Heyecanla beklenen futbol ligleri önümüzdeki hafta başlıyor. Kulüpler, yaptıkları 'flaş' transferlerle tatil döneminde bile gündemde kalmayı başardı. Tabii hepsi yaptıkları transferlerin en iyisi olduğu iddiasında. Kulüp idarecilerinin beyanatıyla gaza gelip havaalanına akın eden taraftarlar, en sıradan futbolcuyu bile milli kahraman edasında karşılıyorlar. Böyle bir şeyi daha önce görmemiş futbolcular da haklı olarak şaşırıyor ve çoğu zaman korkuyla karışık hayret dolu bakışlarla olan biteni anlamaya çalışıyor. Daha önce havaalanında omuzlarda karşılanan; fakat istenilen verim alınamadığı için ayrılmak zorunda kalan futbolcu veya teknik adamların yapayalnız ayrılmaları, bu sağlıksız yaklaşımın diğer ironik yanı. | |
Bu küçük parantezden sonra asıl konumuz olan transfer ücretlerine dönelim. Basında futbolcu transferleriyle ilgili zikredilen rakamlar, çoğumuzun kazanmak bir yana, bir arada görmediğimiz meblağlar. Allah daha çok versin, kazandıklarında gözümüz yok. Futbolcu olmak kolay değil; yetenek, çok çalışma, hırs, azim, şans ve kimi zaman torpil gibi faktörlerin bir araya gelmesi sonucunda bir yerlere gelinebiliyor. O genç yaşta kazanılan bunca para ve şöhretten sonra şımarmadan ve yoldan çıkmadan çalışmaya devam etmek de hiç kolay değil. Futbolcular da maddi olarak bunun karşılığını çokça alıyor zaten. Peki elde edilen bu gelirlerin vergilendirilmesi nasıl oluyor? Futbolcular, vergilerini hakkıyla ödüyorlar mı? Futbolcular vergi ödemiyor Evet, yanlış okumadınız, futbolcular elde ettikleri transfer ücreti, şampiyonluk primi, kupa tur primi, maaş, maç başına transfer ücreti, diğer primler vs. için herhangi bir vergi ödemiyor. Çünkü elde ettikleri bütün bu gelirler 31 Aralık 2007 tarihine kadar Gelir Vergisi'nden istisna tutulmuş. Ayrıca bu kazançlar üzerinden Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Özel İletişim Vergisi veya herhangi bir vergi de ödenmiyor. Bunun tabii bir sonucu olarak sporcu ve teknik adamların; mükellefiyet ile ilgili diğer mükellefler tarafından yerine getirilmesi gereken ödev ve sorumlulukları bulunmuyor. Ayrıca bu istisna kapsamında bulunanlar belge düzenlemiyor, defter tutmuyor, bu gelirlerle ilgili beyanname vermiyor. Diğer gelirleri için beyanname verseler bile bu gelirlerini beyannamelerine dahil etmiyorlar. Fakat bu istisnanın vergi tevkifâtına şümulü yok. Yani sporcu ve teknik adamlara yapılan ödemeler üzerinden, ödemeyi yapan kulüplerin yüzde 15 oranında vergi hesaplaması ve bunu vergi dairesine beyan etmesi gerekiyor. Esasen bu düzenlemenin temelinde, anlaşılan ücretten yüzde 15 kesinti yapılması mantığı yatıyor. Fakat sporcu ve teknik adamlar, ücret pazarlığını net tutar üzerinden yaptıkları için transfer bedelleri ve primler üzerinden kesilip beyan edilmesi gereken vergi, kulüpler üzerinde kalıyor. Bu vergilendirme şekli, yerli veya yabancı sporculara aynı uygulanıyor. Bu yüzden ülkemiz, sporcu ve teknik adamlar açısından cazibe merkezi olarak görülüyor. Sporcu ve teknik adamlara tanınan bu istisnanın süresi sene sonunda bitiyor. Ama büyük bir sürpriz olmazsa, başka bir düzenleme ile bu istisnanın 2-3 yıl daha uzatılacağını düşünüyorum. Sporcu gelirlerinin serbest meslek sınıfına dahil edilmesi ve o şekilde vergilendirilmesi yönündeki çalışmaların da neticesiz kalacağı kanaatindeyim. Öte yandan kulüpler de beyan etmeleri gereken bu vergileri ya beyan etmiyor veya kontratları düşük tutarlı göstererek eksik beyanda bulunuyor. Üstelik beyan edilmeyen vergilerin tespiti için bir çalışma da yapılmıyor. Eskaza tespit edilen vergi kayıp ve kaçağı, uzlaşmalarla yüzde 85-90 nispetinde azaltılarak fiili vergi oranı yüzde 1,5-2 oranına düşürülüyor. Beyan edilip ödenmeyen veya sonradan tespit edilen vergi kaybı için de af kanunları çıkarılıyor. Geçen hafta içinde SSK'ya bildirilen işçilerin Maliye'ye bildirilmediği ve bu yüzden 1,9 milyar YTL vergi kaybı olduğu haberini vermiştim. Beyan edilmeyen bu işçilerin yanında eksik ücretle beyan edilen, dolayısıyla gelirleri üzerinden eksik vergi hesaplanan çalışanların da dahil edilmesi halinde vergi kaybı iki-üç kat artacaktır. En basit misal, milyonlara imza atan futbolcuların birkaç yüz binlik ücret üzerinden vergilendirilmesi. Geçen sene derbi maçta sahaya atılan suların fişlerini kontrol eden Maliye, acaba basına yansıyan bu transfer ücretlerinin vergilerini de takip ediyor mu?
Vergide ayrımcılık Anayasa'ya aykırı Yıllardır kulüplere ve sporculara yapılan bu vergi kıyağı, Anayasa'ya aykırı. Çünkü herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı anayasal bir ilkedir. Sporcuların gelirlerinin normal vergilendirme sistemine göre yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yani diğer Gelir Vergisi mükellefleri nasıl artan oranlı tarifeye tabi tutuluyorsa sporcu gelirlerinin bu şekilde vergilendirilmesi lazım. Bu durumda sporcuların elde ettikleri gelirler yüzde 15'ten başlayıp yüzde 35'e kadar çıkan bir tarifeye tabi olacak. Futbolcunun diğer ücretliler gibi vergilendirilemeyeceği, zira çalışma hayatının kısa, yıpranma süresinin hızlı olduğu ve vergi sisteminde bu yıpranmayı karşılayacak mekanizmanın bulunmadığı; bu sebeple özel vergileme rejimlerine tabi tutulmaları gerektiği itirazlarına da katılmıyorum. Çünkü futbolcu 18-19 yaşından 34-35'ine kadar çalışabilmekte ve çoğu da jübileden sonra teknik adam olarak bu alanda çalışmasına devam etmektedir. Bu çalışmaların çoğunda normal bir insanın yıllık gelirinden fazla kazanmaktadırlar. Ayrıca bir işletmeyi çalıştırmak, genel müdür veya ne bileyim doktor, avukat olmak da kolay değil. Bu durumda her meslek kendisine vergi avantajı sağlanmasını talep etme hakkını elde edecektir ki, geriye vergilendirilecek bir kesim bulabilmek hayli zor olacaktır. Ama sporcuların vergilendirilmesinde yapılan, giderlerin matrahtan indirilmesinin sağlanması gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
Avrupa'da bütçesi şeffaf olmayan kulüpler ligden düşürülüyorÖzellikle büyük kulüplerin transfere ayırdığı bütçe, bazı kamu kurumları bütçelerini bile aşıyor. Gelirlerine göre oldukça yüksek transfer harcamaları yapan bu kulüplere arkalarındaki taraftar desteğinden dolayı kimse ses çıkarmıyor. Hatta siyasiler de seçildikleri illerin takımlarına kaynak arıyor, belediye başkanları mahalli takımları himayelerine alıp belediye kaynaklarının bir kısmını takımlara aktarmakta bir beis görmüyor. Gerçi son zamanlarda belediye başkanlarının kulüp başkanı olmasını engelleyen düzenlemeler yapıldı; ama bu da bahsettiğim olumsuzluğa çare olmuyor. Çünkü belediye başkanları, kardeşlerini, çocuklarını veya adamlarını kulübün başına geçiriyor ve ipleri yine kendi ellerinde tutuyorlar. Avrupa ülkelerinde bütçeleri şeffaf olmayan, gelirleri ile giderleri arasında büyük farklar bulunan kulüpler ciddi müeyyidelere tabi tutuluyor, hatta bir alt lige bile düşürülüyor. Bizde ise bir önceki sene alacaklarını tahsil edemeyen futbolcuları antrenmana çıkmayan, icra dairelerine düşen bir kulüp, devlete ait olan bir stadı yine devlete vererek karşılığında yeni bir stadyum yaptırıyor. Transferde de en fazla harcamayı yapıyor. Diğer bir kulüp son üç yılda gönderdiği futbolcu ve teknik direktörlerin uluslararası arenada açtıkları alacak davaları yüzünden on milyonlarca dolar tazminata mahkum oluyor. Her sene büyük umutlarla yaptığı transferleri göndermenin çarelerini arıyor. Ama yine de transfer döneminde iddialı transferlerden geri durmuyor. Her yıl Avrupa şampiyonluğunu hedef koyup ona göre transfer yapan ve ilk turda elenip gelirlerden mahrum olan diğer bir güzide kulübümüzün transfer harcamaları ise dillere destan, bu kulübümüzün borç toplamı birkaç yıllık gelirlerini bile aşar vaziyette. |
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 06.08.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.