Merkez Bankası dün açıkladığı faiz kararıyla yine şapkadan tavşan çıkardı. Öyle bir strateji izledi ki, faizleri piyasa beklentisinin üzerinde indirmesine rağmen, bağımsızlığa müdahaleye boyun eğdiği yönünde bir algı oluşmadı. Bunu nasıl yaptı?
Politika faizini yüzde 9,57’den yüzde 8,75’e çekti. Ancak faiz koridorunun üst bandında indirime gitmedi, tavanı yüzde 12’de bıraktı. Alt bandı da yüzde 8 olarak korudu. Üst bant, alt bant, politika faizi gibi ifadeler kafanızı karıştırmasın. Merkez Bankası, üst bandı yüzde 12’de tutarak ileride bir riskle karşılaştığında faiz artırımı kararı almadan faizleri yukarı itebileceği mesajını verdi. Çünkü Merkez Bankası yönetimi, enflasyonda somut düşüş ortaya çıkmadığı için faiz indiriminin henüz erken olduğunu düşünüyor.
Merkez Bankası’nın dünkü faiz stratejiyle aslında 7’den 70’e herkesi etkileyebilecek büyük bir krizi savuşturduğunu söyleyebiliriz. İç ve dış piyasaların odaklandığı ‘karar günü’ siyasi ve ekonomik olmak üzere iki yönden kritik önem taşıyordu. Birincisi bağımsızlığın kaybı ikincisi ekonomik dengelerin kaybıyla ilgiliydi. Dünle ilgili cevabı beklenen sorular şunlardı:
İki kaos
“Merkez Bankası doğrudan Başbakan’dan gelen sert salvolar karşısında tutunamayıp faizleri sanki her şey yoluna girmiş gibi sert bir şekilde mi indirecek?” “Yoksa, hiçbir faiz indirimine gitmeyip hükümete karşı savaş mı açacak?”
Merkez Bankası aldığı kararla her iki kaos durumuna da izin vermedi. Eğer ilk durum gerçekleşmiş olsaydı, Merkez Bankası bağımsızlığı yerle bir olacak, Türkiye ekonomisi dışarıdan gelebilecek tehlikeleri savuşturmada kullandığı en önemli silahını kaybedecek, dahası o silah bizzat krizin kaynağı olabilecekti. İkinci durum, yani hükümetle cepheden savaş kararı alınmış olsaydı, bu sefer de bağımsızlık korunmuş ancak istikrar tümden kaybedilmiş olacaktı. Bu kritik kararın üretilmesinde Merkez Bankası’nın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katkıları olmuş mudur, bilemiyoruz.
İhracata dikkat
Merkez Bankası oransal faiz kararının yanı sıra açıklama metniyle de yine hükümete küçük iktisat dersleri verdi. Faiz ile enflasyon arasındaki neden-sonuç tartışmasında, bulunduğu noktadan zerre kıpırdamadı, enflasyon düşmeden faizleri düşürmeyeceği kararlılığını tekrarladı. Enflasyonun yanı sıra adeta cari açığı azaltma görev ve sorumluluğu da üstlendiği algısı oluşturacak mesajlar verdi. İçeride tüketimi kısma politikasını sürdüreceğini belirtirken ihracatta daha çok Avrupa pazarına güvendiği sinyalini verdi.
Ekonominin en kritik karar vericileri ve oyuncuları anlamsız biçimde Merkez Bankası üzerinden yapılan faiz tartışmalarına odaklanmışken, güçler adeta kısır çatışma ortamında eritilirken dışarıda ekonomimizi çok yakından ilgilendiren olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Irak adeta toz duman. İhracatta cent kaybına tahammül yokken milyarlarca dolarlık ihracat durma noktasına geldi. Ekonomi hem iç hem de dış daralmayı birlikte kaldıramaz. Ekonomi yönetiminin acilen bu soruna çözüm bulması, hiç olmazsa olası kayıpları telafi edecek alternatif yöntemleri üretmesi gerekiyor. Aksi halde ortaya çıkacak sıkıntıları üzerine atacağımız yeni suçlular aramak zorunda kalabiliriz.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 25.06.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.