Perşembe günkü ‘ölümü zordur ırgatın’ başlıklı yazıma star okurlarından çok sayıda olumlu tepki aldım. Yazımı gazeteye gönderdikten sonra haber sitelerinde ‘Adıyaman polisi faciadan ders aldı’ haberinin daha mürekkebi kurumadan bir ırgat kazası daha yaşadı Adıyaman. Bu kez Şanlıurfa’dan Trabzon’a giden 29 mevsimlik işçiyi taşıyan kamyonet Adıyaman-Gölbaşı karayolunda kaza geçirdi. Demek ki Adıyaman polisi faciadan yeterince ders alamamış. Yöneticilik koltukta oturarak olmuyor. Gelişmek ve kabuğunu kırmak için çabalayan Adıyaman ilinin yöneticileri halkın derdiyle dertlenmek, sorunlara çözüm üretmek yerine yerel basına yazma yasağı getirmekle uğraşılmış. Adıyaman’ın 10 yıl önce tütün kotası ile başlayan talihsizliği kentin sorunlarını çözecek yöneticilerin bu sorunları görmezden gelmesiyle her geçen gün artıp duruyor. Tütün kotası köylerde tütün üretimiyle geçimini sağlayan onbinlerce aile geçim sıkıntısına düştü. Adıyaman köylüsünün içinde bulunduğu yoksulluğa bir taş atamayan, istihdamı geliştiremeyen, sanayiciyi kente getiremeyen, yatırımcıyı baş üstünde tutamayan, mesleki eğitim kurslarına ağırlık veremeyen, alternatif üretemediği için halkı ırgatlığa mahkum eden yöneticilerin o koltuklarda oturmaması gerekir. Kente her gidişimde organize sanayi bölgesinde yatırım yapan iş adamlarının sorunlarının çözümüne katkı sunulmadığını, köstebek yuvasını andıran organize sanayi yollarının ve altyapısının tamamlanmadığını görünce uzun bir süre istihdam sorunu yaşanacağını düşünüyorum. ‘Adıyaman’da Bugün’ yazı ve yorumlarını ilgiyle takip ettiğim Adıyaman yerel basınının önemli bir gazetesi. Sevgili Necati Atar gazetenin ilgiyle okunan cesur kalemlerinden birisi. Dün ‘ Onurun Kırıldığı Yer’ diye başlamış yazısına. ‘Sözün bittiği yer vardır. Yazarken onurumuzun kırıldığını düşündüğümüz, yazmaktan hayá ettiğimiz yerler vardır. İnsan olarak çaresiz kaldığımız, tıkandığımız ve hiçbir şey yapamadığımız yerler de vardır. Üç gün önce Káhta ilçemizden fındık toplamak amacıyla Giresun’a giden 24 vatandaşımızın Sivas’ta geçirdikleri trafik kazası sonucu hayatlarını kaybetmeleri insanlık onurunun kırıldığı ve sözün bittiği yer olarak kayıtlara geçmiştir. Her yıl mevsimlik göç yolunda onlarca vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir ilde yaşamak ve bu ilde her şeyi yolundaymış gibi göstermek birilerinin asli vazifesi olabilir. On binlerce vatandaşımızın koca bir yaz mevsimini dışarıda ırgat olarak geçirmeleri dönemin siyasileri tarafından hükümetin bir sorunu olarak algılanmayabilir. Tütün kotasının devreye girmesiyle birlikte yurtsuz kalan Adıyaman köylüsü geçen on yıl boyunca alternatif ürün konusunda alternatif geliştiremediğinden dolayı suçlanabilir. Ama hiçbir gerekçe hiçbir mazeret her yıl trafik kazasında ölen ya da güneşin cehennem ışıkları altında serinlemek amacıyla göletlerde boğulan vatandaşlarımızı geri getiremez’ diye devam etmiş. Yine Adıyaman’da yerel basının güçlü kalemi Naif Karabatak da, Bırakın Irgatlar Konuşsun diyerek mevsimlik tarım işçilerinin sözü ile ırgatların feryadını satırlarına taşımış. Gerek mail star okurları ve gerekse de kazayla ilgili haber sitelerine yorum yazan okuyucuların yardım hesabı açtırılmasını istemelerine Malatya Valiliği yanıt geldi. Vali Halil İbrahim Daşöz, 15 Şubat 2003 - 31 Ocak 2004 tarihleri arasında Adıyaman Valiliği yaptı. Adıyaman Valisi iken, önceki Valinin yargı kararı ile göreve iade edilmesi sonucunda bu görevinden ayrıldı. Ancak, kısa bir süre valilik yapmasına rağmen Adıyamanlılar’ın gönlünde ayrı bir yeri var. Vali Daşöz de bu sevgiyi hiç karşılıksız bırakmadı. 6 Ağustos’ta Malatya-Sivas karayolundaki trafik kazasında hayatını kaybeden Adıyamanlı tarım işçilerinin aileleri için Malatya Valiliği bir yardım kampanyası başlattı. Ziraat Bankası Merkez şubesinde; 48446320/5001 No’lu YTL, 48446320/5002 No’lu USD ve 48446320/5003 No’lu Euro hesaplarına yardım yapılabilecek. Ülkemizin güzide yardım kurumlarından Deniz Feneri Derneğine ve Genel Başkanı sevgili dostum ve ağabeyim Engin Yılmaz’a da çağrıda bulunuyorum. İnsanlık onurunun kırıldığı bu yerde yaraların sarılmasına bir katkıda sizden gelsin. Bugünlerde başta THY olmak üzere bazı büyük şirketler sendikaların grev tehdidi altında. Türkiye özellikle 1980 öncesinde grev ve lokavttan çok çekti. O dönemlerdeki yokluğun ve yoksulluğun en önemli nedeninin grev ve lokavtlar olduğu kabul ediliyor. Bu yüzden sendikaların aldığı grev kararları toplumda da merak ve ilgiyle izleniyor. Dün THY çalışanlarının grevle ilgili oylaması sona erdi. THY A.O.’dan 5402 kişi (%54) ve THY Teknik A.Ş.’den de 1.376 kişi (%57) greve evet dedi (kaynak: www.havais.org.tr). Şimdi grev süreci başlayacak. Grev kararı, karşı tarafa tebliğinden itibaren altmış gün içinde ve karşı tarafa noter aracılığı ile altı işgünü önce bildirilecek tarihte uygulamaya konabilir. Grev ve lokavt süresince hizmet akitleri askıda kalan işçilere bu dönem için işverence ücret ve sosyal yardımlar ödenemez, bu süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Grev ve lokavt süresince işçiler Sosyal Sigortalar Kanununun ilgili hükümlerinden yararlanmaya devam ederler. Anlaşmazlık olan bazı maddeler şöyle; Hava İş Sendikası THY’nin 1. yıl için %10 zam teklifine, ilk altı ay için %24 talebi var. THY vardiya primlerinin ikili vardiyada kıdem ücretinin % 13ü, üçlü vardiyada %26’sı olmasını öneriyor. Hava İş Sendikası ise, ikili vardiyada kıdem ücretinin % 30 u, üçlü vardiyada %60’sı olmasını talep ediyor. THY evlenme yardımının 250 YTL, sosyal yardımın 120 YTL, kreş yardımının aylık 450 YTL, emzirme yardımının 200 YTL, ölüm yardımının 400 YTL, iş kazası maluliyet yardımının 3000 YTL, yolluğun günlük 33.-YTL olmasını öneriyor. Hava İş Sendikası ise, evlenme yardımının 880 YTL, sosyal yardımın 200 YTL, kreş yardımının aylık 500 YTL, emzirme yardımının 440 YTL, ölüm yardımının 2700 YTL, iş kazası maluliyet yardımının 7200 YTL, yolluğun günlük net 35.-YTL olmasını talep ediyor. Grev, işçilerin topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmaları şeklinde tanımlanıyor. Sendikaların üyelerinin ekonomik haklarını ve menfaatlerini korumasından daha normal bir şey olamaz. Ancak, günlük 15-20 YTL yevmiye için Karadeniz’den Çukurova’ya, Malatya’dan Ordu’ya dolaşan insanların olduğu bir ülkede, 2-3 bin YTL ücreti beğenmeyerek grev kararı alan ve uygulayanları bu ülke ve tarih affetmeyecektir. ‘Yaşamak için bu hayata mecburuz’ |
(Kaynak: Star Gazetesi | 11.08.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.