Sokaklarda, caddelerde, trafikte etrafınıza iyice bir bakın. Türkiye'yi orta vadede çok önemli bir sorun bekliyor: Sosyal politikanın çöküşü.
Ülkemizdeki Suriyeli mülteciler her geçen gün daha büyük bir sorun haline gelmeye devam ediyor. Artık mültecilerin sayıları ile ilgili açıklamalar bile birbirini tutmamaya başladı. Bir gün 2 milyon mülteciden bahsedilirken, ardından bu sayının 3 milyona dayandığı ifade ediliyor. Yani çok büyük rakamlar…
Bir Ankaralı olarak her gün trafikte uzun zaman geçirmek zorunda kalıyorum. Her trafik ışığında dilenen Suriyeli çocuklar ve kadınlar, hatta anne kucağında bebekleri görmek mümkün. Öyle ki yerine göre bazı ışıklarda 5-6 çocuk bekliyor.
Dilenci mafyası türemiş
Geçen hafta ilginç bir olaya tanık oldum. Arabamla Ankara Hastanesi Kavşağı’nda kırmızı ışıkta bekliyordum. Dört Suriyeli çocuk hemen duran arabalara yöneldi ve dilenmeye başladılar. Ardından yeşil ışık yandı ama trafik yoğunluğundan kavşağı geçemedim ve tekrar kırmızıda durdum.
Bu esnada kavşağa kıyafeti düzgünce, kirli sakallı bir adam geldi. Çocuklara bir şeyler söyledi, birisinin kafasına tokat attı ve ellerinden paralarını alıp çaprazdaki ışıklara geçti. Daha sonra oradaki çocuklarla da konuşuyordu ki tekrar yeşil ışık yandı ve oradan uzaklaştım.
İşin garibi çok değil, yüz-iki yüz metre ilerideki trafik polislerinin yakınında cereyan ediyordu bu olay. Yani anlayacağınız, tam bir dilencilik mafyası türemiş. Daha önceden böyle mafyalar yok muydu? Elbette vardı. Ancak dikkat çekici olan, artık çaresiz, kullanılmaya müsait daha çok çocuğun sokaklarda olması. Eminim aynı durum İstanbul'da ve diğer tüm şehirlerde de söz konusu.
Yarının potansiyel suçluları yetişiyor
Yazının başında da belirttiğim gibi 3 milyona yaklaşan Suriyeli mülteci var. Bunların çoğunluğunu ise çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Geçenlerde eşim, bir Suriyeli kadına neden mülteci kampında kalmadıklarını sorduğunda aldığı cevap çok ilginçti: “Kamplarda genç kızlarımızın namusunu koruyamıyoruz.” Garip ama aynı zamanda acı bir cevap. İşte mülteciler bu ve buna benzer sebeplerle şehirlere gelmeyi tercih ediyorlar.
Bu durum da hiç kuşkusuz toplumsal sorunları beraberinde getiriyor. Nitekim mültecilerin yaratacağı sorunların farkında olan Avrupa hemen kolları sıvadı ve Merkel'i Türkiye'ye gönderdi. Ve ne yazık ki mültecilerin Türkiye'de kalması karşılığında herkesi rahatsız eden rüşvetvari tekliflerde bulundular: Az miktarda para, sözde müzakereler ve sözde vizesiz yolculuklar. Ancak biliniyor ki bunların hepsi boş vaatler.
Eğer ki bu teklifler kabul edilir ve Suriyeli mülteciler Türkiye'de kalırlarsa orta vadede bizleri çok büyük sorunlar bekliyor.
Şu an çocuk olan ve eğitim almayan Suriyeliler yarın potansiyel suçlu, potansiyel uyuşturucu bağımlısı ve belki de avuçlarını ovuşturan bazı kesimler için potansiyel terörist olacaklar. Çünkü toplumdan soyutlanmışlık, hor görülme ve eğitimsizlik suç örgütlerinin insan kaynağını besleyen unsurlar.
Peki, bunlar karşısında Türk hükümeti ne yapıyor? Bilen varsa anlatsın, öğrenelim. Suriyeli mülteciler için atılmış somut hiçbir politikamız yok.
Suriyeli sorunu Kürt sorunu gibi gizlenmemeli
Malumunuz, bazı siyasiler yıllardır sürekli olarak ‘Kürt Sorunu'nu görmezden geldiler ve böyle bir sorunun olmadığını ifade ettiler, halen de böyle söylüyorlar. Ancak bu görmezden gelme bugün ülkemizi bir ateşin ortasına attı, terör önlenemez hal aldı.
Korkarım ki gelecekte de aynı sorun Suriyeliler için söz konusu olacak. Evet, Suriyeli kardeşlerimize uğradıkları zulüm nedeniyle kapılarımızı açmak insani bir görevimizdi. Ancak bu görevi plansız ve politikasız yürütmek gelecekte daha büyük sorunları doğuracak.
Gelecekte yine bazı siyasiler çıkacak ve “Ülkemizde Suriyeli sorunu yoktur” diyecekler. Ancak bir de bakılacak ki terörün, uyuşturucunun, fuhuşun, işsizliğin, yoksulluğun ve diğer sosyal sorunların altından şimdi çocuk olan geleceğin büyükleri Suriyeliler çıkacak. Bu da tabii sosyal politikanın çöküşüne neden olacak.
Çalışma hayatı da etkileniyor
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2014 Ekim ayının başında Suriyeli mültecilere ilişkin bir açıklamada bulunmuştu. Açıklamasında Suriyeli işçilerin istihdamda haksız rekabete neden olmamaları ve kayıtdışı çalışmamaları için bir vaatte bulunmuş ve bu işçilere açık işlerde çalışma imkânı sunan bir kimlik belgesi (çalışma kartı) verileceğini ifade etmişti.
O günden bugüne tam bir yıl geçti ve atılmış hiçbir adım yok. Öyle ki bu sorun bir çığ gibi her geçen gün büyüyor. Seçim arifesinde de bu sorunu gün yüzüne çıkarmak öncelikler açısından pek doğru bulunmuyor.
Kaldı ki verilmesi düşünülen söz konusu belgenin ucuz işgücüne, kayıt dışı çalışmaya ve düzensiz iş ilişkilerine çare olacağını da sanmıyorum. Çünkü karın tokluğuna ve kayıtsız çalışmaya gönüllü birçok mülteci olduğu gibi onları kayıtdışı çalıştırmaya niyetli işverenler de az değil…
Bakalım bu sorun daha ne kadar görmezlikten gelinecek ve sosyal hayatımızı etkileyen bu vahim durum nereden patlak verecek.
(Kaynak: Meydan Gazetesi | 26.10.2015)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.