Bir ülke insanını, doğasını, yaşam alanlarını acımasızca yok ederek sağlıklı büyüyebilir mi? Ne yazık ki son dönemde böyle bir ekonomik büyüme modeline tanıklık ediyoruz. İnsanı öldürerek, doğayı, havayı kirleterek, tarım alanlarını, suyu yok ederek büyüyen ekonomi girdabında insanlığı küçültüyoruz.
Canavar ekonomi
Son yıllarda iş kazaları ve meslek hastalıklarındaki büyük artışın perde gerisinde ne yasal mevzuat eksikliği ne de başka bir neden yatıyor. Doğa ve insan katlindeki bu hızlı artış, insan hayatı yerine özel sektör kârını esas alan ekonomi modelinin durdurulamaz ilerleyişinden kaynaklanıyor. Model durdurulamıyor çünkü kötü gidişe karşı çıkan, insanı ve doğayı yok eden ekonomi çarkını eleştiren, karşı duran herkes anında vatan hainliğiyle suçlanıyor. Bilinçsiz siyasi tarafgirlik, sağlıklı ekonomi modeliyle büyümeye geçişe imkân vermiyor, canavar ekonominin yolunu açıyor.
Türkiye’nin bir süredir izlediği ekonomi modeli, ekonominin sağlıklı değil olabildiğince hızlı büyümesini öngörüyor. Hızlı büyüme rekabet avantajı gerektirir. İşçi, üretim maliyetleri içerisinde en önemli girdilerin başında geliyor. İşçilik maliyetleri düşürüldüğünde rekabet avantajı artıyor, daha fazla satış, daha fazla ihracat, daha fazla üretim ve dolayısıyla daha fazla kâr elde etme imkânı ortaya çıkıyor. Kâr arttıkça işletmeler, işletmeler büyüdükçe ekonomi büyüyor. İşçiye az maaş ödeyen, çalışanının temel güvenlik ve sağlık önlemlerinden kısan işletmeler sayesinde enflasyon yükselmiyor.
Çarkın ortağı
Önceliğine insan yerine kârı ve üretimi alan bir ekonomi çarkı ancak devletin de tüm kurumlarıyla modele dahil olmasıyla dönebilir. Aksi halde bu çark işlemez. İşçiler yasal çalışma sürelerinin çok üzerinde çalıştırılıp adeta sömürülürken, insana yakışmayan ortamlarda çalışmaya hatta ölmeye zorlanırken, maaşları zamanında ve tam ödenmezken, iş güvenliği eksikliği nedeniyle hayatlar bir bir yok olurken denetim mekanizmasını etkin işletmeyen, görmezden gelen devlet, çarkın en büyük ortağıdır. Bu çark insan hayatıyla ilgili risk gördüğünde işletmenin kapısına kilit vuran ‘piyasa düşmanı müfettiş’ anlayışıyla döndürülemez. Bu çarkı ancak büyük sorunları küçülterek raporlaştıran, işletme maliyetini artırmaktan kaçınıp gerektiğinde insana kıymayı göze alabilecek denetim modeli besleyebilir.
İşçi ölümlerinin, sakatlıkların tersanelerden bir anda madenlere, inşaatlara, fabrikalara kayması tesadüf değildir. Tersanelerdeki işçi ölümlerini yasal düzenlemeler ya da sıkı devlet denetimleri durdurmadı. İş durdu, ölümler durdu. 2008 krizinden sonra gemi siparişleri bıçak gibi kesildi, işçiyi yok eden çark durdu. Şimdi ekonomi kömür üretiyor, bina üretiyor, elektrik üretiyor; o yüzden işçi madende ölüyor, inşaatlarda ölüyor, barajlarda halkla birlikte ölüyor…
Yasa var, niyet yok
Sağlıksız ekonomi büyürken işçiyle birlikte doğayı, gelecek nesillerin yaşam alanını da acımasızca yok ediyor. Bu çarkın önünde hukuk, yasa, denetim duramadığı için su havzalarını, gölleri, ormanı, çevreyi katleden havaalanı projeleri yapılabiliyor, yeni köprüler, santraller hatta saraylar inşa edilebiliyor. Tahıl ambarı tarım arazilerine gecekondu fabrika kuran, bina diken patrona, meraları işgal eden özel sektöre “dur” diyebilecek yeterince yasamız var da ne yazık ki bu yasaları uygulamaya niyet yok.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 10.09.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.