Türkçede çok güzel bir deyim var, “Üstüne kuş kondurmak” diye. Çoğunlukla olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapılan durumlarda kullanılıyor. İşte bugünkü yazımız tam da bu deyime uygun bir içerik taşıyor. Ama bir farkla! Kimilerinin “üstüne kuş kondurduğunu” düşündüğü durum, bize göre, tersi bir deyimle açıklarsak; “üstüne tuz biber ekilen” yani kusuru artıran bir sonuca yol açıyor.
Gelelim olaya. Konu, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yeni bir özelgesiyle ilgili.
Özelge bilindiği gibi “bir konudaki görüşü ve yapılması gereken uygulamayı bildiren yazı” anlamına geliyor. Anımsanabileceği gibi, daha önce bu satırlarda önemli örneklerine yer verdik ve özellikle kanuna aykırı özelgeler konusuna dikkat çekmeye çalıştık.
6009 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 2010 yılından beri ise, “özelgeler artık özel değil” diye belirttik. Anılan kanun ile yapılan düzenlemeler sonrasında, vergi inceleme elemanları özelgelere uymak, rapor değerlendirme komisyonları da özelgeleri dikkate almak zorunda.
Böyle olunca, özelgeler hukuki yaptırımı ve önemi daha güçlü belgeler haline geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nda bir ekip tarafından hazırlanıyor ve uygulamayı şekillendiriyor. Ancak özelgeler, kesinlikle kanuna aykırı olmamak ve kanunun önüne geçmemek zorunda.
Eğer özelge kanunun önüne geçerse, yasama yetkisi Gelir İdaresi bürokratlarına devredilmiş olur, kanun anlamsızlaşır. Bu açıdan değerlendirildiğinde özelgelerin kanuna uyumlu olması gereği bir kere daha gözler önüne çıkar.
Çelişki denizi
Gelelim bu konuda son yaşanan örneğe. Gelir İdaresi Başkanlığı 2 Nisan 2014 tarihinde verdiği 725 sayılı özelgesinde, işverenlerce ödenen şahıs sigorta primlerinin, işverenler tarafından doğrudan giderleştirilemeyeceği, ücret olarak kabul edilip giderleştirilebileceği, yani üzerinden ücret stopajı yapıldıktan sonra gider olarak dikkate alınabileceğini belirtiyor.
Oysa ki Gelir Vergisi Kanunu’nun indirilebilecek giderleri düzenleyen 40. maddesinin 2 numaralı bendinde, hizmetli işçilerin, sigorta primlerinin gider olarak dikkate alınabileceği belirtilmiş. Bunun tek şartı olarak da bu primlerin geri alınmamak üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine ödenmiş olması istenmiş.
Yani; kanun çok net ve yalın: Çalışanlar için işverenler tarafından ödenen sigorta primleri, sigorta şirketinin Türkiye’de olması ve ödenen primlerin geri alınmaması şartıyla gider yazılabilir.
Açık yetki aşımı…
Oysa görüyoruz ki, özelge bu hükmü dikkate almıyor. Ödenen sigorta primlerinin ücret olarak kabul edilmesini ve ücret olarak vergilendirildikten sonra gider olarak dikkate alınmasını istiyor.
Anlaşılabileceği gibi ilgili özelge de kanuna aykırı örneklerden biri. Kanun sigorta şirketlerine ödenen primlerin gider yazılacağını söylerken özelge bu hükmün uygulanmasını engelliyor. Yani özelge, kanun koyucunun iradesinin önüne geçiyor. Yani bürokrasi yasama görevini üstleniyor. İşte bunun önüne geçmemiz ve kanun koyucunun iradesinin bürokrasi ile engellenmesini önlememiz lazım.
SOSYAL GÜVENLİK
İhbar Tazminatı Ne Zaman Ödenir?
Çalışanlar, iş sözleşmesi sona erdirildiğinde ihbar tazminatı veya ihbar süresinde günde iki saat iş arama izni kullanma hakkına sahip olur. İş Kanunu’nda ise, işverenin işçinin ihbar sürelerine ait ücretini peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebileceği belirtilir. Ancak, bu durumda da bildirim süresi, işçinin çalıştığı sürenin hesabında göz önünde tutulur.
Yargıtay ise, işverenin ilgili bildirimiyle akdin derhal sona ereceği görüşünde. Yargıtay’ın bu görüşü, bildirim süresinin hesaba katılmaması, bu süre içinde kazanılacak ikramiye, kıdem tazminatı, toplusözleşme zammı, yıllık ücretli izin gibi haklardan işçinin yoksun bırakılması ve böylece sadece işverene tanınan bir seçeneğin işçinin zararına kullanılması sonucuna yol açar.
Bu durum doğal ki, “işçinin korunması ilkesi”yle bağdaşmaz. Yargıtay da son zamanlarda verdiği bazı kararlarda, bildirim süresine ilişkin ücretin peşin ödenmesi halinde işçinin bu süredeki haklarının da tanınmasıyla derhal işten çıkarılabileceği görüşünü kabul eti. İhbar tazminatına esas olacak ücretin hesabında ise, ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve kanundan doğan menfaatların da göz önünde tutulması gerekir.
Bildirim süresini beklemeksizin işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilmesi durumunda, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte işçi ihbar tazminatına hak kazanır ve derhal ödenmesi gerekir. Yani diğer bir deyişle ihbar tazminatının senetle, çekle veya vade ile ödenmesi uygulaması yoktur.
SORU- CEVAP
Öğrenim Yardımından SGK Primi Kesilir?
Şirketimiz, çalışanlarının okuyan çocukları için, bordrolara koyarak yarım asgari ücret öğrenim yardımı verecek. Bu ödemeden SGK primi kesilir mi? Ali Ekber Candan
Sigortalılara öğrenim gören çocukları nedeniyle ödenen eğitim ve öğretim yardımından sigorta primi kesintisi yapılır. Ayrıca vergi kesintisine de tabi tutulur.
(Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi | 31.07.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.