Bilindiği gibi, yeni TTK'ya göre, anonim şirketlerin genel kurul kararı ile Kanun'un 379-389'uncu maddelerindeki belirlemeler çerçevesinde, kendi paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmeleri mümkün hale gelmiştir. Geçen hafta, yazımızda anonim şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesi konusunu ele almış, gelecek yazımızda da bu iktisabın kayıt ve vergileme durumu üzerinde duracağımızı belirtmiştik. Bugün yazımızda, anonim şirketlerin kendi paylarını iktisap etmeleri, alım nedeniyle yedek akçe ayrılması, geri alınan payların satılması ya da payların iptal edilip sermayenin azaltılmasını muhasebe ve vergi mevzuatı yönünden değerlendirmeye gayret edeceğiz.
İktisap ve satış işlemlerinin Kaydı
•Payların iktisap edilmesi
Yeni TTK'nın yürürlüğe girmesinden sonra Tek Düzen Hesap Planı'nda (THDP) geri alınan payların hangi hesap altında izleneceği konusunda yeni bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda TDHP’nın mevcut durumuna göre işlem yapılabilir. Bilindiği gibi, 500 Sermaye Hesabı, 501 Sermaye Taahhüt Hesabıdır. 505 veya 515 No ile Geri Alınan paylarımız hesabı açılıp işletilebilir. Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) konuya TMS 32 de çözüm getirmiştir. “TMS 32 Finansal Araçlar: Sunum Standardı”nın aşağıda verilen 33. ve 34'üncü paragrafl arındaki açıklamalar şöyledir.
“- 33. madde; İşletmenin, özkaynağına dayalı finansal araçlarını yeniden edinmesi durumunda, bu araçlar ("işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri") özkaynaktan düşülür. İşletmenin özkaynağına dayalı finansal araçlarının alışından, satışından, ihracından ya da iptalinden dolayı kar veya zarara herhangi bir kazanç ya da kayıp yansıtılmaz. Bunun gibi, işletmenin geri satın alınan kendi hisseleri, işletme tarafından ya da konsolide edilmiş şirketler grubunun diğer üyeleri tarafından geri alınabilir ya da elde tutulabilir. Alınan ya da ödenen tutarlar doğrudan özkaynakta muhasebeleştirilir.
"- 34. madde; "TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu" Standardı uyarınca, işletmenin geri satın alınan kendi hisselerinin elde bulundurulan tutarı ya finansal durum tablosunda {bilançoda) ya da dipnotlarda ayrı ayrı kamuoyuna açıklanır. İşletme, özkaynağına dayalı finansal araçlarını ilişkili tarafl ardan geri satın alması durumunda, "TMS 24 İlişkili Taraf Açıklamaları" Standardı ile uyumlu olarak kamuoyuna açıklamada bulunur.’’
•Yedek akçe ayrılması
TTK’nın 520'nci maddesine göre,’’ Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
Şirketin kendi payını satın alması nedeniyle ayrılacak yedek akçelerin geçmiş yıl karları, dönem karı ya da serbestçe dağıtılabilir yedek akçelerden ayrılması gerekir. Şirketin aldığı bu payları TTK’nın ilgili hükümlerine uygun sürelerde satması halinde bu amaçla ayrılan yedek akçeler çözülecektir. Bu işlem yedek akçe ayırma kaydının tersine çevrilmesi ile gerçekleştirilir.
Pay geri alma dolayısıyla yedek akçe ayrılması Kanun hükmüne dayanmakla beraber, TTK’nın 519'uncu maddesinin (2) no.lu fıkrasında yer alan yasal yedeklerden farklıdır. Bu tür yedek akçeler 519'uncu maddedeki yasal yedekler arasında sayılmamıştır.
• Geri alınan payların elden çıkarılması
İktisap edilen payların itibari değerleri toplamının, şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin %10'unu aşması halinde, aşan kısmının, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz ve her durumda iktisaplarından itibaren 3 yıl içinde elden çıkarılması öngörülmüştür. Ancak, aykırı iktisap hallerinde ise elden çıkarma süresi 6 aydır. Ön görülen sürelerde bu paylar elden çıkarılamazsa sermayenin azaltılması yoluyla yok edilecektir.
Şirket iktisap ettiği kendi paylarını kanunda öngörülen süre içinde elden çıkardığında, payların alış bedeli ile elden çıkarma bedeli arasındaki farkın olumlu veya olumsuz olması durumuna göre bir kazanç veya kayıp söz konusu olacaktır. Alım-satım bedelleri arasındaki fark olumlu ise satış karı; olumsuz olması halinde satış zararı söz konusu olur. Olumlu farkın hisse senedi ihraç primi olarak değerlendirilip 520- Hisse Senedi İhraç Primleri Hesabı'nda kayda alınması gerektiği birçok yazar tarafından önerilmektedir. Söz konusu farkın olumsuz olması halinde zarar yazılmayıp bilançoda, mevcutsa hisse senetleri ihraç primleri hesabından düşülmesi önerilmektedir. Bilançoda emisyon primi yoksa ya da yeterli değilse, yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve diğer mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlardan mahsup edilebileceği belirtilmektedir.
Ancak TTK’nın ilgili maddeleri ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun emisyon primi istisnası ve iştirak hissesi istisnası ile ilgili hükümleri incelendiğinde tereddütler ortaya çıkmaktadır. Bu konuda daha geniş açıklamalara aşağıda, vergileme bölümünde değineceğiz.
• İktisaplı paylar nedeniyle sermayenin azaltılması
İktisap edilen payların itibari değerleri toplamının, şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin % 10'ıınu aşması halinde, aşan kısmının, şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz ve her durumda iktisaplarından itibaren 3 yıl içerisinde, 385. Madde uyarınca ise, en geç altı ay içerisinde elde çıkarılacağı öngörülmüştür. İktisap edilen payların belirtilen sürelerde elden çıkarılamaması halinde, bu payların, sermayenin azaltılması suretiyle hemen yok edilmesi gerekir. Bu durumda, alınan payların sayısı ile bu payların temsil ettiği nominal sermaye değerinin çarpımı ile bulunan tutar kadar sermaye azaltılacak, sermaye hesabına borç yazılacaktır. Alış bedeli ile bu tutar arasındaki fark, genel kurulun kararına göre, yedek akçelerden ya da birikmiş geçmiş yıl karlarından karşılanabilir. TTK hükümlerine göre bu tutarın satış zararı olarak dönem kazancından düşülmesi de mümkündür. Bu durumda dönem ticari karı düşülen bu miktar kadar azalacaktır. Kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde ise bu zararın kanunen kabul edilen bir gider olarak kabul edilip edilmeyeceği belirsizdir. Bu konuda Kurumlar Vergisi Kanunu'nda açık bir hüküm yoktur. Dolayısıyla, mevcut Kanun hükümlerinin farklı yorumlara konu olması ve bir yorumla bu zararın kanunen kabul edilebilir gider sayılması olası olabileceği gibi aksi bir yorumla bu zararın kanunen gider kabul edilememesi de olasıdır.
• Payların satışı ve vergileme durumu
Anonim şirketlerin hisse senedi ya da iştirak hisselerinin satışı dolaysıyla şirketin kazanç sağlaması iki şekilde olmaktadır. Birincisi şirketin kuruluşunda veya sermaye artırımlarında çıkardıkları payların ortaklarınca itibari değerlerinin üstünde bir bedelle alınması suretiyle ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu kazançtan çıkarma gideriyle hayır işlerine yardımlar düşüldükten sonra kalan kısım kanuni yedek akçe olarak ayrılır. Ortaya çıkan bu kazanç normal olarak kurum kazancının bir parçasıdır. Şirketin kendi paylarını satın alıp belirtilen sürede satışından doğan kazançlar da kurum kazancının bir parçasıdır. Anonim şirketler aktifl erinde yer alan başka anonim ya da limited şirketlere ortaklık hakkı sağlayan hisse senedi veya iştirak hissesi satışından da kazanç sağlayabilirler. İştirak hisseleri deyimi, genellikle, tam mükellef kurumlara ait hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade eder şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım bir şirketin kendi payını kapsamaz. İştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar belli şartlarda kurumlar vergisinden istisnadır.5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddenin (ç) bendinde emisyon primi istisnası, (e) bendinde ise iştirak kazançları istisnası düzenlenmiştir
• Emisyon primi istisnası uygulanabilir mi?
"Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibari değeri aşan kısmı’’ kurumlar vergisinden istisnadır. Kanun hükmünde görüleceği üzere şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların itibari değerini aşan kısımları vergiden istisnadır. Bu istisna hükmünden şirketin kendi paylarını iktisap edip yeniden satışından sağladığı kazancın istisna olacağı anlamının çıkıp çıkmayacağı tartışmalıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere,TTK’nın 519'uncu maddesi (2)/b bendinde ıskat edilen hisse senedi yerine çıkarılan yeni payların satışından doğan kazanç kısmı kanuni yedek akçe olarak ayrılırken, satın alınan payların satış kazancı bu nitelikte sayılmamıştır.
Bu durumda söz konusu payların satışından ortaya çıkan kazanca emisyon primi istisnasının uygulanacağından emin olmak güçtür. Vergi idaresinin konuya ilişkin olarak kanun değişikliğini de içerecek şekilde düzenleme hazırlıkları yapmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
• İştirak kazançları istisnasından faydalanılabilir mi?
Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktifl erinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından soğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisnadır. Ancak, istisnadan faydalanabilecek iştirak hisseleri tam mükellef kurumlara ortaklık hakkı sağlayan paylardır. Şirketin geri aldığı paylar ancak kendisine ortaklık hakkı verebilir ki bir şirketin kendisinin ortağı olması söz konusu olmaz. Bu durumda satıştan doğan kazançlara iki yıl geçse bile kurumlar vergisi istisnası uygulanamaz.
Yazımızın boyutunu aşması nedeniyle konunun vergilemeyle ilgili faklı yanlarına yeterince değinilememiş olup, daha sonraki yazılarımızda da bu konu irdelenmeye devam edilecektir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 27.08.2015)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.