SORU: Maliye Bakanlığı tebliğ ile bundan böyle tüm Gelir Vergisi mükelleflerinin beyannamelerini elektronik ortamda göndermelerini mecbur kılmıştır. Bizim gibi ortanın altında, daha açıkçası küçük çaplı ticari faaliyette bulunanlar için bu ayrı bir külfet getirmektedir.
Bu beyannamelerin verilmesi muhasebecilerimiz tarafından yerine getirilecektir. Bu durumda belki bizim yapılan beyanları bile görmemiz mümkün olamayacaktır.
Hiç değilse söz konusu beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi konusunda ciro, büyüklük, yıllık kâr gibi bazı kıstasların göz önüne alınarak böyle bir kıstasın getirilmesi daha doğru olmaz mıydı?
YANIT: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 376 sıra numaralı Vergi Usul Yasası Genel Tebliği'nde yer alan açıklamalar çerçevesinde;
- Ticari, zirai ve mesleki faaliyetinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın yıllık Gelir Vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiştir. Buna göre ticari, zirai ve mesleki faaliyetinden dolayı gerçek usulde vergiye tabi olan Gelir Vergisi mükellefleri;
* 2007 yılına ilişkin olup, 25 Mart 2008 tarihine kadar verilecek olan yıllık Gelir Vergisi beyannamelerini,
* 2008 yılının birinci geçici dönemine ait olup, 14 Mayıs 2008 tarihine kadar verilecek olan geçici vergi beyannamelerini,
elektronik ortamda göndereceklerdir.
- Ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefleri ile Kurumlar Vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın Muhtasar ve Katma Değer Vergisi beyannamelerini de aynı şekilde elektronik ortamda gönderme zorunluluğu uygulanacaktır. Şöyle ki;
* Ekim-Kasım-Aralık 2007 dönemine ait olup 23 Ocak 2008 tarihine kadar verilmesi gerekli olan muhtasar beyannameleri,
* Ekim 2007 dönemine ait olup, 23 Kasım 2007 tarihine kadar verilmesi gerekli olan muhtasar beyannameleri,
* Ekim 2007 dönemine ait olup 24 Kasım 2007 tarihine kadar verilmesi gerekli olan Katma Değer Vergisi beyannameleri,
* Katma Değer Vergisi Yasası uyarınca yayımlanmış olan genel tebliğler doğrultusunda üçer aylık dönemler halinde beyanname vermelerine izin verilenler ise Ekim-Kasım-Aralık 2007 dönemine ait olup 24 Ocak 2008 tarihine kadar verilmesi gerekli olan Katma Değer Vergisi beyannamelerini
elektronik ortamda göndereceklerdir.
Konuya ilişkin Maliye Bakanlığı’nın 376 sayılı Vergi Usul Yasası Genel Tebliği 18 Ekim 2007 gün ve 26674 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış bulunmaktadır.
Söz konusu tebliğ ile elektronik ortamda gönderilmesi zorunluluğu getirilen beyannamelerin, elektronik ortamda gönderilme zorunluluğunun getirildiği tarihlerden itibaren, bu zorunluluğun gelecek dönemler için de geçerli olduğu hususu ayrıca belirtilmiş bulunmaktadır.(V. Seviğ)
Apartmana reklam alınması
SORU: Sahibi bulunduğumuz apartmanın kuzeye ve yola bakan duvarına bazı kurumlarca reklam verilmesi ve buna karşılık da apartman yönetimine belli bir reklam bedelinin ödenmesi önerileri gelmektedir. Apartman yönetiminin son yaptığı toplantıda bu konunun yönetim tarafından değerlendirilerek boş duran duvara reklam alınması konusu kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak böyle bir durumda ortaya çıkması muhtemel vergi mükellefiyeti konusunda tereddüt doğmuştur. Bu konuda bilgilenmek istiyoruz.
YANIT: Mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde apartman yöneticiliğinin herhangi bir şekilde vergi mükellefiyetinin bulunması mümkün değildir. Gerçekte apartmanın dış yüzeylerine örneğin duvarına reklam alınması halinde alınan reklam bedelinin kat maliklerine eşit oranda dağıtılması gerekmektedir. Böyle bir durumda uygulamada her kat malikine düşen pay, kat malikinin ortak giderlere katılma payına mahsup edilebilmektedir.
Mevcut yasal düzenlemelere göre reklam için alınan bedelden kat maliklerine düşen pay her kat malikinin elde ettiği gayrimenkul sermaye iradı niteliğinde olduğundan, konunun bu açıdan da dikkate alınması gerekmektedir.
Böyle bir durumda ödenen bedel ayrıca Gelir Vergisi açısından stopaja tabi tutulacağından her kat malikine düşen payın 2007 yılında 19.000 YTL’yi aşmaması halinde beyan edilip edilemeyeceği konusu kat malikinin beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı ile menkul sermaye iradının bulunup bulunmamasına göre değişecektir.
Bu bağlamda bir apartmanın ortak alanlarının kiraya verilmesinden dolayı elde edilen gelirler de aynı şekilde değerlendirilecektir. (V. Seviğ)
Beyannamede imza unutulması
SORU: Vergi dairesine vermiş bulunduğumuz ortaklığımıza ait beyannamede imza eksikliği olduğu için re’sen takdire gidilmiş ve bunun için de şirketimize ceza kesilmiş bulunmaktadır.
Böyle bir durumun varlığı bize haber verilmiş olsaydı, biz bu konuda vergi dairesine başvurarak gerekli imza eksiliğini tamamlayabilirdik. Bu durum şirketimiz açısından bir haksızlığa neden olmuştur.
YANIT: Bilindiği üzere Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönetmeliği'nin (OVDİY) 38/5-a maddesi uyarınca “beyannamede imza bulunmaması halinde beyanname bizzat mükellef tarafından getirilmişse dairede imzalatılır, adamı tarafından getirilmişse kabul edilmez. Eğer beyanname posta ile gönderilmiş ise bu takdirde imza eksikliğinin bulunması halinde söz konusu beyanname hiç verilmemiş sayılır.
Bu bağlamda imzasız beyannamelerin posta ile gönderilmesi halinde söz konusu beyannamelerin kayıtlara alındığı durumlar da vardır. Böyle durumlarda da imzasız beyanname vergi tarh ve tahakkuk işlemlerine tabi tutulmamaktadır.
Uygulamada imzasız beyannameler hiç verilmemiş sayılarak mükellefler hakkında işlem yapıldığı gibi yine Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönetmeliği uyarınca mükelleflere haber verilerek eksik imzanın tamamlattırılmasına yönelik işlem de yapılabilmektedir.
Eğer eksik imzalı beyanname üzerindeki imzaların tamamlattırılması mümkün olmazsa söz konusu beyanname verilmemiş gibi işlem yapılmaktadır. (V. Seviğ)
Danıştay 9. Dairesi E. 2005/967 K. 2006/3404 T. 26.9.2006
Konfeksiyonculuk yapan davacı hakkında, kredi kartı ile yapmış olduğu satışlarının bir kısmına belge düzenlemeyerek hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle yapılan cezalı tarhiyat, yerel mahkemece onanmışsa da davacı ortaklığın açılan davada iddia ettikleri; -bazı alışverişlerde müşterilerin toplam tutarın bir kısmını nakit bir kısmını kredi kartı ile ödedikleri, bazı müşterilerin malı fişiyle birlikte aldığı ancak ödemeyi daha sonra kredi kartı ile yapabildiği, alışverişlerde fatura istenildiği takdirde fatura düzenlemek için 10 günlük yasal süre bulunduğu, taksitli alışverişlerin de yapıldığı, ödeme kaydedici cihazda maksimum bir seferde 99.000.000 TL’ye kadar fiş kesilebildiği ve bu miktarı aşan kısım için birkaç sefer de fiş kesildiği, müşteriye birden fazla fiş verildiği ancak tutarların birbiriyle eşleşmesinin mümkün olmadığı, inceleme elemanınca matrah farkı saptanırken tüm bu hususlara dikkat edilmediği, bankadan alınan ekstrelerden hareket edilerek günlük eşleştirme yapılmaya çalışıldığı ancak aylık toplam fiş tutarı ile ekstre toplamı eşleştirilmeye çalışılsa ve karşıt inceleme yapılsa herhangi bir matrah farkının çıkmayacağı hususlarının yerel mahkemece araştırılmadan, ilgili bankalarla davacı ortaklıktan istenecek bilgi ve belgeler ışığında inceleme yapılmadan, eksik incelemeye dayanılarak verilen karar yasal isabetten yoksundur.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E. 2006/59 K. 2006/212 T. 6.7.2006
Dosyanın incelenmesinden yükümlünün ilgili dönemde düzenlediği toplam fatura tutarının kredi kartı ile yapılan satışların tutarından daha düşük olduğunun ve beyanname eki olarak sunulan gelir tablosunda yer alan hasılat tutarının da hem fatura tutarı toplamından hem de kredi kartı ile yapılan satışlar tutarından daha düşük olduğunun anlaşıldığı olayda, satış hasılatının bir kısmını beyan dışı bıraktığı sabit olan spor malzemeleri ticareti ile uğraşan davacı hakkında, toplam faturalı satışlar tutarı ile pos cihazı ile yapılan satışlar tutarı arasındaki farka istinaden ve kredi kartı ile yaptığı satışlarının bir bölümüne belge düzenlememesi sebebiyle yasal defter ve belgeleri ile beyanları arasında farklılıklar bulunduğundan bahisle yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik yoktur.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E. 2006/117 K. 2006/159 T. 16.6.2006
Davacının kredi kartı ile yaptığı satışlardan kaynaklanan hasılatının bir kısmını kayıt ve beyan dışı bıraktığının tespiti üzerine hakkında tarhiyat yapılmış olup, davacı tarafından kredi kartı ile yapılan işlemlerden elde edilen hasılatın kayıt ve beyan dışı bırakılan kısmın işletmenin finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanıldığı iddia edilmekte ise de bu durumun inceleme sırasında inceleme elemanına belirtilmemiş olması, yasal defter ve belgelerde de izlenilmediğinden kredi kartları ile tahsil edilen paraların işletmenin ne tür finansman ihtiyacının karşılanmasında kullanıldığının ortaya konulmamış olması, kredi kartının esas kullanım alanı mal ve hizmet alışverişi olduğundan bir ticari işletmenin hesap döneminde elde etmesi gereken hasılatın hesabında kredi kartı ile yapılan mal ve hizmet satışına ilişkin elde ettiği hasılatın da dikkate alınmasının gerekmesi ve kredi kartının finansman ihtiyacının giderilmesinde kullanılması ticari icaplara uygun olmayıp, aksinin ispatının 213 sayılı kanunun 3. maddesinde belirtildiği üzere iddia eden davacıya ait olması sebepleriyle yapılan tarhiyatı kaldıran yerel mahkeme kararında yasal isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E. 2005/432 K. 2005/1723 T. 11.10.2005
Davacı, pos cihazı kullanarak kredi kartı ile yaptığı satışları hasılat olarak defterlerine kaydetmediğinden bahisle hakkında yapılan tarhiyat aleyhine açtığı davada, söz konusu kredi kartı kullanımlarının büyük bölümünün satışa ilişkin olmayıp, nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla annesi, babası, kendisi ve kardeşinin kredi kartlarını kullandığını ileri sürmüş ise de bu iddia inceleme aşamasında ileri sürülmediğinden ve doğruluğunun tespit olanağı bulunmadığından bahisle yerel mahkemece reddedilmiştir. Ancak davacının kredi kartı ile yaptığı satışların büyük bir kısmının şirket ortağının annesi, babası, kardeşi gibi çok yakınlarına yapılmış olmasının Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesine göre ekonomik ve ticari icaplara uygun olmaması ve bu kişilere ilişkin kredi kartı kullanımlarının satış olarak kabul edilmesinin mutat olmaması sebepleriyle, davacının defter ve belgeleri ile dosyadaki belgeler incelenerek bu kişilerin kullandığı kredi kartı işlemlerine ait miktarların matrah farkından tenzil edilmesi gerektiğinden, davacının ekonomik ve ticari icaplara uygun görülen bu iddiaları dikkate alınmadan yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
1. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 12.4.2007 tarih ve 1764 sayılı özelgesi
“KVK’nın 12. maddesi düzenlemesi gereğince, kurumların iştiraklerinin, ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin kredi sözleşmesinin içerdiği vade, faiz oranı ve benzeri kullandırma şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmadan kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar, örtülü sermaye kapsamı dışında tutulmuştur. Bu düzenleme gereğince, sağlık hizmetleri vermek üzere kurulmuş olan şirketin, sağlık tesisi kurmasında kullanılmak üzere şirketin %90’ına sahip ortağı tarafından bankadan temin edilen kredinin, aynı şartlarla şirket tarafından kullanılması halinde, söz konusu kredi için kuruluş döneminde ödenen faiz ve giderlerin sağlık tesisinin maliyetine intikal ettirilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi, işletme döneminde ödenenlerin ise doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmesi suretiyle amortismana tabi tutulması mümkün bulunmaktadır.”
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 16.4.2007 tarih ve 7486 sayılı özelgesi
“Şirketin işletmekte olduğu otelin bar ve lokanta departmanlarında müşterilerine ikram ettiği yiyecek ve içecekler için yapılan harcamalar ile ticari ilişkide bulunduğu firma temsilcileri ile otelinde düzenlediği yemekli toplantılarda yapılan yemek harcamalarının, söz konusu harcamaların işin genişliği ve önemi ile orantılı ve makul seviyede olması, ayrıca fatura, fiş ve benzeri belgelerle belgelendirilmeleri şartlarıyla GVK’nın 40/1. maddesi uyarınca ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış bir genel gider olarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Ancak, şirket sahipleri ile ortaklarının katılımıyla düzenlenen yemekli toplantılara ilişkin giderlerin sözü edilen madde kapsamında indirimi mümkün değildir. Diğer taraftan, personel ile aranızda akdedilen belirli süreli iş sözleşmesinin “işverenin sorumlulukları” başlıklı 2. maddesinin 2.5. bölümünde belirtildiği üzere, şirket personelinin sınırlı ve bedelsiz olarak faydalandığı içecek bedelleri, personele ödenen ücretin bir unsuru olup, söz konusu içecek bedellerinin, GVK’nın 23/8. maddesi gereğince Gelir Vergisi'nden istisna edilmesi mümkündür.”
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.5.2007 tarih ve 10324 sayılı özelgesi
“İhraç edilen mal için faturanın düzenlendiği tarihin ticari kazancın tespitinde tahakkuk tarihi olarak dikkate alınıp, o dönemin kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca Katma Değer Vergisi uygulamasında, ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, malın gümrük hattından geçtiği sırada çıkış gümrüğünce belirlenen ve gümrük beyannamesindeki “gümrük hattını çıkış tarihi” olarak belirtilen tarihtir. Bu hüküm ve açıklamalara göre ihracat tesliminin gerçekleştiği tarih, intac tarihi değil, malın gümrük hattından geçtiği sırada çıkış gümrüğünce belirlenen ve gümrük beyannamesindeki “gümrük hattını çıkış tarihi” olarak kabul edileceğinden ihracatın ve iade tutarının bu çıkış tarihine ait KDV beyannamesinde gösterilmesi gerekmekte olup, söz konusu malın 'gümrük hattını çıkış tarihi'nin 2006/12 döneminde olmaması halinde düzeltme beyannamesi verilmesi gerekmektedir.”
4. Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın Eylül 2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.07.16.01/KVK.06 sayılı Özelgesi
“Ticari faaliyet içerisinde satılan mal veya yapılan bir hizmet bedeli taraflarca belirlenip fatura kesildiğinde gelir veya gider tahakkuk etmiş kabul edilir. Bu sebeplerle, enerji piyasası kurallarına göre satılan elektrik enerjisinin takip eden ayda teyit edilip, yine aynı ayın 18’inde fatura edilmesi halinde elde edilen gelir faturanın tanzim edildiği aya ait olup, üretim giderlerinin ilgili ay içerisinde kayıtlara yansıtılmış olsa dahi gelir tahakkuklarının geriye dönük yapılması mümkün olmayıp, gelir kayıtların faturaların tanzim edildiği tarihte yapılması gerekir.”
5. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın Haziran 2007 tarih ve B.07.1.GİB.4.06.16.01/ 07-KVK-1 sayılı özelgesi
“Ticari bir faaliyet olan ihracat işlemlerinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu yönünden vergiyi doğuran olayın satışa konu malların fiilen ihraç edildiği tarihte meydana gelmesi ve alacak hakkının da bu tarihte doğması nedeniyle gelir bu tarih itibariyle tahakkuk etmektedir.”
SÖZÜN ÖZÜ
Yapabileceğinizin en iyisini yapıyorsanız, başarısızlık konusunda endişelenmenize gerek yoktur.
ROBERT HILLYER
(Kaynak: Referans Gazetesi | 14.11.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.