Gelir Vergisi Kanunu’nun 41’nci maddesinin (5) numaralı bendi gereğince, teşebbüs sahibinin ilişkili kişilerle emsallerine uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılmaktadır.
Bu bağlamda;
Gelir Vergisi Kanunu’nun uygulanmasında teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dâhil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi ve sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılmaktadır. Örneğin bir adi ortaklığın ortaklarından herhangi birisinin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat üzerinden yaptığı mal satışı işlemi ilişkili kişilerle yapılmış sayılarak emsallere uygun bedel ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş kabul edilecektir.
Bilindiği üzere; hukuken gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsallerine nazaran haiz olacağı değere emsal bedel denilmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 27/2 maddesi uyarınca ‘bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanmadığı hallerde de matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücreti esas’ alınmaktadır.
Diğer yandan söz konusu Kanun’un 5’inci fıkrası gereği olarak ‘serbest meslek faaliyetleri için ilgili meslek teşekküllerince tespit edilen bir tarife varsa hizmetin bedeli bu tarifede gösterilen bedelden (ücretten) düşük olamaz.’
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesinde tüzel kişiliklerinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kurumlar vergisine tabi olan mükelleflerin gerçek ve tüzel kişi ortakları ayrı kanunun 13’üncü maddesi gereğince ilişkili kişi sayılarak ve bu kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak yapılan mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Bir kurumun ilişkili bulunduğu gerçek kişi ifadesinden, kendi ortağı olan gerçek kişiler dışında kalan, kurumların ortağı olduğu şahıs şirketlerinin diğer gerçek kişi ortakları ile kurum çalışanları gibi şahıslar anlaşılmaktadır. Ancak kurum çalışanlarının söz konusu kurum ilişkilerinin işveren–hizmet erbabı ilişkisi olarak kabul edilmesinde mümkün olup bu konunun mevcut ilişkinin hukuki özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre kurum açısından ilişkili kişi;
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12/3-a maddesinde hükme bağlandığı üzere kurumlarda ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kar payı hakkına sahip hisselerinin en az yüzde 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurum anlaşılmaktadır.
(Kaynak: İto Haber | 09.02.2016)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.