklamalar uyarınca, devrolunacak şirkete ait fatura, sevk irsaliyesi, gider pusulası vb belgelerden en son kullanılanlar ile kullanılmayanlarının vergilendirme müdürlüğünce bir tutanakla tespit edilmesi gerekir. Kullanılmamış belgelerin, mevcut eski bilgilerin okunacak şekilde üstü çizilerek eski unvanın iptali, yeni unvanın kaşe ile veya elle yahut bilgisayarla basılarak; devir olunacak şirket tarafından kullanılması mümkündür.
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.7.2006 tarih ve 5442 sayılı özelgesi;
"Okul servis işletmeciliğinde hizmet okulların açık olduğu dönem içinde tamamlanıyor ise de her KDV dönemine isabet eden hizmet ifası kısmi teslim sayılacağından her ayın bitiminde o aya ait hizmet ifası için takip eden yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekir."
3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 1.3.2007 tarih ve 2882 sayılı özelgesi;
"Vade farkı, mal ve hizmet satım sözleşmesinde kararlaştırılan veya ticari teamüllere göre vade tarihinden başlayarak fiili ödeme tarihindeki mal ve hizmet bedeline ekleme yapılmak suretiyle ilk satış bedelinin ulaştığı miktarı ifade etmektedir. Buna göre serbest bölgede faaliyette bulunan firmanın, sattığı malların bedelinin geç ödenmesi nedeniyle ulaşılan yeni miktar ile anlaşılan ilk miktar arasındaki fark için fatura düzenlemesi mümkündür."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.6.2007 tarih ve 4800 sayılı özelgesi;
"Alıcının satıcıya avans olarak yaptığı ödemeler dolayısıyla ödemelerin yapıldığı tarih ile faturanın tanzim edildiği tarih arasında alıcı lehine oluşan kur farkları ile satıcı firma aleyhine oluşan kur farkları, mal ve hizmet bedelinden mahsup edilerek emtianın maliyetine dönüştüğünden, bir başka ifade ile satıcı firma tarafından düzenlenmesi zorunlu olan fatura, kur farklarını da içerdiğinden kur farkları dolayısıyla alıcı tarafından fatura düzenlenmesi gerekmez."
5. Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.5.2006 tarih ve 51577 sayılı özelgesi;
"VUK'nın faturanın şekil ve nizamına ilişkin 229 ila 23'üncü maddeleri gereğince, faturaların sıra numarası dahilinde kullanılması gerekir. İlgili kanun maddelerinde fatura ciltlerinin de aynı şekilde sıra dahilinde kullanılacağına dair bir kural yoktur. Bu sebeple sehven atlanılan kullanılmamış fatura cildinin kullanılmasında yasal bir engel yoktur. Ancak, belgelerde herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için ilgili vergi dairesinde tanzim edilecek bir tutanak ile bu hususun tespit ettirilmesi uygun olacaktır."
6. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.6.2007 tarih ve 229 sayılı özelgesi;
"Kargo aracılığıyla müşterilere gönderilen emtiaya ait fatura, emtia beraberinde kolinin içine konulabilir. Ancak, fatura irsaliyeli fatura ise söz konusu faturanın koli içine konulması mümkün değildir. Aynı şekilde, sevk irsaliyesi de koli içine konulamaz."
7. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 16.2.2007 tarih ve 2169 sayılı özelgesi;
Firmanın satışlarının artırılması amacıyla Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nün müsaadesi ve gözetimi altında yapılan çekiliş neticesinde bedelsiz olarak noter onaylı ibranameler düzenlemek suretiyle talihliler adına yapılan araç teslimlerinin satış işlemi gibi değerlendirilip fatura düzenlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, promosyon olarak verilen bu ürünlerin belgelendirilmesi açısından fatura düzenleneceği tabidir."
8. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.6.2007 tarih ve 4798 sayılı özelgesi;
"Şirket aktifinde kayıtlı bulunan ticari araçların sözleşme karşılığında çeşitli sektörlerde faaliyette bulunan firmalara kiralanması halinde, kiralama hizmetinin ifasından itibaren yedi gün içerisinde, malın veya işin nev'i bölümünde aracın plakasına da yer verilerek kiralama bedeli olduğu belirtilerek fatura düzenlenmesi gerekmektedir."
SÖZÜN ÖZÜ
Gerçek başarı başarısız olmak korkusunu yenebilmektir.
P. SWEENEY
(Kaynak: Referans Gazetesi | 09.01.2008)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.