Basına yansıdığı kadarıyla Anayasa Mahkemesi, memurların emekli ikramiyesini düzenleyen 5434 sayılı Kanunun 89'uncu maddesinde yer alan; “...verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler” ibaresini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmiş. Bu iptal kararı henüz Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmediği için, kararın detaylarını ve gerekçesini bilmiyoruz. Ancak, kararın büyük bir memur ve emekli kesimini ilgilendirdiği düşünüldüğünde konunun önemi ortaya çıkmaktadır. Bu yazımızda konuyu birçok açıdan değerlendireceğiz.
Genel kural, mahkeme kararları geriye yürümez
Genel kural, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının geriye yürümemesidir. Yani bu kararlar, karar tarihinden önceki durumlar için geçerli değildir ve ikramiye kararı özelinde değerlendirecek olursak karar tarihinden önce emekli olanlar bu karardan yararlanamaz.
Anayasa’nın 153 üncü maddesinde; “Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar. İptal kararları geriye yürümez” hükmüne yer verilmiştir.
Genel kural böyle olmasına rağmen, Danıştay tarafından verilen harcırah kararlarında olduğu gibi AYM kararları geriye yürür hale getirilebilir. Şayet Danıştay tarafından verilen harcırah kararında olduğu gibi emekli ikramiyesinde de benzer durumlar ortaya çıkarsa daha önce emekli olanlar da karardan yararlanacaklardır. Bu durumda Hazine'nin ciddi bir yükle karşı karşıya kalması ise kaçınılmazdır.
Emekli İkramiyesini düzenleyen madde neler içeriyor?
5434 sayılı Kanun'un emekli ikramiyesini düzenleyen 89'uncu maddesinde şu hükümlere yer verilmiştir; “Yukarıdaki fıkralara göre verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler ile mülga 2829 sayılı Kanun'un 8'inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ödenecek emeklilik ikramiyesinin hesabında bu kanun veya 5510 sayılı Kanun'un geçici 4'üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen ve 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve her ne suretle olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyette olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süreleri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri dikkate alınmaz. Ancak, mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmış olmakla birlikte, bu kanun veya 5510 sayılı Kanun'un geçici 4'üncü maddesi kapsamında hizmetleri arasında başka bir sigortalılık hali kapsamında çalışması bulunmayanların emekli ikramiyesine esas fiili hizmet sürelerinin hesabında, 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesindeki şartlar aranmaz.”
Madde metninden iptal edilen altı çizili ibareler çıkarıldığında madde metni anlamsız hale gelmektedir. Dolayısıyla da yeni bir düzenleme kaçınılmaz hale gelmektedir.
Garip ama, bazı iştirakçiler için hala 30 yıl şartı var
5434 sayılı Kanun'un 89'uncu maddesinin başka bir fıkrasında; “Emekli ikramiyesini aldıktan sonra yeniden iştirakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye ayrılmalarında, sadece sonradan geçen hizmetlerine karşılık yukarıdaki esaslara göre emekli ikramiyesi ödenir. Şu kadar ki, evvelce verilmiş olan ikramiye ile sonradan geçen hizmetler için ayrıca tahakkuk ettirilecek ikramiyenin hesabına esas alınan fiili hizmet süreleri toplamı, 30 yıldan fazla olamaz ve evvelce 30 hizmet yılı için emekli ikramiyesi ödenmiş olanlara hiçbir şekilde ikramiye farkı ödenmez” hükmü yer almaktadır.
Görüleceği üzere, AYM kararından sonra madde metnine göre kimi memurlara 30 yıl üzerinden emekli ikramiyesi ödenirken kimine ise 30 yıl şartı olmadan ödeme yapılacaktır. Böylece ikili bir yapı oluşacağından madde metninin yeniden düzenlenmeden uygulanması sıkıntı oluşturacaktır.
AYM kendi üyelerini de ilgilendiren konuda karar verebilir mi?
Konunun gözden kaçan diğer bir boyutu ise verilen kararın doğrudan AYM Başkanı'nın ve üyelerinin alacağı emekli ikramiyesini de ilgilendirmesidir. Mevcut duruma göre kamuda en yüksek emekli ikramiyesi alan grup içerisinde AYM Başkanı ve üyeleri gelmektedir. 30 yıl üzerinden en yüksek emekli ikramiyesi alanları unvanlar itibarıyla sıralayacak olursak;
Genelkurmay Başkanı: 113.941 TL, Anayasa Mahkemesi Başkanı: 113.941 TL, Kuvvet Komutanları: 112.558 TL, Başbakanlık Müsteşarı: 102.883 TL, Anayasa Mah. Üyeleri: 102.883 TL.
Şayet 30 yıl sınırı kalkacak olursa, emekli ikramiyesi alacaklar arasında en kazançlı grup Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri olacaktır.
Kimseyi itham etmek istemeyiz ama etik olarak böyle bir durumla da karşı karşıya olunduğunu ifade etmek isteriz. Yani mahkeme, aynı zamanda kendi üyeleri hakkında da karar vermiş olmaktadır. Hakimlerin kendilerinin hak ve menfaatlerini ilgilendiren konularda karar vermesinin etik olarak nasıl değerlendirileceği ise yeni bir tartışmayı beraberinde getirecektir. Sayın Mahkeme Başkanı'nın 40 yıllık hizmeti olduğu dikkate alındığında yeni duruma göre 10 yıl ilave emekli ikramiyesi alması nasıl açıklanacaktır? Kararın oy çokluğuyla çıktığı düşünüldüğünde Sayın Başkan'ın aleyhte oy vermiş olma ihtimali de sonucu değiştirmeyecektir.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yaklaşık 50 yıl üzerinden emekli olacakları ve ikramiyelerini de 50 yıl üzerinden alacak olmaları konunun başka bir boyutudur.
Karar ne getiriyor?
AYM kararının neler getireceğini sıralayacak olursak şunları ifade edebiliriz;
1- AYM’nin kararı Anayasa’nın 153. maddesine göre, Resmi Gazete'de yayımlanana kadar hüküm ifade etmeyecektir.
2- AYM, kanun koyucuya idari boşluğu doldurması için süre tanımamıştır. Bu nedenle, karar Resmi Gazete'de yayımlandığı gün yürürlüğe girecektir.
3- AYM kararı Resmi Gazete'de yayınladıktan sonra emekli olacaklar, bu düzenlemeden yararlanacaktır.
4- AYM kararlarının etkisi geriye yürümemektedir. Ancak, daha önce Danıştay tarafından verilen harcırah kararı çerçevesinde kartopu etkisiyle birçok emekli, ikramiye ödemesinden yararlanabilir.
5- AYM kararı sonrasında madde metnine göre ikili bir yapı ortaya çıkacaktır. Ayrıca, madde metni anlamsız hale gelmektedir. Bu nedenle yeni düzenleme yapılması kaçınılmazdır.
6- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı bu karardan mali olarak olumsuz etkilenmez. Çünkü, bu kurum tarafından ödenen ikramiyeler, ilgili kurumlara fatura edilmektedir. Dolayısıyla asıl yük, Hazine üzerinde kalacaktır. Belediyelerden emekli olanlar açısından ise yük belediyeler üzerinde kalacaktır.
7- AYM’nin kararı, başkan ve üyelerini de doğrudan ilgilendirdiği için etik açıdan sorunludur.
8- Kararı ve gerekçesini Resmi Gazete'de görmeden hemen müjde mesajları vermek için erken olduğunu düşünüyoruz. Yani dereyi görmeden paçaları sıvamak doğru değildir.
(Kaynak: Yenisafak.com | 29.12.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.