Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin en önemli problemlerinden birisinin kayıt dışı istihdam olduğu bilinmektedir. Neredeyse yasal düzenlemelerin kaçak işçi çalıştırmayı teşvik ettiği bile söylenmekte. Bunda gerçeklik payı olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Halen yürürlükte olan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 24. maddesinde; "Sigorta müfettişleri, sigorta yoklama memurları ve genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idarelerin denetim elemanlarınca işyerlerinde yapılan fiili tespit sonucunda çalıştığı belirlendiği halde, hizmetleri Kuruma bildirilmediği anlaşılan veya eksik bildirildiği saptanan sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin, çalışmalarının mevcut olduğuna ilişkin yeterli ve inandırıcı delil ve bulgularla ortaya konulması kaydıyla, en fazla tespitin yapıldığı tarihten önceki bir yıllık süreye ilişkin kısmı dikkate alınabilir.
Bir yıllık süreyi aşan sigortalı çalışmalar ise her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan kanunen geçerli işyeri kayıtları ile kanıtlanmak şartıyla dikkate alınır." hükmü ile kayıt dışı istihdama prim verilmektedir.
Diğer bir deyişle, işyerlerinde yapılan fiili tespit sonucunda çalıştığı belirlendiği halde, hizmetleri kuruma bildirilmediği anlaşılan veya eksik bildirildiği saptanan sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin, çalışmalarının mevcut olduğuna ilişkin yeterli ve inandırıcı delil ve bulgularla ortaya konulması kaydıyla, en fazla tespitin yapıldığı tarihten önceki bir yıllık süreye ilişkin kısmın dikkate alınabilmesine ilişkin bu düzenleme sosyal güvenliğe yönelik en büyük tehlike olmasına ve bugüne kadar birçok kişi tarafından eleştirilmesine rağmen halen yürürlüktedir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 6. maddesinde, çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, yapılan hizmet sözleşmelerine sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı hükme bağlanmıştır. Sigortasız çalıştırılan süreler için daha sonra primlerin mahkemede hizmet tespit davası açılmak suretiyle ödenebilmesi mümkündür.
İşverenler, çalıştıracağı kimseleri işe başlatmadan önce (Sigortalıların Bildirimine ilişkin özel durumlar hariç) Sosyal Sigortalar Kurumunca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Sosyal Güvenlik Kurumu'na elden, posta yoluyla veya e-bildirge sistemiyle bildirmekle yükümlü kılınmıştır.
Çalışmaları fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden tespit edilemeyen sigortalılar çalışmalarını yetkili bir mahkemede açacakları hizmet tespit davasıyla ve yargı kararıyla ispatlayabilirler. Belirtilen yetkili mahkeme, iş mahkemesi veya iş mahkemesi bulunmayan yerlerde bu davalara iş mahkemesi sıfatıyla bakan asliye hukuk mahkemeleridir. Kendileri için prim belgeleri işverenleri tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Sosyal Güvenlik Kurumunca fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden tespit olunamayan sigortalıların, hizmetlerinin tespiti maksadıyla mahkemeye başvurmaları için kendilerine tanınan süre beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu beş yılık süre, zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süredir. Hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi, sigortalının işyerinden ayrıldığı yılın sonundan itibaren başlamaktadır. Sigortalının ölümü halinde ise mirasçıların açacakları hizmet tespit davasında hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi sigortalının ölüm tarihidir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 29.08.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.