Halen yürürlükte bulunan Gelir Vergisi Kanunu vergiye tabi kira gelirinin saptanmasında mükelleflere iki yöntem sunmuştur. Bunlar sırasıyla “götürü gider yöntemi” ve “gerçek gider yöntemi” dir. Mükellefler bu yöntemleri uygulama konusunda bir tercih hakkına sahiptirler. Mükelleflerin bu tercihlerini kullanmaları açısından bir koşul söz konusu değildir.
Gerçek gider usulünü seçen mükelleflerin, safi iradın tespitinde indirebilecekleri giderler, Gelir Vergisi Kanunu'muzun 74. maddesinde sayılmıştır. Bu giderlerin safi iradın tespitinde dikkate alınabilmesi için, belgeli olması ve kiraya veren tarafından yapılmış olması şarttır. Eğer söz konusu giderler, kiracıya yansıtılmışsa veya kiracı tarafından yapılmışsa, kiraya veren tarafından dikkate alınması mümkün değildir.
Safı iradın tespitinde indirimi kabul edilen giderler kısaca; kiraya veren tarafından ödenen aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri; kiraya verilen malların için yapılan idare giderleri; kiraya verilen mal ve hakların sigorta giderleri; kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin %5’i; kiraya verilen mal ve haklar için ödenen vergi, resim, harç ile harcamalara iştirak payları; amortismanlar; kiraya verenin yaptığı bakım onarım giderleri kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar; sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli; kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak ödenen zarar, ziyan ve tazminatlardır.
Mükelleflerin tercih etme hakkına sahip oldukları ikinci yöntemde ise mükellefler kira gelirlerinin %25’ini gider olarak gelirlerinden düşebilirler. Düşülen tutarda bir gider yapmış olma veya düşülen tutarı belgeye dayandırma, söz konusu değildir. Ancak götürü gider yöntemini seçenler iki yıl peş peşe uygulamadıkça bu yöntemden dönemezler. İkinci yıldan sonra ise, diğer yöntem seçilebilir.
Halen Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nda görüşülmekte olan ve yürürlükte bulunan kanunun yerini alması öngörülen yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı'nda bu konularda bazı önemli değişiklikler getirilmektedir.
Öncelikle kira gelirlerinin saptanmasında gerçek gelir yönteminin esas olduğu vurgulanarak götürü gider yönteminden yararlanma bazı koşullara bağlanmaktadır.
İlk olarak götürü gider yönteminden, kira geliri sadece konut kira gelirlerinden oluşanların yararlanması öngörülmektedir. Kira gelirleri içerisinde iş yeri kira geliri olanlar veya çalıştığı işyerinde aracını da kullanıp aracı için de ayrıca bir kira geliri elde eden ücretliler, artık götürü gider yönteminden yararlanamayacaklardır. Bu düzenleme ile kira geliri getiren kaynaklar arasında verginin tarafsızlığı ilkesi terk edilmiş ve ayrımcılık yapılmış olunmaktadır. Bu nedenle katılmak mümkün değildir.
İkinci olarak, konut kira geliri elde edenlerin gelirlerinin, tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşulu getirilmektedir. Bu tutar 26 bin liradır. Bu koşulu taşıyan, yani kira gelirleri sadece konut kira gelirinden oluşanlardan kira gelirleri 26 bin lirayı aşmayanlar, %25 götürü gider düşme hakkına sahip olabileceklerdir.
Buna karşılık kira gelirleri sadece konut kira gelirinden ibaret olanların kira gelirlerinin 26 bin liradan fazla, ancak 94 bin liradan az olması halinde ise gelirlerinden %15 oranında götürü gider düşebileceklerdir. Kira gelirinin 94 bin lirayı aşması halinde ise götürü gider yönteminden yararlanmak mümkün olmayacaktır.
Bu rakamlar her yıl enflasyon oranında değişeceğine göre, her yılın uygulaması farklı olacaktır.
Bu düzenlemenin gerekçesi ise yine yoktur. Madde gerekçesinde, sadece bu düzenleme tekrar edilmektedir. Zaten maddelerin hemen hemen tümünde gerçek anlamda gerekçe yoktur.
Oysa böyle bir yöntem değişikliğine gidiliyorsa sebebinin ortaya konması, bu değişiklikle Hazine'nin ne kazanacağının söylenmesi, mevcut düzenlemenin Hazine'ye ne kaybettirdiğinin açıklanması veya mevcut düzenlemenin vergi hukuku veya vergilendirme açısından sakıncalarının ne olduğunun gerekçede açıklanması, iş yeri kira geliri ile konut kira geliri arasında yapılan ayrımcılığın izahı gerekirdi.
Söylenecek bir şey yoksa, yerleşik ve artık mükelleflerce ezbere bilinen uygulamalarla oynamamak gerekir. Kira gelirinin beyanı, müşaviri olamayan Ayşe teyzeyi, Mesut amcayı ilgilendirmektedir. Biz bu mükellefleri kazanmaya çalışacağımıza, Hazine'ye kayda değer gelir yaratıp yaratmayacağı dahi şüpheli karmaşık sistemler yaratarak onları soğutarak, “gönüllü uyum” sağlayamayız.
Mükellefleri vergiye ısındırmak bakımından Gelir İdaresinin kira gelirlerinin vergilendirilmesinde gerçekleştirdiği “Hazır Beyan” uygulaması ne kadar başarılı ise bu düzenleme de o kadar başarısızdır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 17.05.2016)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.