Yarın başlayacak 3'üncü İstihdam Zirvesi, ekonomik verilerin sağlıklı değerlendirilebilmesi ve sıkıntıların masaya yatırılması için önemli bir fırsat olacaktır.
Ülkemizin çok önemli sorunları arasında bulunan işsizliğin ekonomik olduğu kadar sosyal ve politik yan etkileri de bulunmaktadır.
Ekonomik ve teknolojik gelişmeler, işsizliğin gelecekte çözülmesi konusunda da pek ümitli olmamızı engellemektedir. Çünkü her geçen gün insanların yaptığı işleri makineler yapar hale gelmekte, teknolojinin getirileri karşısında işgücüne olan ihtiyaç her geçen gün biraz daha azalmaktadır.
Bu durum sadece sanayi ve imalat sektörlerine değil, güncel yaşamın her bölümüne de yansımaktadır. Örneğin otoban çıkışlarında artık biletleri insanlar kesmemekte, bankamatiklerde hemen hemen her işlem gerçekleştirilmekte, faturalar internet aracılığıyla ödenmektedir.
İnsanlar artık her geçen gün daha az insan ile daha fazla üretim yapar hale gelmiştir. Oysa üretim için insana ihtiyaç azalırken nüfus artmaya devam etmektedir.
Bu durumun iki önemli sonucu sadece Türkiye'yi değil, tüm ülkeleri zorlamaktadır. Birincisi artan işsizlik ve getirdiği sorunlar. İkincisi ise işsizlik sonucu yeterince artmayan gelir nedeniyle pazarın, yani talebin üretim kadar büyümemesi.
Bu nedenle içinde bulunduğumuz yüzyılda toplumsal mutluluk düzeyi, işsizlikle mücadelede elde edilecek başarı düzeyine bağlı olacaktır.
Rakamlarla işsizlik
İşsizlik dünyanın birçok ülkesinin olduğu kadar ülkemizin de çok önemli ve öncelikli sorunudur. Nitekim, TÜİK'in verilerine göre Temmuz ayı itibariyle ülkemizde 2 milyon 867 bin kişi işsizdir. Bu, aileleriyle birlikte yaklaşık 10 milyon kişinin işsizliğin yarattığı ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan yine TÜİK verilerine göre ülkemizde her yüz kişiden 36'sı kayıtdışı istihdam edilmektedir. Bunun anlamı ise 9 milyon 622 bin kişinin sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmasıdır. Dolayısıyla bu şekilde çalışanlar ve aileleri ile birlikte yaklaşık 30 milyon kişinin kayıtdışı istihdamın yarattığı sorunlarla birlikte yaşadığı söylenebilecektir.
Bu arada ülkemizde işsizlik oranı toplamda yüzde 9.8 oranında iken bu oranın 15-24 yaş arasındaki grupta yani gençlerde yüzde 18.2 olduğu görülmektedir. Dolayısıyla hayatının baharında olup; çalışmak, para kazanmak, ihtiyaçlarını gidermek ve ailesine katkıda bulunmak isteyen, çoğu okumuş gençlerimizin de işsizliğin pençesinde olduğu görülmektedir.
TUİK'in 2013 yılı verilerine göre İzmir; Batman, Mardin, Siirt, Şırnak, Diyarbakır'dan sonra yüzde 15.4 ile işsizlik oranının en yüksek olduğu 6'ncı ildir.
Bu nedenle esnaf teşkilatımız yarın düzenlenecek zirveye büyük önem vermektedir. Bu zirvede ortak akıl ile ilimizde işsizliğin nasıl azaltılabileceğine ilişkin çözümleri bulmak durumundayız. Aksi halde yaşanabilirlik sıralamasında gerek ülkemiz gerekse dünya ölçeğinde ilk sıralarda gelen İzmir bu özelliğini kaybedebilecektir.
Bu veriler ayrıca işsizlikle mücadelede yeni yöntemler geliştirilmesinin gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
Kuşkusuz işsizlik tüm dünyanın da sorunudur. Ancak, çözümün evrensel olduğu kadar ulusal ve bölgesel araç ve yöntemleri de olabilecektir. Dolayısıyla küresel-ulusal-bölgesel-il boyutlarını dikkate alan bütüncül bir vizyona ve stratejiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizin ve İzmir'in de bu stratejiyi hazırlayacak ve uygulayacak beyin kapasitesine sahip olduğuna inanmaktayız.
Esnafın önemi
İşsizlikle mücadelede anahtar alanlardan biri esnaf ve sanatkarlıktır. Ülkemizde yanında çalışanlar ve aileleriyle birlikte yaklaşık 10 milyon kişi geçimini bu alandan sağlamaktadır.
İstihdam için yeni yatırımlar gerekmektedir. Bir kişiye iş imkanı sunmak için otomotivde, demir çelikte, elektronikte, tekstilde, gıdada ihtiyaç duyulan yatırım tutarı farklıdır. Özellikle ileri teknoloji kullanımı gereken alanlarda bir kişiye iş yaratmak için gerekli yatırım tutarı oldukça yüksektir.
Bu çerçevede Türk ekonomisinin mevcut koşulları dikkate alındığında, en az yatırım ile sürdürülebilir iş imkanı sağlayabilmek açısından esnaf sanatkarların ön plana çıktığı görülmektedir.
Bugün hiçbir esnaf ve sanatkarlık faaliyeti olmasa, en az 5 milyon kişi daha işsiz kalacak, ülkemizdeki işsizlik üç katına çıkacaktır. Dolayısıyla esnaf kesimi, ülkemizde bir tür 'sosyal sigorta' işlevi üstlenmektedir. Bu nedenle de kesimimize gerek yerel gerekse merkezi yönetimlerin özel ilgi göstermesi gerekmektedir.
İşsizliğin artmaması için esnaf sanatkarların yaşaması, yaşatılması zorunludur. Aksi halde yaşanacak sorunlar sadece bu kesimi değil, tüm toplumu olumsuz yönde etkileyecektir.
(Kaynak: Yeni Asır | 13.11.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.