Ticari işletme rehni, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) bankalardan sağladıkları finansmanlarda sıklıkla başvurduğu bir teminat türü. Bu teminata ilişkin esaslar, 1972 yılından bu yana yürürlükte olan Ticari İşletme Rehni Kanunu’nda düzenleniyor.
Ticari İşletme Rehni Kanunu’nun günümüz ekonomik ihtiyaçlarına ve uygulamadaki sorunlara cevap vermekte yetersiz kaldığını gören kanun koyucu, önemli bir adım atarak geçtiğimiz aylarda “Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu”- nu kabul etti. Kanun, 1 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girecek.
Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, mevcut düzenlemenin eksiklerini dikkate alarak özellikle KOBi’lerin finansman sağlarken karşılaştıkları zorlukların asgariye indirilmesini amaçlıyor. Bankaların kredi kullanımı karşılığında talep ettiği teminatları sunmakta zorluk yaşayan KOBİ’lerin güvence olarak kullanabilecekleri unsurları genişleterek, finansmana erişimlerini kolaylaştırmak, işletmenin faaliyetlerinin devamlılığını sağlamak ve taşınır rehninde aleniyet sağlamak yeni kanunun ana hedefi.
Kanunun getirdiği en önemli yenilik, rehne konu olabilecek taşınırların çeşitlendirilmesi. Mevcut düzenlemeye göre ticari işletme rehni, yalnızca ticaret unvanı ve işletme adı, mevcut makine ve teçhizat ile fikri mülkiyet hakları üzerinde kurulabiliyor. Yeni düzenlemeye göre ise alacaklar, kira gelirleri, stoklar, her türlü kazanç, ekipman, fikri mülkiyet hakları, lisans ve ruhsatlar, ticari plakalar, hammaddeler, ticaret unvanı ve ticari projeler tek tek veya diğer varlıklarla birlikte teminat olarak gösterilebiliyor. Ayrıca işletmenin henüz mülkiyetinde bulunmayan taşınır varlıkları ya da bu varlıkların getirileri de rehne konu olabilir. Sözleşmeden doğan mevcut ya da ileride doğacak alacaklar ya da üçüncü kişilerde bulunan varlıklar dahi teminat konusunu oluşturabiliyor. Bu düzenleme, KOBİ’lere teminat gösterebilecekleri varlıklar bakımından serbestlik sağlıyor.
Kanun bir yandan rehne konu olabilecek taşınırlar konusunda alternatifler sunarken, bir yandan da işletmedeki ticari faaliyetin devamlılığını gözetiyor. Bu prensibin en önemli görünümü, kanunun, işletmenin tamamı üzerinde değil, yalnızca borç miktarını karşılayacak kadar taşınır üzerinde rehin kurulmasına izin vermesi. Ayrıca, rehin verenin teminat konusu taşınır üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanamıyor. Böylece, mevcut düzenlemenin aksine, rehin veren herhangi bir izne tabi olmaksızın devir işlemini sicile kaydettirmek suretiyle rehinli taşınırı devredebiliyor. Kanun bu yönden rehin veren lehine düzenlemeler getirirken alacaklıyı da koruyor. Alacaklı, rehinli taşınırın değeri düşerse gerekli önlemleri alabiliyor ve bu önlemler için yaptığı masrafların ya da zararının tazminini isteyebiliyor. Ayrıca rehin veren, devri sicile kaydettirmezse şikâyet üzerine güvence altına alınan borç tutarının yarısını geçmemek üzere adli para cezası uygulanıyor. Tabi, taşınır rehnine işlerlik kazandırmak ve işlem tarafları açısından aleniyetin sağlanması amacıyla yakın zamanda Rehinli Taşınır Sicili kurulacak. Sicilin kuruluşu ve işleyişine ilişkin prensipler, yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik ile belirlenecek.
Kanun, taşınır rehni alacaklısı olabilecekler bakımından da farklı bir düzenleme getiriyor. Mevcut düzenlemede, ticari işletme rehni alabilecekler kredi müesseseleri, kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiliği haiz müesseseler ve kooperatifler olarak sayılmışken – ki “kredili satış yapmak” ifadesi yoruma açık bir kavram – yeni kanuna göre alacağını teminat altına almak isteyen bir tacir, kanunun korumasından yararlanarak, işletme ya da taşınır rehni alacaklısı olabiliyor. Bu bakımdan, yeni dönemde tacirler arasındaki işlemlerde taşınır rehnine sıklıkla rastlayacağız.
Türk hukukunda taşınır rehninde genel kural, borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklının rehinli taşınırın mülkiyetini devralmasının yasak olmasıdır; rehinli taşınır satılır ve alacaklı alacağını bu satış tutarından tahsil eder. Kanun, bu noktada da mevcut düzenlemeden farklı bir yol izleyerek, alacaklıya çeşitli alternatifler sunuyor. Alacaklı, belli şartlarda icra dairesinden rehinli taşınırın mülkiyetinin kendisine devrini talep edebilir ya da alacağını bir varlık yönetim şirketine devredebilir. Bu durumda, varlık yönetim şirketi alacaklının rehin sırasına sahip olacak. Rehinli taşınırın zilyetliğinin devri mümkün değilse alacaklı, taşınır üzerinde kiralama ve lisans hakkı alabilir. Kanun, bu düzenlemeye ilişkin esasların Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik ile düzenleneceğini belirtiyor. Dolayısıyla, bu işlemlerin nasıl gerçekleştirileceği şimdilik net değil.
Ticari işlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, mevcut düzenlemeye göre birçok yenilik getiriyor. Bunlar, olumlu düzenlemeler ve amaçlandığı gibi KOBİ’lerin finansmana erişiminin sağlanması bakımından oldukça önemli adımlar. Diğer taraftan, kanun taşınır rehni prensiplerine ilişkin yalnızca bir çerçeve çiziyor; bu noktada yönetmelik düzenlemeleri oldukça kritik. Bu yönetmeliklerin doğru hazırlanması uygulamada karşılaşılabilecek sorunları bertaraf edebilmek bakımından önem taşıyor.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 25.11.2016)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.