Bize göre katma değer vergisi (KDV), var olan en dinamik vergidir. Bir işletmenin her işgününde bilaistisna KDV vardır ve bu vasfa sahip başka bir vergi türü yoktur. Tebliğ ve sirküler sayısı da KDV'nin ne denli dinamik bir vergi olduğuna karinedir. Böyle olmasına rağmen "vergi riski" denilince akla pek "KDV riski" gelmez. Oysa işletme ve yatırım kararlarının her aşamasında KDV riski vardır. KDV mevzuatı ve pratiğiyle ilgili bir hata yaptığınızda muhtemelen öncelikle postacınız size sarı bir zarf bırakır. Hemen akabinde belirsiz bir mali yükle ilgili sıkıntılı bir bekleyiş içine girersiniz. İkinci tür sıkıntı bu bekleyiş uzadıkça ortaya çıkar. Hakkınızda "ihtiyati tahakkuk" ve "ihtiyati haciz" uygulandığını düşünün. Aynı hafta içerisinde çalıştığınız bankaların size verdikleri kredileri kapatmak için nasıl bir gayret içine girdiklerine şaşarak şahit olursunuz. Çünkü bankalar da bilinmeyen riski taşımak istemezler. "Kurumsal yönetişim" kaygınız varsa bunun bir de "devam eden" maliyeti vardır. Çünkü bizde, altında mühür ve imza olan her belgeye itibar edilir ve sonucuna bakılmaz. Haklı olsanız dahi çoğu zaman kamuoyuna derdinizi (iyi niyetle) anlatma çabanız sonuç vermez. İmajınızı düzeltmek için siz anlattıkça iz kalıcılaşır. Hele bir de yurtdışına hesap veriyorsanız; "Bu işleri önceden neden göremedik? Nerede eksiğimiz var? Neden önlem almadık?" türünden can sıkıcı "sorulara" muhatap olursunuz.
Çalışan bir kontrol ortamı için herkese sorumluluk düşüyor
Malum, artık işletmelerde "Kıta Avrupası" modeline dayalı iç-mali kontrol sisteminden uzaklaşılıyor. Bizde de uzun yıllar devam eden "sayman, ita amiri ve veznedar" modeline dayalı ve oldukça merkezi bu sistemden (financial controller), rolleri ve sorumlulukları doğru tanımlayan, yatay ve dikey hesap verme mekanizmasını doğru çalıştıran bir altyapı üzerine, harcama yetkisini ademi merkezi hale getiren ve sistemi denetleyen modellere (internal audit) doğru bir gelişme var. Yeni modellerde işletmenin tüm personeli şirket hedeflerinden ve risklerden haberdar ediliyor. Dolayısıyla risk ve kontrol işi, sistemi oluşturan ve çalıştıran personelin tamamına yayılıyor. Bizde yeterince kurumsallaşma olmadığından "iyilerimizde" dahi, halen "melez" yapılarla işi idare etme alışkanlığı devam ediyor. Oysa işin özüne bakılırsa bir işletmede alınan her karar sonucunda, bir şekilde ya fatura alınıyor ya da veriliyor. Yani herkes esasen yaptığı iş gereği KDV kararının içerisinde. O nedenle personelin "KDV duyarlılığına" (VAT awarness) sahip olması ve sahip çıkması, bizce başarı için kaçınılmaz. "Bu işler bizim işimiz değil" demek ve "mali işler birimini sadece hata yaptığında hatırlamak" artık demode oldu. Medeni ülkelerde istifa müessesesinin bu denli yaygın çalışmasının da nedeni bu; John F. Nash'a Nobel verilmesinin de.
Mali işlerin biriminin ana görevi ve dış denetimin önemi
Uluslararası standartlara göre iyi bir mali işler departmanından üç sonuç beklenir: 1) İşleri ekonomik, etkin ve etkili (effective) yapmak; 2) Güvenilir mali tablolar hazırlamak; 3) İşleri mevzuata, şirketin plan, program ve hedeflerine uygun olarak sonuçlandırmak. Bu üç sonucu veren bir departman "sağlamdır ve iyi çalışıyor" demektir. Sağlam ve iyi çalışan bir departmanla KDV riskinizi azaltabilirsiniz. Şirketiniz bünyesindeki mali işler departmanının bu özelliklere sahip olup olmadığını bağımsız dış denetim tetkik eder. Piyasa rekabetini "doğal seleksiyona" benzetirsek, kararlarının muhtemel sonuçlarını bu kararları almadan önce tahmin edebilen işletmelerin yaşamda kalacakları sonucuna varabiliriz. Bulanık sudan timsah çıkabiliyor. O nedenle proaktif olmakta fayda var.
Dört riske dikkat
KDV riskini hem "kararlar" ve günlük işlemler, hem de KDV iade süreciyle birlikte düşünmek icap eder. Riski azaltmak bir sistem, plan ve program işidir. Bize göre dört adet risk vardır.
Operasyonel risk
İç mali kontrol sisteminiz sağlam değilse ve iyi çalışmıyorsa operasyonel riskiniz artar. KDV ile ilgili yapığınız her şeyin sonucu beyannameye yansır. Tedarikçinizden gelen faturayı ertesi yıl kayıtlara alıyor ve ödediğiniz KDV'yi indirim konusu yapıyorsanız "operasyonel risk" taşıyorsunuzdur. Keza, "numune, promosyon ve eşantiyonu" tanıtım amacı dışında veya belgesiz olarak teslim ediyorsanız, iade süreciyle ilgili operasyonel risk taşıyorsunuz demektir.
Muamele riski
Tedarikçileriniz ve müşterilerinizle ticari faaliyetleriniz çerçevesinde kurduğunuz her ilişkide KDV vardır. Mal-hizmet alırken ve satarken KDV de işe dahil olur. Örneğin, oranı yanlış biliyorsanız "muamele riski" (transactional risk) taşıyorsunuzdur. Yasa, "genel oran derken" indirimli orandan satış yapmışsanız bir de iade rakamını yanlış hesaplarsınız...
Mevzuata uyum riski
KDV'yle ilgili tüm mevzuata hakim değilseniz uyum riskiniz (compliance) var demektir. Nihai tüketici dışında bir kaynaktan gider pusulasıyla alım yaptınız ve ödediğiniz KDV'yi indirim konusu yaptınız. Mevzuat "bu mümkün değil" diyor, ama bunu personeliniz bilmiyorsa uyum riskiniz var demektir. Yurtiçinde bir müşterinize indirimli orandan konsinye mal teslim ettiniz. Mevzuat, "nihai tüketiciye teslim yapılmadan bu teslim için yüklenen KDV'yi iade rakamına dahil etmeyin" diyor. Ettiyseniz, iade süreciyle ilgili uyum riskiniz var demektir.
Mali risk
Yaptığınız her hatanın ikmalen tarhiyat, ceza, faiz vesair mali sonuçları olacaktır... Muhasebe kayıtlarınızda hatalar ve yanlışlıklar, düzenlediğiniz hatalı ve yanlış beyannameler nedeniyle taşıdığınız mali risk her gün artar. Çünkü KDV riski diğer vergilere de sirayet eder. Mali riskiniz varsa ve bu henüz ortaya çıkmamışsa, mali tablolarınız gerçek durumu yansıtmaz. "İndirilecek KDV", "hesaplanan KDV" ve "iade edilecek KDV" rakamlarınız yanlışken iade talep etmişseniz, ciddi bir mali risk taşıyorsunuz demektir. Size böyle durumlarda hiçbir yatırımcı istediğiniz fiyatı vermez.
Risk analizine dayalı denetimin Önemi?
İyi bir denetim derken yapılan tüm işlemlerin tek tek kontrolü akla gelir ki, bu yanlıştır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir organizasyonun tüm işlemleri tek tek denetlenmez. Sistem denetimi, tesadüfi (random) örnekleme suretiyle seçilen bireysel işlemlerin kontrolüne dayanır. Risk analizi işin özüdür ve örnekleme yapılacak işlem seti, risk analizine dayanılarak tesadüfi olarak seçilir. İşlem setinin seçiminde "bağımsızlık" hayati önem taşır. İyi bir risk analizine dayalı, fakat kısa çok uzun sürmeyen bir denetimle de KDV riskini minimize etmek mümkündür. Bu sonuca ulaşmanız, kendinizi hem şirket içinde, hem de dışında ne kadar güvenilir ellere teslim ettiğinize bağlıdır. Unutmayın bilgi çağında yaşıyoruz ve hiçbir şey gizli kalmıyor.
Beşeri sermaye kalitenizi ihmal etmeyin
Hesap verme sıkıntısı yaşayan bir şirket ne kredi bulabilir, ne ortak, ne de yatırımcı... Kötü yönetim, beşeri sermaye kalitesizliğine karinedir. Kurumsal yönetişim, KDV dahil "vergi riskinizi" azaltır, beşeri sermayenizin değerini yükseltir ve işletme olarak daha çok "para etmenize" yarar. Nitekim kaliteli bağımsız dış denetimin amacı da budur. Hani şu okullarda öğretilen "görünmeyen elin optimum kaynak tahsisine" yol açmasıyla bağlantılı olarak... Aksi takdirde ne kadar prestijli olursanız olun, hiç ummadığınız bir anda gayet "görünür bir el" de sizi piyasadan silebilir. O nedenle "KDV'yi ihmal etmeyin" tavsiyesine kulak verilmesi gerekiyor.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 29.08.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.