Yasama organına sevk edilmiş bulunan 76 maddelik “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile vergi kanunlarında (Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Harçlar Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu ve Damga Vergisi Kanunu) önemli diğer bazı kanunlarda (İcra İflas Kanunu, Çek Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Sosyal Güvenlik Kanunu) önemli değişiklikler yapılması öngörülüyor. Bunları ileriki yazılarımda irdeleyeceğim.
Bu yazımda, söz konusu Torba Kanun Tasarısı ile tekrardan ihdas edilmek istenen “varlık barışı” üzerinde durmak istiyorum. Çünkü yeni varlık barışı mükelleflere, akla hiç gelmeyecek yollar ve avantajlar sunuyor.
Gerçek ve tüzel kişiler yurt dışında bulunan para, altın, menkul kıymet veya sermaye piyasası araçlarını Türkiye’deki banka ve aracı kurumlara, alacaklar ve taşınmazları ise vergi dairesine 31.12.2016 tarihine kadar bildirirler veya beyan ederlerse, haklarında bu bildirdikleri kıymet veya değerlerle ilgili vergi incelemesi yapılmayacak, kambiyo mevzuatına göre inceleme söz konusu olmayacak, gümrük mevzuatı veya kaçakçılıkla mücadele mevzuatı uyarınca yahut Türk Ceza Kanunu’na (Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinden kaynaklanan suç gelirini aklama açısından) göre soruşturma yapılamayacak. Bildirilen veya beyan edilen tutarlar üzerinden her hangi bir vergi ödenmesi söz konusu olmayacak.
Bu kıymetlerin veya değerlerin kanunun yayımı tarihinde veya beyan/bildirim tarihinde yurt dışında mevcut olduğunu tevsik zorunluluğu da maddede yok. Bu nedenle tasarı, bir miktar dövizin (örneğin kayıt dışı hasılatı) yurt dışına götürülüp, sonra getirilmesine yol açma ihtimali vardır. Özellikle yurt içi kayıt dışı hasılatını kayda almak isteyenlerin bu yola gitme ihtimallerine de dikkat etmek gerekiyor.
Üstelik “gerçek ve tüzel kişiler bu fıkrada sayılan –yukarıda aktardığım- varlıkları, diğer kişilerin nam veya hesabına bildirimde veya beyanda bulunabilirler”. Tasarıda böyle yazıyor. (Konum dışında olmakla birlikte yazım şekli Türkçe’ye aykırıdır.) Yani Ahmet Beyin parası X Şirketi adına beyan edilebilecek veya X Şirketi yurt dışında kayıt dışı bıraktığı ihracat bedelini patron Ahmet Bey adına beyan edilebilecek.
Bankalara beyan edilen para, altın, döviz ve menkul kıymetlerin bildirimi izleyen 1 ay (31.12.2016’yı geçmemek kaydı ile), alacak ve taşınmazların karşılığı tutarların ise beyanı izleyen bir yıl içerisinde Türkiye’ye getirilmesi zorunlu. Ancak bu beyan edilen tutarlar bir şirket adına yapılırsa ve bu tutarlar şirketin defterlerine kaydedilirse ve kanunun yürürlüğe giriş tarihinde mevcut yurt dışı kredilerin ödenmesinde kullanırsa, doğal olarak ülkeye getirme zorunluluğu söz konusu olmayacak.
Ancak burada zor olan, bir gerçek kişinin yurt dışında bir gayrimenkulü varsa, örneğin Almanya’da 100 bin euro değerinde bir dairesi varsa, bu daireyi satmadan bu parayı nasıl ülkeye getireceği. Üstelik bir gerçek kişinin bunu niçin beyan edeceği de ayrı bir soru.
Şirketlerin bu beyan ettikleri tutarları kayda almaları da ihtiyari. Çünkü tasarı beyan ve bildirim konusu tutarlar için “defter tutan mükellefler tarafından (…) kanuni defterlerine kaydedilebilir” demektedir. Bu ifade “kaydederler”den farklıdır, ihtiyarilik ihdas edilmektedir. Defterlere kaydedilmeme olanağının sonucu olarak, kaydedilse de mükelleflerce beyan edilen bu tutarlar, “dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz”. Yani vergiye tabi değildir. Kurumlarca beyan edilen tutarlar, defterlere kaydedilmekle birlikte, sermayeye eklenmemiş olmak kaydı ile işletmeden çekilirse, kâr dağıtımı sayılmayacaktır ve bu kâr dağıtımı üzerinden stopaj veya yıllık gelir vergisi tarh edilmeyecektir.
Yani, bahsettiğimiz (X) AŞ., yurt dışında elde ettiği ve kayıtlarında gözükmeyen, patron Ahmet Beyin yurt dışı banka hesabındaki kayıt dışı hasılatını, şirket olarak beyan eder ve kâr diye dağıtırsa hiç vergi ödemeyecektir. Ahmet Beyin ise vergisiz aldığı kâr payını bir sonraki varlık barışı hayali ile yine yurt dışına götürme ihtimali de pek yüksektir. Bu tip senaryo çoktur. Bunları önleyecek hiçbir düzenleme tasarıda yoktur.
Beyan edilen veya bildirilen tutarların ileride başka konularda yapılacak vergi incelemeleri için bir koruyucu kalkan görevi, taslakda öngörülmemiştir. Yani bu tutarların ileride başkaca konularda bulunacak matrah farkları üzerinden tarh edilecek vergiler açısından bir avantajı olmayacaktır. Yeni varlık barışı, eskilerinden bu yönden ayrılmaktadır.
Bu maddenin gerekçesinde her ne kadar, “yurt dışında bulunan varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ve milli ekonomiye kazandırılması” şeklinde bir amaç ortaya konulmuşsa da taslak maddesi, korkarım ki ne bu amaca hizmet edecektir ne de hazineye bir fayda sağlayacaktır. Bu nedenle maddenin yasama organında görüşülmesi sürecinde gözden geçirilmesi ve amaca hizmet etmeyecek kötüye kullanımları önleyici subapların maddeye eklenmesi gerekmektedir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 28.06.2016)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.