Modern dünya uygulamalarında geçici vergi uzun zamandır hesaplanmakta ve uygulanmaktadır. Örneğin Almanya 1920’de ticari, sınai ve serbest meslek kazançlarından geçici vergi almaya başlamıştır. Fransa ve ABD Almanya’nın ardından geçici vergi uygulamasına geçen ülkeler olmuşlardır. Türkiye ilk kez enflasyonun etkisiyle 1981 yılında “peşin vergi” adı altında bu uygulamayı kabul etmiştir. Daha sonra bu uygulamada pek çok kanunla değişiklik yapılmış ve günümüzde uygulanan oranlara 2006 yılında gelinmişti.
Geçici vergi ismi yıllardır uygulanarak kalıcı hale geldiği gerekçisiyle tartışılsa da esasen temel amaç ücret geliri elde eden büyük bir kesim daha maaşlarını almadan vergiyi aylık olarak öderken ticaret ve serbest meslek erbaplarının yıldan yıla vergi ödemesindeki zaman bakımından adaletsizliği gidermektir. Kısaca personele her ay maaş öderken içinde vergi de ödenirken; devasa şirketlerin, patronların ve serbest meslek geliri elde edenlerin yılda bir kez vergi ödemesinin hakkaniyet ilkesine uygun olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Aylık hesap yapmalarının zor olması nedeniyle şirketlerin, patronların ve avukat, doktor gibi serbest meslek erbaplarının 3’er aylık kazançları üzerinden hesaplanan verginin daha sonra çıkacak olan yıllık vergiye mahsup edilmek üzere ödenmesi öngörülmüştür. Çok basit bir ifade ile 3’er aylık dönemlerde geçici vergi hesaplanacak ve ödenen tutar yıllık hesaplanan vergiden düşülecektir. Sistemin mantığı değerlendirildiğinde zaman açısından adaleti sağlamak için uygun bir yöntem olduğu söylenebilir.
Fark ayrıntıda gizli olduğuna göre biraz sistemin detaylarını inceleyelim. Geçici vergi birey ve kurumların kazançları üzerinden alınan bir vergi türüdür. Kaynakta kesinti yoluyla vergilendirilen işçi, memur gibi geniş halk kitleleri zaten aylık olarak vergi ödediklerinden geçici vergi uygulamasına tabi değildir. Serbest meslek geliri, ticari kazanç elde eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yıllık vergiden düşülmek üzere geçici vergi ödemesinde devletin bir takım amaçları bulunmaktadır. Bu amaçlar şu şekilde özetlenebilir;
a) Vergilemede zaman bakımından eşitlik ve adalet ilkelerine uygun davranmak,
b) Verginin bir yıl sonra alınması sırasında enflasyon dolayısıyla oluşacak kaybı (Tanzi Etkisini) azaltmak,
c) Bir yıllık bekleme süresinde ortaya çıkabilecek (mükellefin iflas etmesi gibi) riskleri azaltmak,
d) Milli gelirdeki değişikliklerin olmuşuz etkilerini maliye politikası aracı olarak vergi mekanizması ile ayarlayabilmek,
Kurumlar vergisi mükellefi olan şirketler Nisan ayında verdikleri beyanname de ödedikleri geçici vergiyi yıllık vergilerinden düşmektedirler. Burada şirket sahipleri hep şu itirazda bulunmaktadırlar. Ödediğimiz geçici vergi oranı %20, kurumlar vergisi oranı da %20, bu durumda son geçici vergiyi şubatta ödediğimizde nisan ayında ödenecek herhangi bir yıllık vergi çıkmıyor. Şubatta geçici vergi ödeyince Nisanda beyanname vermenin pratik bir anlamı kalmıyor. Sadece damga vergisi almaksa amaç son dönem geçici verginin damga vergisi biraz arttırılsın yeterli deniyor. Burada itirazda elbette haklı noktalar var ama esas olan nisandaki beyannamenin değil son dönem geçici vergi uygulamasının kaldırılmasıdır. Son dönem geçici vergi kaldırılırsa kurumlar vergisi mükellefleri şubatta değil nisanda kalan “geçici vergi tutarını” yıllık vergi olarak ödeyeceklerdir. Gelir vergisi mükellefi olan şahıslar açısından bakıldığında ise mart ayında verilen yıllık gelir vergisi beyannamesinde hesaplanan vergiden ödenen geçici vergiler düşülmektedir. Şubatta ödenen geçici verginin oranı %15’tir. Yıllık vergi ise mart ayında artan oranlı tarifeye göre hesaplanmaktadır. %15’ten başlayıp %35’e kadar giden yıllık gelir vergisi iki taksitte mart ve haziran ayları içerisinde ödenebilmektedir. Gelir vergisine tabi olan şahıslarda genelde şu itirazda bulunmaktadırlar. Son dönem geçici vergiyi ödediğimizde eğer yıllık gelirde %15 oranı üzerinden vergi hesaplanırsa ödenecek bir vergi çıkmamakta ve taksit imkanı herhangi bir anlam taşımamaktadır. Bu durumda son dönem geçici verginin kaldırılması gerektiği yönünde değerlendirilmesi gereken bir argümandır.
Yıllardır Maliye Bakanlığı son dönem geçici verginin kaldırılacağı şeklinde beyanatlar vermiş olmasına rağmen bu konuda bir ilerleme kaydedilememiştir. Şu an gündemde olan yeni gelir vergisi yasa tasarısı ile gelir ve kurumlar vergileri birleştirilmek ve son dönem geçici vergi uygulaması kaldırılmak istenmektedir. Hükümetimizin bu yasa tasarısı, vergi dünyasında uzun süredir bir problem olarak yer alan son dönem geçici vergi uygulamasını ortadan kaldıracağı için olumludur. Vergilerin mükellefler tarafından düzenli ödenmesi, özellikle vicdanen adil bir vergi sisteminin tesis edilmesine paralel gelişecektir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 27.02.2016)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.